09 Eylül 2015 01:00

Savaş ve ticaret

Savaş ve ticaret

Fotoğraf: Envato

Paylaş

XX. yüzyılın ilk on yılı içinde emperyalistler arasındaki rekabetin hızla büyük bir savaşa doğru geliştiğini gören sosyalistler arasında, bunun önde gelen sorumlusunun silah tüccarları olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Kuşkusuz silah ticareti yapanların bütün taraflara aynı anda silah satabilmesinin yarattığı büyük pazar, silah tacirlerinin yanı sıra üreticilerinin ve çelik sanayisinin de beslendiği büyük bir damar oluşturuyordu. Ne var ki, hümanistlerin ve kimi sosyalistlerin dikkati yalnızca tacirlere çevrilmiş ve savaşın sorumlusu olarak onlar damgalanmıştı.
İşin özünde kapitalizmin kendisinin olduğunu, silah tacirlerinin yalnızca düşmanın görünen yüzü olduğunu başta Lenin olmak üzere yalnızca bilimsel sosyalistler anlayabiliyordu.
Günümüzde de, özellikle Ortadoğu başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde sürüp giden savaşların suçlusu olarak silah tacirlerini görenlerin sayısı az değil. Karikatürlerde genellikle şişman ve maskeli bir kötü adam olarak çizilen silah tüccarı tipi, geçen yüzyıllarda kaldı oysa.
Günümüzde silah üretimi, her gün kullandığımız beyaz eşyaları, elektronik malzemeyi, hatta oyuncakları üretenlerin şirketlerince yapılıyor. Ticareti yapanlar ise, maskeli şişman adamlar değil. Öyleleri, kimi illegal yollar için kullanılan aracılar olarak kullanılıyor; ama asıl ağı kuran ve yürütenler, emperyalist devletler ve onlarla birlikte çalışan büyük kapitalist tekellerdir.
Geçtiğimiz cumartesi günü Cumhuriyet gazetesinde Çiğdem Toker’in, savaş tezkeresinde CHP’nin tutumu, Aylan Kurdi ve silah üreticisi tekellerin kârları arasında ilişkiler kuran son derece çarpıcı bir yazısı yayımlandı.
Toker, şöyle diyordu: “ABD’nin en büyük silah tedarikçisi Lockheed Martin, bu yılın ikinci çeyreğinde 11.6 milyar dolar satış geliri açıkladı. Bu tutar, şirket beklentilerinin yüzde 4.5 üzerinde. Geçen yılın aynı döneminden de 300 milyon dolar fazla. Lockheed Martin, iç piyasadaki (ABD) ‘zayıf’ ortama karşın, satış gelirlerindeki yükselişin, uluslararası piyasalardaki talep artışından kaynaklandığını belirtiyor. ...İngiltere’nin en büyük silah tedarikçisi BAE Systems’in ikinci çeyrek satış gelirleri 6.2 milyar dolar. O da satışlarını geçen yılın aynı dönemine göre 100 milyon dolar artırmış.
Ve ABD’nin diğer büyük silah üreticisi Raytheon. Onun ikinci çeyrek satış geliri ise 5.8 milyar dolar. Raytheon’un satışlarında da geçen yıla göre artış var. Her üç şirket de yıl sonunu kârla kapatmayı beklediğini açıklamış. … Peki yıl sonunu kârla kapatacaklarını, yılın ortasında nasıl bilebilirler?”
Can alıcı soru budur: Kârlarının artacağını nereden biliyorlar? Çünkü daha çok silah talep eden hazır müşteri yığınının gittikçe büyüyeceğinden eminler!
Ama unutmamak gerekir ki, silah üreticileri tek başlarına çalışmıyorlar. Özellikle savaş ortamında, kapitalist üretimin tamamının lokomotifi olarak görev üstleniyorlar ama var olabilmelerini devasa kapitalist çarka borçlular.
Silah üreticilerini ve tüccarlarını ortadan kaldırmakla savaşların da ortadan kalkabileceğini düşünenler hâlâ var. Ama bir düşünelim bakalım, bugün savaşa ihtiyaç duyanların, savaşı siyaset ve iktidar için bir araç olarak kullananların yanında, onların suçu kaç para ediyor?
Yok edilmesi gereken budur. Korkunç bilançolarıyla gözümüzü perdeleyen savaş sanayisi ve ticareti yalnızca bir sonuçtur ve asıl suçluların yalnızca kirli bir aracı olmanın ötesinde güçleri de yoktur, etkileri de. Eski bir özdeyişi hatırlamanın vaktidir: Savaş, siyasetin başka araçlarla devamıdır. Yalnızca siyasetin değil, kapitalist ticaretin ve sanayinin de “başka araçlarla” devamıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa