Midilli (Lesvos) Adası’na bugünlerde her gün en az bin kişi geldiği tahmin ediliyor. Nojin onlardan biri. Geçen hafta adanın kuzeydoğusundaki Skala Skaminias’a ulaşan sığınmacılardan biri. İngilizce biliyor. Bize kız kardeşleri ile Halep’ten geldiklerini anlattı. Nojin sonu belirsiz bu uzun yolculuğa tekerlekli sandalyesinde çıkmıştı.
Nojin’e yapılması gerekenleri açıkladıktan sonra onun için bir araç bulmak gerekeceğini, beklemesini söyledik ve araştırmaya başladık. Bir arkadaşımız en kolay çözümün Nojin ve kız kardeşlerini bizim götürmemiz olduğunu söyledi; polisi aradı. Durumu açıkladıktan sonra arabanın Türkiye plakalı olduğunu söyledi; plaka numarasını verdi. O sırada birinin kamyonetini almaya gittiği haberi geldi. Arkadaşımız polise yeniden telefon etti; durumu açıkladı ve kamyonetin plakasını bildirdi.
Nojin ve kardeşi öne bindirildi. Sandalyesi arkaya yerleştirildi. Sonra gebe ve bebekli kadınlar bindirildi. Çantaları yanlarına konuldu. Kamyonete başka kimin bineceği belli olmadığı için yine kargaşa çıktı. Ama öncelik kadınlar ve çocuklarındı. Fazla görünen çantalar indirildi. Yerine çocuklar bindirildi. Erkeklere üç kilometre yukarıdaki çeşmeye yürümeleri gerektiği anlatıldı. Araç yola koyuldu.
Bottakilerden geriye yalnızca iki çocuklu bir çift kalmıştı. Her ikisi de Türkçe biliyordu. Ama sabah yola çıkacaklarını düşünerek sahilde biriken insanların arasına karışmışlardı. Gidip onları bulduk ve nasılsa polisten izin aldığımız için onları arabayla çeşmenin olduğu yere götürdük. Yolda sohbet edince bir süre İstanbul’da yaşadıklarını öğrendik. Kuytu bir yer bulup yerleşmelerine yardımcı olduk. Kalın olduğu için ayırmış olduğum bir can yeleğinden 2 yaşlarındaki oğulları için yatak yaptık. Çocuklarına neden Ağa ve Paşa adlarını verdiklerini, Suriye ve Türkiye’de çekmiş oldukları zorlukları ve kafamızdaki diğer soruları sormadık. Saat gece yarısına yaklaşırken Nojin’i bulmak için ayrıldık.
Nojin’i çeşmenin biraz ötesinde bulduk. O da, kardeşleri de bizi görünce çok sevindi. Ona sabah neler yapacağını tek tek anlattık. Nojin sabah yapılacakları tane tane yineledi. Çevresindekilere anlattı. Telefonunu aldık. Gece karanlığında anladık ki, Nojin’in gözleri pek görmüyordu. Sabah telefon edeceğimizi söyleyip ayrıldık.
Sabah ben aramadan Nojin aradı. Sabah otobüs gelmemişti. Botta birlikte geldikleri hemen herkes yürümeye başlamıştı. “Geride ben ve kardeşlerim kaldık” dedi. “Üç yetişkin, dört çocuk.” Ona merak etmemesini, bir çözüm bulacağımı ve bir saate telefon edeceğimi söyledim. Sonra sığınmacılara yardım etmeye çalışan gönüllülerden biri olan, geçen hafta tanıştığımız Omar’a telefon ettim. Genç Omar en çok koşturan gönüllülerden biriydi çünkü iki dil (Arapça ve İspanyolca) konuşulan bir evde büyümüştü ve Suriyelilerle Arapça konuşabiliyordu. Bir süre sonra Omar Molivos’tan gönüllünün geleceğini haber verdi. Ben ona, o bana “şükran” dedik.
Nojin’i aradım ve bir saat sonra bir arabanın geleceğini, çeşmeden ayrılmamalarını söyledim. Araba geldiğinde beni aramasını istedim. Yaklaşık bir buçuk saat sonra Nojin aradı. Arabaya binmişlerdi. Telefonu kapamadan arabayı kullanan gönüllü Kristina ile konuştum. Kristina herkesi arabaya sığdıramadığını, Nojin’i götürdükten sonra geri gelip diğerlerini alacağını söyledi. Ona defalarca teşekkür ettim.
Nojin ve kardeşleri şimdi Mitilini’de. Bir çadırda kalıyorlar. Başvuruları alındı mı, emin değiller. Her yerde sığınmacılar var. Ortam çok gergin. Kayıtlar durdurulmuş. Ona sabretmesini söylemekten başka bir şey elimizden gelmiyor.
Nojin bekliyor. Ondan çok daha küçük olan çocuklar ve hatta yeni doğmuş bebekler bekliyor. Dünya onların neler yaşadıklarını belki de hiç bilmeyecek. Sığınmacıların ne sayıları, ne de çektikleri acılar bilinmiyor.
Suriye paramparça; her gün parça parça bu adaya taşınıyor. Sığınmacıların, yakınlarının yaşamları paramparça. Sığınmacılara en çok yardım eden bir genç geceleri ağlıyor. Her gün sığınmacılara yardım etmek için kimi köylüler kendilerini parçalıyor. Yardım etmeyenler çok. Ama biliyoruz ki, onların da içleri parçalanıyor. Ne zaman bir kaza olsa koşup gelenler oluyor.
Bu yazı, ne de yazılan diğer yazılar bu trajediyi aktarabilecek güçte. Ama yine de yazmak ve söylemek gerekiyor: Trajedinin çözümü belli. Suriye’de, Türkiye’de ve dünyada savaşın bitmesi...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et