19 Ağustos 2015 01:00

Gündem tekrar seçim!

Gündem tekrar seçim!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Davutoğlu, “koalisyon kurmama” çalışmalarını önceki gün MHP Genel Başkanı Bahçeli ile yaptığı toplantıdan sonra tamamladı.
Bu toplantıya Davutoğlu ile birlikte katılan Faruk Çelik, henüz Davutoğlu bir açıklama yapmadan, “Görüşme olumlu geçti. Sayın Başbakanımız çok güzel çok önemli açıklamalar yapacak” diyerek, basın ve siyaset kulislerini karıştırdı. Çünkü bu açıklamayı herkes, AKP’nin MHP ile bir koalisyon hükümeti konusunda anlaşma yaptığı biçiminde yorumladı. Öyle ki bu açıklamadan sonra dolar bile “inişe” geçti.
Ancak Davutoğlu, Bahçeli ile hiçbir konuda anlaşamadıklarını açıklayarak,”sürpriz beklentisini” bozdu. Ve basından Faruk Çelik’i tanıyanlar, “Faruk Çelik’in ironi yaptığını” söyleyerek, durumu açıklamaya çalıştılar.
Oysa; 7 Haziran’dan beri Cumhurbaşkanı ve AKP’nin süreci adım adım “erken seçime” götürdüğünün farkında olan herkes, Faruk Çelik’in ironi yapmadığını, ama AKP açısından “kutlu sona ulaşıldığını” söylediğini biliyorlardı! Çünkü 7 Haziran’ın o “kabus gecesi”nden beri, MHP’nin de “koalisyona hayır” demesinden sonra, AKP ve Cumhurbaşkanı için artık “erken seçim” için, ciddi bir engelin kalmadığı “son düzlüğe” girilmiş oldu!
Cumhurbaşkanı ve adamları için bunu açıklamadan iyi “çok güzel ve çok önemli” açıklama olabilir mi?
Şimdi artık Cumhurbaşkanının inisiyatif aldığı ve Mecliste grubu olan partilerin milletvekili sayısına göre bakanla temsil edildiği bir hükümetle seçime gidilecek bir mecraya girildi.
MHP böyle bir hükümete üye vermeyeceğini açıkladı.
Seçimden bu yana geçen 70 gün içinde Cumhurbaşkanı ve Davutoğlu iş birliği ile yönlendirilen gelişmelerden sonra şunu artık kesin bir biçimde söyleyebiliriz ki; Cumhurbaşkanı ve AKP, 7 Haziran seçimi sonuçlarını tanımak istememişlerdir. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanının “Meclisi feshederek” erken seçime götürme koşullarının doğması için her yolu ve yöntemi kullandılar. Cumhurbaşkanı, Davutoğlu’nun hükümeti kurması için görevlendirilmek için tam bir ay boyunca ayak sürüdü! Erdoğan tarafından görevlendirildikten sonra da bu sefer Davutoğlu, CHP ile “koalisyon kuramıyoruz” demek için, bir ay ayak sürüdü! Ve bir ayın sonunda Davutoğlu, “çok iyi giden görüşmeler”den sonra “çok güzel ve çok önemli” vurguları yaparak, “CHP’ye koalisyon hükümeti için öneri bile yapamadan” görüşmelerin başarısızlığa uğradığını açıkladı.
Zaten kimse; hem MHP’nin, “Cumhurbaşkanının anayasal sınırlara çekilmesi şartı” hem de AKP’nin “Hiç kimseyle koalisyon kurmama “ ilkesi nedeniyle “AKP-MHP koalisyonu” beklemiyordu!
Çünkü AKP, “Hiç kimse ile koalisyon kurmaya” yanaşmayan bir tutum benimsemişti. Ama bunu açıkça söyleme yerine Davutoğlu, koalisyon görüşmelerini uzatarak, bir koalisyonun yerine kendisine “bir seçim hükümeti” için destek isteyen bir tutum alarak bunu yaptı.
Böylece Cumhurbaşkanı ve AKP, seçimden bu yana geçen günleri, 46 milyonu aşkın seçmenin kullandığı oyu yok sayan bir sonuç çıkarmak için kullandı.
Şimdi artık CHP, “Cumhurbaşkanının Kılıçdaroğlu’ya hükümet kurma görevi vermesi” gerektiğine dair ısrarına karşın, Erdoğan’ın yapabileceği kimi atraksiyonlar (Davutoğlu’nun görevini bırakması ve muhtemelen seçim hükümeti kurması için yeniden görevlendirilmesi…) bir yana bırakılırsa, artık bir “erken seçim” ya da “tekrar seçim” sürecinin başladığı tartışılmazdır.
Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında, “erken seçim”, 7 Haziran seçiminin sonucunu tanımayan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir hesaplaşma olacaktır. Nitekim Cumhurbaşkanı son üç günden beri de açıkça “erken seçimi”; şiddetin had safhaya çıktığı, cenazelerin geldiği bir ortamda yapma ısrarıyla da 7 Haziran seçiminin sonuçlarını ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Ki, bunun pratik karşılığı HDP’nin barajın altında bırakılmasıdır!
Dolayısıyla bir “erken seçim”;
- “Çatışmasızlığın” ve “Çözüm Süreci”nin girişimlerinin yeniden başlatılması, Türkiye’nin bölgenin barış ve kardeşlik, demokrasi ve özgürlüklerin egemen olduğu laik ve demokratik bir ülke olma mücadelesinin yükseltilmesi,
- Türkiye’nin sıkıyönetim koşullarında, baskı ve şiddetin arttığı bir ortamda seçimi zorlayanlardan hesap sorulması,
- Cumhurbaşkanının anayasal çizgiye çekilmesi mücadelesinin ilerletilmesi için Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük isteyen tüm kesimleri birleştiren bir seçim olduğu ölçüde, siyasi ortamın “normalleşmesine” katkı yapacak bir seçim olabilecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa