Savaşa karşı barış, darbeye karşı demokrasi!
Fotoğraf: Envato
Ülkemiz ve ülkemizde yaşayan halklar zor ve ciddi bir dönemi yaşıyor. Bu satırları yazarken HDP’nin genel merkez binası ile birçok parti binasına, Kürt yurttaşlara, otobüslere, iş yerleri ve evlere yönelik saldırı ve yakma girişimleriyle ilgili endişe verici haber ve görüntüler söz konusuydu. Bir taraftan çok sayıda iç burkan ölümler ve şehir/ilçe/mahalle ablukaları yaşanırken öte yandan linç girişimlerinin ayyuka çıkmış haline tanık olmaktayız.
Aklı başında hiçbir insan ölümleri savunamaz ve ölümler üzerinden siyasi rant elde edilmesine yönelik girişimleri onaylayamaz. İnsan hayatının her şeyden daha önemli olduğu gerçeğini kabullenmek durumundayız. Kin ve nefrete dayalı ötekileştirme ve kutuplaştırma dili ne yazık ki toplumu bu noktaya taşımıştır.
Şu tespitle başlayalım: Barış içinde yaşıyor olsaydık ne ölümleri ne de linç girişimlerini yaşayacaktık. Adı konulmamış savaş ortamında gelecek kaygısı ve belirsizliğin getirdiği farklı bir psikoloji söz konusu olmaktadır. Şu an toplumca bu psikoloji içindeyiz denebilir. O halde durumun daha vahim bir evreye geçmemesi için barış talebini yükseltmeliyiz.
Tüm çabalara ve mücadele deneyimlerine rağmen demokratik yolu benimsemeyen, demokrasiyi kural ve kurumlarıyla yaşatamayan toplumlarda darbelerin devreye girdiğini çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Darbeler toplumsal hayatı sarsan, toplumu her anlamda geriye götüren, demokratik ve ahlaki tüm değerleri alt üst eden kırılmalardır. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde tüm olumsuzluğuna rağmen güzel bir sonuç ortaya çıkmasına rağmen demokratik kuralları işletmek yerine darbe günlerini aratır uygulamalar dayatılmaya başlanmıştır.
Muhalefet partilerinin linç girişimlerine, parti ve gazete binalarına yönelik saldırılara karşı yeterli tepkiyi sergilediğini söyleyemeyiz. Adeta toplumsal bir akıl tutulması içindeyiz. Ahlaki çöküntü tavan yapmıştır ve nefret suçlarına yönelik hiçbir yasal önlem yoktur. Düşünelim: 6-7 Eylül günlerinde Müslüman olmayan halklara karşı talan, cinayet, tecavüz ve yerinden etme durumlarını yaşamış bir toplum olarak 60 yıl sonra benzer bir korkunç tabloyla karşılaşmamız endişe vericidir. Bunda, geçmişle sağlıklı bir yüzleşme yapmamış olmamızın payı büyüktür.
Birçok yerleşim biriminde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte sivillere yönelik katliam girişimleri hâlâ sürmektedir. 2015 Türkiye’sinde Cizre gibi 100 bin nüfuslu bir ilçede 4 Eylül’den bu yana sokağa çıkma yasağı devam etmekte, yurttaşlar temel ihtiyaçlarını giderememekte, yasak sebebiyle öldürülen siviller evlerde bekletilmekte, yardım için orada bulunan HDP vekilleri saldırıya uğramakta ve ilçe tümüyle kurşun ve bomba yağmuruna uğratılmaktadır. Bu süre içinde 8 sivil yurttaş öldürülmüştür ve sağlıklı haber alınamaması sebebiyle yaralı sayısı bilinmemektedir. Bu akıl almaz bir durumdur. İnsanlığın bittiği bir noktayı işaret etmektedir.
İnsana ait tüm değerlerin hunharca çiğnendiği bu akla zarar savaş ortamından kurtulmanın yolu, öncelikle genel seçimler yapılmış ve güzel bir meclis tablosu ortaya çıkmışken meclis devre dışı bırakılarak neden savaş kararı alındığını sorgulamaktır. Çatışmasızlık sürecinde ölümlerin yaşanmadığı bir ortamdan nasıl oldu da toplumsal linç girişimleriyle asker ve sivil ölümlerinin çok yükseldiği kaos ortamına girdiğimizi iyice incelemek ve anlamak durumundayız. TBMM acilen toplanmalı ve bu kötü gidişatın durdurulması için tüm girişimleri yapmalıdır. Barış ortamını sağlayamazsak iç savaşın kapıda olduğu gerçeğini göz önüne almalıyız. Her şeye rağmen barış ve demokrasi!
- Nobel bilim ödülleri ışığında Türkiye'ye bakmak 20 Ekim 2016 00:29
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! (2) 06 Ekim 2016 00:07
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! 22 Eylül 2016 00:52
- Bu kaos ve kabus ortamında barış olası mı? 25 Ağustos 2016 00:32
- Kentlerimiz ve demokrasimiz 11 Ağustos 2016 01:00
- Darbe girişimi, normalleşme ve demokrasi 28 Temmuz 2016 00:51
- Su uyur, Milli Eğitim Bakanlığı uyumaz 14 Temmuz 2016 01:00
- Ne yazmalı ve ne yapmalı? 30 Haziran 2016 00:52
- Militarist ve gerici eğitimle nereye? 16 Haziran 2016 00:52
- Paranın padişahlığı ve güçlünün hukuku 02 Haziran 2016 01:00
- Bilim karşıtlığı, yozlaşma ve faşizm 19 Mayıs 2016 00:52
- Yüzleşemediğimiz için yozlaşıyoruz! 05 Mayıs 2016 01:00