Barış Günü’ne doğru
Fotoğraf: Envato
Gerçek tarihi ihtilaflı olmakla beraber 1 Eylül Barış Günü’ne doğru yol alırken, dönüp önce bir dünyanın durumuna, sonra da kendi halimize şöyle bir bakalım. Demek ki, kapitalist sistemin her mekanizması aldatıcı olduğu gibi, nasıl ortaya çıkmış olursa olsun, Barış Günü de bir hikaye, aslında devamlı çatışan ve savaşan insanları ya da milletleri kandırmak için ilan edilmiş bir günmüş.
Yıllar önce Diyarbakır’da Tek Gıda İş Sendikasının bir toplantısına katıldığımda oradaki insanların hep şu noktayı vurguladığına tanık oldum: halkların çatışıyor olmaması, halkların birbirine düşman olmaması en büyük sosyal ve politik garantimizdir. Bugün artık, maalesef, çatışma, halklar düzeyine indi; artık halklar çatışıyor. Günlük yaşamımızda yatak odamıza dek karışan iktidarın önde gelenlerinin, yurdun çeşitli yerlerinde HDP’ye saldıran halkları bir gün olsun yermemeleri düşündürücüdür, saldırganları cesaretlendiricidir.
Sorunların siyaset alanında tartışılması ve o arenada çözüm aranması gerekir savında bulunan iktidar, bu görüntüsünün ne denli sahte olduğunu, HDP’yi kuruluşundan seçim sonucuna dek hemen her fırsatta eleştirmekle kanıtladı. İktidar partisi saldırganlığını bu partiye oy verenlere kadar saygısızca yükseltti. Bu operasyonun tek ve en önemli sebebi doğal olarak, Erdoğan’ın başkanlık hırsının tehlikeye giriyor, partinin “seni başkan yaptırmayacağız” söylemi değildi, bu olamazdı. Asıl sebep, parti tarafından siyasete taşınması düşünülen konuların, açılımcı parti sıfatını kimseye bırakmayan AKP tarafından karşılanamayacak oluşudur. Kısacası, AKP’nin içine düştüğü tuzak, açılım gibi bir misyonu niçin yüklendiği artık malum olmakla beraber, böyle bir misyonun 13 yıllık parıltısı karşısında bugün gelinen halkların çatışma noktasının sorumluluğundan kendisini kurtaramayacağını hesap edememiş olmasıdır. AKP her işte olduğu gibi bunun da anahtarının kendisinde olduğu zehabına kapıldı, oysa açılım, AKP kurmaylarının zeka düzeyi ile algılayamayacakları şekilde, bir politik konu olmanın çok ötesinde, bir sosyokültürel kaynaşma modeli idi ki böyle bir model ancak halklar arasında kurulabilirdi. Maalesef, bugün siyasi hırs neticesinde halklar çatışıyor, AKP de her şeyi her zaman kendisinin yapacağı düşünce cehaletinin bedelini ödemeye hazırlanıyor. Ne acıdır ki, bu bedel halklara da yansıyor.
Açılım söylemi ve bazı aldatmaca eylemler sürdürülürken bazı basın kuruluşları yöre halkı ile yaptıkları anketleri yayınlamakta ve yöre halkının Türkiye’den ayrılmak istemediklerini, yönetim özerkliği talebi yanında kültürel kimliklerin tanınması istekleri ile yetindiklerini ifade ediyordu. Bu konular, açıktır ki, tartışılmaya dahi değmeyecek temel insan hakları ve çağdaş yönetim biçimi ile ilgili konular idi. Buraya kadar bir sorun yoktu. Ne var ki, eğer dış güçlerin amacı Türkiye’de kaos çıkarıp, o esnada kendi planını uygulamaya koymak idi ise, ki durum biraz bunu gösteriyor, plan fevkalade başarı ile yürütülmüş, hatta “monşer”leri dışlayan AKP tüm süreci kendi zeka düzeyi ile anlayamadığından, sürecin bu aşamasını da egemenin hedefi doğrultusunda başarı ile uygulamıştır, diyebiliriz.
Bir sapık hırs uğruna bir ülke bu denli istekli ve kasıtlı bölündükten, insanlar çeşitli nedenlerle birbiri ile çatışır konuma sokulduktan sonra, yani ülkenin bağışıklık sistemi tarihte görülmemiş düzeyde zayıflatıldıktan sonra, düşmanların harekete geçmesinden daha doğal ne olabilir ki! Suriye’ye, Irak’a ya da İran’a veya başka bir yere Osmanlılık hezeyanı ile karışılırsa, bugün doğan fırsattan bu kez de onlar yararlanır. Keşke böyle olmasa idi; ama oldu, demek ki bugünün koşulları geçmişte özenle yaratılmış ve döşenmiştir. Hiçbir oluşum tek başına ele alınamaz, her oluşum geçmişte atılmış tohumların büyümüş görüntüsüdür. Bu itibarla, bugün giderek ağırlaşan sorunlarla boğuşan halkımız artık anlamalıdır ki, tüm bu sorunlar vatan savunması görüntüsü altında halkını ezen AKP’nin attığı ve beslediği tohumların ürünüdür. Her şeye rağmen, halklar arasında BARIŞ!..
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56
- Siyasetin derinliği! 31 Ağustos 2024 03:37