Diktatörün stratejik düşüşü
Fotoğraf: Envato
Megalomani, muhalifine karşı düşmanlık, tahammülsüzlük, doğruları duymak istememe, ötekine karşı gözü dönmüş bir nefret, iz sürme, hedef gösterme, şeytanlaştırma, yok etme isteği, rakipleri işlevsiz bırakmak için kumpas kurma, hatta öldürme, yok etme, gerekirse savaş çıkartma…
Bir diktatörün iktidarda kalmak için yapmayacağı şey yok.
Diktatörlük bir insanın doğasında yoktur herhalde. Hiçbir insan koskoca bir ulusu kendi çıkarları uğruna şiddet çukuruna batıracak psikolojik donanımla gelmez dünyaya.
Bir diktatörün yükselişinde üç şeyin rol oynadığı söylenir. Karizma, bireysel hırs ve kurnazlık… Bunların mükemmel bir karışımından çıkıyormuş diktatörler. Kimi liderin karizması var, ama hırsı yok. Kimisi çok kurnaz, ama karizması sıfır. Üçü bir arada oldu mu korkmak lazım diyorlar.
Tabii kitleleri etkileyecek bir kült fikriniz de olacak. “Daha güçlü bir ülke” mi? “Yeni bir dünya düzeni” mi? “Eski değerlere geri dönüş” mü? “Umut ve değişim” mi? Her ne ise, artık meşrebine göre… Sonra bu fikri sizinle birlikte ulusa pazarlayacak kanaat önderlerini bulacaksınız. Kimisi organik aydın olabilir, kimisi parayı ve gücü takip eden her devrin entelektüeli olabilir, kimisi de safça karizmatik liderin büyüsüne kapılıp giden yeni yetme aydın yaratıklandırmaları... Onlar ince ince bu karizma, hırs ve kurnazlık imbiğinden süzülen yeni felsefeyi halka enjekte edecek. Kamudan diktatörün yapıp ettikleri için rıza üretecek. Kötü yapılan şeylerin aslında ne kadar olumlu ve faydalı olduğuna inandıracak insanları. Yalan söyleyecekler yani.
Her diktatör her zaman diktatör olmak için yola koyulmamış olabilir. Ama mutlak gücü eline geçirdiği noktada “neden olmasın?” demeye başlaması muhtemeldir. Bu nokta kendisinin hayattaki her şeyden daha önemli olduğunu düşünmeye başladığı noktadır. Kendisinin çok özel ve herkesten başka olduğunu düşünmeye başladığı noktada, bu saçmalığa her gün kendisini bile inandırmaya adamış soytarılar biriktirmeye başlar. “Sen en büyüksün”, “Sen harikasın”, “Sensiz olmaz”, “Sen gidersen batarız”, “Seni öldürecekler, yok edecekler”, “Savaşmalıyız”, “Seni korumalıyız”…
Soytarıların durumu diktatörden daha beter tabii. Sadık, hatta köle zihniyetli insanlar deniyor onlar için. Bu insanların gözünde diktatör asla hata yapmaz. Onlar diktatörün huzurunda büyülenmiş gibidirler ve diktatörü eleştiren herkesi düşman ilan ederler. Yaltaklanan basın, çıkar peşindeki her devrin yalakası zengin iş insanları ve diktatörden nemalanan popüler kültür ikonları gücü sağlamlaştırır.
Diktatörün yükselişini hızlandıran bir başka faktör de güçlü muhalefet eksikliği. Güçlü muhalefetin olmadığı topraklar diktatörler için mümbit zemin. Azıcık sesi çıkan bir muhalefet olsa bile, zamanla diktatörün politikaları o derece korkunç bir hal alır ki, zaten çoğunluk ona muhalefet etmekten korkar hale gelir. Diktatörün büyük hedefine ulaşmasına muhalefet eden herkes vatan haini, halk düşmanı, terörist ilan edilir çünkü. Cezaevleri masum insanlarla dolar, mahkemelerde davalar birikir, yıllarca suçsuz yere hapis yatan insanlar olur. Diktatör ve soytarıları muhaliflerin yok edilmesini veya hapse atılmasını meşru gösterirler. Neticede, “Dava”ya taş tıkayacaklardır ya o insanlar. Tüm bu adaletsiz, kirli işler medya aracılığıyla “büyük dava” uğruna yapılmış şeyler gibi çerçevelenerek etkileyici bir anlatıya dönüştürülür. Yandaş basın bu noktada büyük rol oynar. Yalanları gerçekmiş gibi halka anlatarak bir süre de olsa bu ahlaksız, kirli işlere rıza üretebilir.
Ancak her diktatörün belli bir siyasi ömrü var. Bazen kendi yarattıkları savaşların kurbanı oluyorlar, bazen beklemedikleri bir anda karizmayı çizdiriyorlar, bazen kendilerine korkmadan muhalefet edebilen cesur ve ahlaklı liderler beliriyor, bazen de doymak bilmez açgözlülüklerinin esiri olarak hem kendilerini hem de halkı geri dönülmesi zor durumlara sürüklüyorlar. Her diktatörün bir son kullanma tarihi var. En çok da halkın diktatörün “kurtarıcı” değil, aslında “kötü adam” olduğunu idrak ettiği noktada film kopuyor. Er ya da geç, bu oluyor.
- Twitter'da haber patlatmak 29 Haziran 2018 00:23
- Suruç katillerini sandık cezalandırsın 22 Haziran 2018 00:31
- Barış kazansın 14 Haziran 2018 23:12
- Seçimleri TRT değil Youtube kazandıracak 18 Mayıs 2018 00:29
- Polis kafalı gazetecilerden medya saçmalamaları 11 Mayıs 2018 01:33
- Cumhuriyet davası açık bir öç alma davasıdır 26 Nisan 2018 23:13
- Haberciyi öldürdüler ama haber yaşıyor 20 Nisan 2018 00:15
- Dumanla haberleşmeye hazırlanın 30 Mart 2018 00:55
- Doğan Yayın Holding'in satılması: İmam nikâhı resmi nikâha dönüştü 22 Mart 2018 06:56
- Ali Baba'nın çiftliğinde her şey yasal 16 Mart 2018 00:15
- Beton mikseri ve adalet sarayı 09 Mart 2018 00:57
- Siyasette ‘parlak’ fikirler 16 Şubat 2018 00:55