'Erken seçim'in erken fotoğrafı Diyarbakır'dan
Fotoğraf: Envato
Diyarbakır ve ilçelerinin sokakları dün, sözcüğün gerçek anlamıyla “sessizliğe” bürünmüştü. “Sessizliğin” nedeni, Silvan ve Lice’de sokağa çıkma yasakları eşliğinde süren ve “katliam girişimi” olarak da nitelenen operasyonların protestosuydu. Protesto çağrısını Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yapmıştı.
Bu çağrıya uyarak, fırınlar ve eczaneler dışında dükkanlar açılmamış, halk da mümkün olduğu kadar sokağa çıkmamıştı. Bu yüzden de Diyarbakır’da sadece dükkanlar kapalı değil sokaklar da boştu!
“Normal”de her sınıf ve toplumsal kesimden binlerce kişinin doldurduğu bir renk cümbüşünün eksik olmadığı Diyarbakır’ın sokaklarını böyle “boş” olduğunu görenlerin aklına herhalde, “AKP’nin Diyarbakır’dan alacağı oy” gelmiştir! Çünkü dünkü Diyarbakır sokaklarındaki görüntü; 7 Haziran’da bölgedeki oyları büyük ölçüde düşen AKP’nin “erken seçimde” iyice marjinal bir parti haline geleceğinin fotoğrafı gibiydi.
“Yok canım bölgede o kadar asker, polis, korucu ve bugüne kadar AKP’ye oy veren memur var. Onların oyları bile AKP’yi bölgenin marjinal partisi olmaktan kurtarır!” denebilir. Ama bu “yok canım”lı cümle bile eskiden, en azından “çatışmasızlık durumu”nun ve “Çözüm süreci”ne bağlı girişimlerin sürdüğü, asker ve polis cenazelerinin gelmediği dönemle ilgili bir geçerliliğe sahipti. Ama bugün asker, polis ve daha önceki seçimde AKP’ye oy vermiş memurların AKP’ye oy vereceği iddiasının bir geçerliliği yoktur. Çünkü üç yıldır “Çözüm süreci”nin eksik ve aksak da olsa yürürlükte olduğu, cenazelerin gelmediği dönemde, bölgedeki asker, polis ve memurlar için bölge normal bir “görev bölgesi”ydi ve artık “normal bir sosyal yaşama” kavuşmuşlar, bölge halkıyla da ilişkileri “normalleşmeye” başlamıştı. Ama son 40 günde, Cumhurbaşkanı ve AKP’nin ”Çözüm sürecini buzdolabına koyduk”, “Sonuna kadar savaşacağız”, “Evlatlarımızın şehit olmasından çekinmeyeceğiz” çizgisine geçmesinden sonra bölge sadece halk için değil, asker, polis (korucu), AKP’ye oy veren memurlar için de bir cehenneme dönüşmüştür. Dahası bu kesim kendilerine verilen “emirlerden” dolayı da; “Bu cenazelerin katili kim?”, “Düne kadar çözüm diyenler neden bugün sonuna kadar savaş diyor?” sorusunun yanıtını herkesten iyi bilmektedir.
Kısacası “Çözüm süreci”nde hayatları normalleşen, görevlerini diğer illerdeki gibi yapan asker, polis, AKP’ye oy veren memurun Cumhurbaşkanı ve AKP’nin savaş politikalarına oy vermesini beklemenin mantıksal hiçbir nedeni yoktur. Dahası Osmaniye’de Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenazesinde ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’ın çığlığı, cenaze törenlerinde bakanların, AKP’li vekillerin protesto edilmesi... dikkate alındığında dün büyük çoğunluğu AKP’ye oy veren askerin, polisin (korucunun), memurun çoğunluğunun; “Şehitlik en yüce makamdır” diye cenazeleri kutsayanların, “Ben şehit olmak istiyorum” diyen bakanların ve çocuklarının gelip savaşmasını isteyerek, “Biz savaş değil çözüm istiyoruz” diyerek seçimde tutum almaları, AKP’ye değil barışa, kardeşliğe oy vermelerinin önünde etkisi altında oldukları siyasi odakların ideolojik ön yargıları dışında bir engel yoktur.
Eşi AKP’den milletvekili olan uzunca zamandan beri AKP ile çalışan GENAR’ın sahibinin yandaş kanallardaki tartışmalarda, yaptıkları araştırmaların “Erken seçimin bugünkü tabloyu değiştirmeyeceğini” gösterdiğini söylemesi, AKP ve Cumhurbaşkanı cephesinde herhalde yeni endişelere yol açmaktadır. Dahası Erdoğan’ın başkanlık sistemi için oy isteme ve seçimde ipleri ele alma ihtimali AKP içinde tartışılmaktadır. Yine Cumhurbaşkanının Saray’a özel bir TV kanalı kurmak için harekete geçmesi ve Erdoğan’ın AKP’yi bir kez daha ensesinden tutarak kendi platformunda bir seçime zorlayacağı da dikkate alındığında, bütün belirtiler, erken seçimin AKP için bir hüsrana yol açma ihtimalini güçlendirmektedir.
Erken seçim süreci başladı; Davutoğlu, koalisyon kurmamasının hesabını vermek için büyük bir sıkıntı çekeceğini önceki gün seçim hükümeti kurma görevini aldıktan sonraki konuşmasında açıkça gösterdi. Savaşın yeniden başlatılmasının hesabını ise hiç veremeyecek görünmektedir.
Yani Erdoğan-Davutoğlu ve cenahındakiler için işler çok zordur.
Çanlar, erken seçim süreci başlarken, Erdoğan ve Davutoğlu için çalmaya başlamıştır!
Dünkü Diyarbakır sokakları bu durumun “erken fotoğrafı”dır!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00