Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat

Bilim, kültür ve sanat alanlarındaki patentler ve teliflerin insanlığın gelişiminin önündeki önemli engellerden biri olduğunu uzun yıllardır söylü-yoruz. Belki de patentsiz ve telifsiz bir dünyayı hayal etmek zor olduğundan pek de dikkate alınmayan bir mesele bu. Ancak son haftalarda web sitelerine düşen iki haber patentler ve teliflerle mücadelenin gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.
2012’deki İsrail saldırılarının ardından eldeki medikal cihazların sayısının azlığı nedeni ile ciddi sıkıntılar yaşanmış, pek çok acil servis doktoru hayati tehlikedeki hastalarının kalplerini -elde yeterli sayıda stetoskop olmadığı için- kulaklarını hastanın göğsüne dayayarak dinlemek zorunda kalmıştı. Bir milyonun üstünde hastaya hizmet veren bir hastanenin sadece bir avuç stetoskopu olduğunu bir an için gözünüzde canlandırın. Belki bazı okurlar “Hepi topu bir stetoskop kaç lira olabilir?” sorusunu soruyor olmalı. Hemen cevaplayalım. Piyasada buluna-bilen en iyi stetoskop olan Littman Cardiology 3’ün fiyatı 200 dolar civarında. Elbette yeni stetoskop ve diğer medikal cihazların alımını sağlayacak bir uluslararası kampanya yürütülmesi mümkündü. Ancak bu sadece bir yerin sorununu çözüyordu ve dünyanın bir çok ülkesinde doktorlar benzer sorunlarla yüz yüzeydi. Öte yandan İsrail ablukası nedeni ile cihazların Gazze’ye getirilmesi ve doktorlara ulaştırılması da kolay değildi. 2012’de bu nedenlerle Gazzeli bir acil servis doktoru olan Tarek Loubani’nin başını çektiği bir ekip doktorlara ucuz ve ulaşılabilir medikal ekipman sağlamak üzere Glia[0] projesini başlattı. Glia projesinin ilk ürünü 3D yazıcı ile 1 doların altında basılabilen bir stetoskop. Üstelik yapılan testlere göre bu stetoskop az önce bahsettiğim 200 dolarlık Littman Cardiology 3’ten daha yüksek performansa sahip ve isteyen herkes stetoskopu basmak için gereken proje dosyalarını Glia Projesi’nin sitesinden ücretsiz olarak indirip kullana-biliyor.
İkinci haberimiz ise ilki kadar hayat kurtarıcı cinsten olmasa da yine de önem taşıyor. Habere göre Steve Sasson adlı Kodak çalışanı, 1975’te dijital fotoğraf makinesini icat etti. Söz konusu makine çekilen fotoğrafı bildiğimiz teyp kasetle-rine kaydediyor ve daha sonrasında fotoğraflar televizyonda oynatılabiliyordu. Projeyi ve cihazı inceleyen Kodak yöneticileri “Kimsenin fotoğraflarına televizyonda bakmak istemeyeceğini” de gerekçe göstererek projeyi hasır altı etti. Kodak o dönemde ABD’deki fotoğraf endüstrisinin film üretiminden banyo ve baskıya kadar her aşamasında vardı ve buradan ciddi şekilde kâr elde ediyordu. Muhtemelen o dönemde film banyo ve baskıyı ortadan kaldıran dijital fotoğraf makinelerinin bu kârı azaltacağı ya da ortadan kaldıracağını öngörmüşlerdi. Her ne kadar Kodak dijital fotoğraf makinesini 1978’de patentlese de söz konusu teknolojiyi 18 sene boyunca piyasaya sürmemeyi tercih etti. İnsan eğer Kodak 70’lerde dijital fotoğraf teknolojisini kullanmaya başlasaydı bugün nerede olurduk acaba diye düşünmeden edemiyor...
Telifler ve patentlerin bir yandan kapitalistlerin cebini doldururken diğer yandan da insanlığın gelişiminin önünde nasıl bir engel oluşturduğuna dair daha yüzlerce örnek var. Ve bu örneklerin hepsinde kapita-listin kârı ile insanlığın kârı arasında bir seçim söz konusu.
[0] https://github.com/GliaX

Evrensel'i Takip Et