17 Ağustos 2015 01:00

'Erken seçim' için kaos ihtiyacı

'Erken seçim' için kaos ihtiyacı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, işçisi, emekçisi, emeklisi, köylüsü, kentlisi, kadını, erkeği, öğrencisi, aydını, akademisyeni, demokratı, insan hakçısı, AKP ve MHP dışındaki önde geleni siyasisi,…daha bir ay önce (iki buçuk yıldır) dağları ve kentlerinde barış umudunun korunduğu, “Çözüm Süreci” istendiği gibi hızlı ilerlemese de “Kürt sorununun barış içinde çözüleceği” inancının sürdüğü, “artık o eski çatışmalı zamanlara dönülmeyecek” diye konuştuğu Türkiye’de, bir aydır “Ne oldu da yeniden o hiç dönülmeyecek denilen günlere geri döndük” tartışması yapılıyor.
Her gün bu ülkenin insanlarından; asker, polis, gerilla, sivil silahsız, genç yaşlı, çocuk demeden 3’ü, 5’i, 7’si,…ülkenin kırlarında ve kentlerinde hayatını kaybediyor, “Özel Harekatçı” diye bilinen “özel savaş birlikleri”nin, halka toplu işkence yaptığı, bu birliklere mensupların “keskin nişancılar” olarak “sivil hedeflere” yönelik saldırılar yaptığına dair ciddi haberler geliyor. Çatışma bölgelerindeki generaller, valilerle işbirliği içinde “sıkıyönetim bölgeleri” oluşturuyor.
Bütün bu hengame içinde halkın çeşitli kesimleri, “Ne oldu da iki buçuk-üç yıl sonra yeniden eskiye dönüldü?” sorusunun yanıtını arıyor. Ve siyaset arenasındaki tartışmalara, çeşitli forumlardan kahvelere kadar süren tartışmalara bakıldığında halkın bu kritik sorunun yanıtını bulmaya başladığını da görüyoruz. Bunun Erdoğan ve Hükümeti de farkındadır ve bu yüzden de halkın gerçekleri görmesini önlemek üzere ortamdaki “duman” yoğunluğunu artıracak girişimlerini sürdürüyorlar.
Ve şimdi şu daha açıkça görülmektedir ki, 7 Haziran Seçimi’nin sonuçlarını kabul etmeyen AKP ve Cumhurbaşkanının amacı, ülkeyi çatışma ve gerilim içinde yeni bir seçime sürükleyerek, “Bu çatışmadan kurtulmanın tek yolunun AKP’yi tek başına iktidara getirmek ve ‘başkanlık sistemi’ne geçiş için gerekli çoğunluğu vermektir!” görüşü etrafında yeni erken seçime götürmektir. Erdoğan, siyasi ortamı böylesi kaosa sürüklemek için “Çözüm masasını” tekmelemiştir.
Onu içindir ki onlar çatışmalarının durdurulacağı, Türkiye’nin sorunlarının barış içinde çözüleceği bir süreçten ısrarla uzaklaşmaktadırlar.
Nitekim Hükümet, bütün bu tablo içinde; adeta bir barış ve huzur içinde işlerin yürüdüğü bir ülkenin hükümetiymiş gibi, “koalisyon kurmaya çalışıyoruz” adı altında ülkeyi oyalamaktadır.
Böyle durumlarda böyle bir hükümet için, “İyi ki memleket meseleleriyle ilgilenmiyor!” da denilebilir. Ama durum tam öyle de değil. Tersine Hükümet, icraatla ilgili tüm yetkilerini “yetkisiz” ve “sorumsuz” Cumhurbaşkanına devretmiş, onun fiilen ülkenin “başkanı” olarak davranması için Hükümetin icraat alanını boşaltmış; Erdoğan’ın, “İster kabul edilsin ister edilmesin Türkiye’de sistem değişmiştir” demesi için her imkanı hazırlamıştır!
Kısacası AKP Hükümeti, yetkilerini Cumhurbaşkanına devrederek, kendisini kamuoyunu oyalama, Cumhurbaşkanının istediği “erken seçim” ortamını kıvama getirecek girişimler yapma çizgisine çekmiştir.
Ve öyle görünmektedir ki; Türkiye erken seçime sürüklenirken, AKP seçime yine iki koldan; 1-) Hükümet, AKP Meclis Gurubu ve teşkilatlarıyla, 2-) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belki bir önceki seçimden bile fazla inisiyatif almasıyla gidecek ve seçimden istediği sonucu almak için “her yola başvuracak”tır! 
Nitekim Erdoğan, memleketi Rize’de yaptığı konuşmasında “(Benim için) Beştepe yasal çizgileri içine çekilsin diyorlar. Ben gayri yasal mı çalışıyorum. Anayasanın verdiği yetkileri kullanıyorum” diyerek, herkesi aptal yerine koyduğunu, bu sözleri söylerken yüzünde beliren ifadeyle de göstermekten çekinmedi.
Ve elbette bir “erken seçim”de AKP ve Cumhurbaşkanının stratejik hedefi, HDP’nin baraj altında bırakılmasıdır ve bunun için “her yolu” deneyeceklerini göstermekte de çok kararlı görünmektedirler. Ki, bugün çatışmaların genişlemesi, cenazelerin her gün artan sayıda gelmesi karşısında bunu önleyecek girişimleri yapmayarak ve bir yandan HDP’nin seçilmiş vekillerini muhatap kabul etmeyerek, MHP ile işbirliği içinde HDP’ye yönelik bir kuşatma stratejisi izleyerek öte yandan da barış talebiyle harekete geçen Barış Bloku’nun etkinliklerini yasaklamaya kadar varan baskılarla bunu göstermektedirler. Çünkü Cumhurbaşkanı ve AKP’si, 7 Haziran Seçimi’nde “Çözüm Süreci” ve “çatışmasızlığı” öne çıkarmasının aksine muhtemel erken seçimde, ne kadar çatışma, ne kadar cenaze olursa o kadar kendilerine yazacağını düşünmektedirler.
“Peki bu varsayım gerçek mi?”, eğer daha sıcak bir gündem olmazsa buna da yarın değineceğiz. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa