Göçmenlere ölüm!
Fotoğraf: Envato
İçimizi öfke ve isyanla dolduran haberleri tekrarlamaya gerek yok. Yüzlerce ölü, binlerce canı burnuna gelmiş insan, savaşın, cehaletin, yoksulluğun, hastalığın pençesinden kurtulmaya çalışırken, kendilerini fırtınalı denizlerin dalgalarına gözü kara biçimde atıyorlar ve yok oluyorlar. Bizim burnumuzun dibinde, Kürt illerimizde cereyan eden felaketi kendi ülkelerinde biraz önce yaşamış olanlar, her şeylerini kaybettikten sonra, bari canlarını ve çocuklarının yarınını kurtarmak için bir başka kıtaya kaçmaya çalışıyorlar.
Diğer yandan, bu büyük insanlık dramının kendi refahlarını ve huzurlarını da bozmaya başlamasından rahatsız olan Avrupalılar, bir biçimde bu akını durdurmanın çarelerini arıyorlar. Evet, akışı durdurmayı düşünüyorlar. Neden insanların dibine kadar sıkıştırılmış bir pistondan fışkırır gibi önlerine düştüğünü ve bunun çaresinin ne olduğunu sormak asla akıllarına gelmiyor ve isterse pompa kendi içinde patlasın umursamıyor, ama fışkıran bu korkunç şeyin üstlerine sıçramaması için tedbir arıyorlar.
Onları sıkıştıran ve üstlerine doğru püskürten şeyin aslında kendi kapitalist krallıklarının bitmek tükenmek bilmeyen kâr hırsları, savaşı bir kâr pazarı olarak görmeleri olduğunu akıllarının ucundan bile geçirmeyi istemiyorlar. Her şey, bütün felaket, çocukların parçalanması, kanın akması devam etsin ama kendilerine bulaşmasın istiyorlar.
Afganistan’ın bütün dağları ve çölleriyle bir kan batağına dönmesi nasıl umurlarında olmamışsa, şimdi Suriye’nin, Irak’ın aynı belaya sürüklenmiş olmasından keyif alıyorlar. Çare aradıkları şey, insanların ülkelerinden kaçmak zorunda kalmalarına yol açan sebepler değil. Yolu kesmek, denizi kapatmak, nerede sıkıştılarsa arada ölüp gitmelerini sağlamak için kafa yoruyorlar.
Barış ve demokrasi, özgürlük, sağlık, eğitim istedikleri için kapılarını çalan insanlara, hepsini zaten kendileri de tükettikleri için verecek tek cevapları, “başka kapıya” oluyor. Daha baştan “kaçak göçmen” damgasını vurup suçlu ilan ettikleri insan yığınlarının hak ettikleri tek şeyin ölüm olduğundan hiç kuşku duymuyorlar. “Kaçak Göçmen”, yani yasa dışı, yani yakalandıklarında tek seçenekleri topluca tecrit ve cezalandırma olduğuna baştan karar verilmiş insanlar için söyleyebilecekleri tek kelime var: Defolun!
Bu olup bitenlere, binyıllardır pek çok kez tanık olan yaşlı dünya, geçmişe baktığında kendi şanlı ve yıkılmaz imparatorluklarının başkentlerinde kendilerini güvende zannedenlerin nasıl da yıkıldıklarını hatırlayıp acıyla sırıtıyor. Hepiniz yıkılacaksınız, ama bu kez bir daha gölgeniz bile görünmeyecek üzerimde…
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43