24 Ağustos 2015

Kültürümüz-Kimliğimiz -4

İnsan kentte oturup kalkmayı öğrenir. Orada da öğrenemeyene,
“Bundan başka İstanbul yok!”
denir.
Denizli deyimiyle, “pazarda adam ağzı” görür.
Kentli gibi davranmayana,
“Sen pazarda adam ağzı görmedin mi?”
denir.
Bütün bunlar için insanın insan içinde olması
gerekir.
İnsanın insan içinde olabilmesi, iklime bağlıdır.
Kent kurulacak yerin ikliminin seçilmesi bu nedenle önemlidir.
Büyük uygarlıkların Akdeniz çevresinde yaratılmış olması elbette rastlantı değildir. Burada insanlar, yılın en azından on ayı, açık havada bir araya gelebilirlerdi.
Ayrıca, çağımızın kenti, her çağdakinden daha çok buluşturmalı insanı insanla. Merhabalaştırmalı!
(Merhabanın anlamı,
“Benden sana zarar gelmez!”
demekmiş.)
Her çağdakinden daha çok demokrasi, özgürlük, denge getirmeli kent…
İkiyüzlü Batı, “teknoloji” ile bunu sağlayamıyor.
Prien' de tasarda, adalarda (imar adalarında) parseller eşitti, eş konumluydular. Doğru yönlendirilmişlerdi…
Prien bir Apollon kentiydi.
Anadolulu bu tanrı, usun tanrısıydı. Ama kentli sayılanlar için… Bunlar da toplumun ancak yüzde kırkıydı. Geri kalanlar kentli sayılmayan hizmetlilerdi.
Gelişme kentliliği artırmak olmalıydı.
Bunun için sosyal- kültürel değerler bütün kentliler için eş paylaşılmalıydı.
Ne demek istediğim, eskil çağın Bergama'sına bakıldığında daha iyi anlaşılır. Bergama'nın alan büyüklüğü, oturanlarının çoğalmasıyla, yetmez olunca; önce sosyal kültürel merkezin çekirdeği olarak yeni bir agora yapılmış. Sonra da onun çevresinde yeni konutlar yerleşmiş. Böylece, kentlilerin sosyal- kültürel özeğe yaya uzaklığı belli bir ölçüyü aşmamış.
Eş anlayışı Bodrum'da da görürüz. Burada da ikincil özekler büyümedeki sosyal- kültürel dengenin bozulmamasına özeni gösterirler.
Bursa'da da bunu saptayabiliriz. Hüdavendigar' dan sonra Muradiye gelir. Daha sonra da Yeşil… Bu böyle sürdürülmüştür Osmanlıda da…
Her gelişmenin adımı, bir öncekinden doğduğunu bilerek saygılı olmalıdır ona.
Buna en güzel örnek Muğla kentidir.
Saburhane, Osmanlı dönemidir.
Bozulmadan bu güne gelebilmiştir.
Eski Belediye ile bu günkü Büyük Kent Belediyesi çevresi İttihad-ı Terakki döneminidir.
Atatürk Anıtı çevresi Cumhuriyet dönemidir.
Hiçbiri ötekini yok saymamıştır.
(Burada koruma ile ilgili bir iki söz söylemek gerekiyor. Çünkü, Muğla korumada da örnek olmuştur. Buradaki koruma, yukarıda sözünü ettiğim saygıyı gösterir. Yoksa geçmişi bu güne taşımayı değil…

Gelenek sözcüğü gelmekten gelir. Demek ki ,
1. Bugüne gelememiş olan gelenek olamaz.
2. Demek ki, gelenek çağdaş, yaşayan bir şeydir.
Yaşanılıp geçmişse, geriye getirilemez.
3. Geriye bakarak ileriye yürünemez. (A.Haşim)               Düşersiniz. (Örnek, bugün bunu yapmak isteyenlerdir.)
4. Çağdaş değilseniz geleneği anlayıp
değerlendiremediğiniz gibi ona eklenemezsiniz de.
Bugünkü camiler Sinan'a eklenebilir mi?)
(sürecek)

Evrensel'i Takip Et