13 Eylül 2015 00:51

Ne uzun sessizlik

Ne uzun sessizlik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzun zaman mektuplaşamadığınız bir arkadaşınız  durumdan “ne uzun sessizlik” diye yakınırsa ne düşünürsünüz. Belki hiç telefon etmediğiniz için yakındığını. Ama  telefon edemezsiniz ki çünkü yakınan arkadaşınız sağır ve dilsiz. (Bu terimden rahatsız da olmuyor. Gerçek konuşma engellilerin/özürlülerin  telaffuzu bozuk olanlar olduğunu söylüyor.) 

Arkadaşımın esprisine gülüyorum, çünkü o aktör, ressam (biraz da mizahçı), dansör ve şair. 
Arkadaşımın adı Levent Beşkardeş. İkimiz de Eskişehir doğumluyuz, ben 1943’te doğdum, o 11 Ağustos 1949’da  (İki gün önce yeni bir yaş aldı) ikimizin de ortak öğretmeni Oğuz Aral. İkimize de mim öğretti. Ona ayrıca resim. Elbet aynı yılda değil.  

Levent Beşkardeş 1974 yıl İstanbul’da yazdığı 3 sessiz oyundan biri olan Sessizliğin Sesi adlı oyununu 1981’de sahneledi ve Avni Dilligil Tiyatrolar Jüri Özel Ödülü’nü aldı. Esin Afşar ile mim-konser turnesi yaptı. Buradan sonraki serüveni uluslararası:  “1981 yılında bir otobüse binip Paris’e gittim. Bir sağır ve dilsiz olarak Türkiye’de yeteneklerimi geliştirmek için zorlanıyordum. Bizde sağır ve dilsiz birinin okuma yazma öğrenebilmesi  bile başarı sayılıyor. Oysa sessiz dünyanın da büyük bir kültürü ve sanatı var. Şarlo’nun sessiz bir dünyanın büyük sanatçısı olduğunu bana Oğuz Aral öğretmişti “. (Ben Bulgaristan’dan ödül aldığı için bir dernekten atılma olayı hatırlıyorum.) 

Kısa sürede, sağır ve dilsizlerin tiyatrosu olan Uluslararası Görsel Tiyatronun (IVT) kadrosuna girdi  ve Paris’e yerleşti.   Başka Tanrının Çocukları adlı oyunda hem  sağır oyunculara yönetmenlik, (İşitenlerin başka yönetmeni vardı) , hem de oyunculuk yaptı. Oyun, 1993 yıl Molière Tiyatro Ödüllerinde Emmanuelle Laborit’e umut vadeden en iyi oyuncu ödülünü kazandırdı ve 570 kez sahnelendi.  

Levent Beşkardeş, her ne kadar tiyatro oyunculuğuyla ön plana çıksa da, başta Fransa olmak üzere, uluslararası düzeyde tanınan disiplinler arası bir sanatçıdır. Aktördür, yönetmendir, oyun ve şiir yazar. Oyunlarında müzik kullanır, ayrıca dans eder.  Müziğin titreşimlerini ayak tabanlarında duyarak dans ettiğini söyler. (Kuşları dinlediğini de söylediydi Oğuz Aral’a, serçeler mavi ötüyormuş. İnandım) Dudak okuyarak konuşur, ama işaret dilinde daha hızlıdır.  Beşkardeş’in yazıp 1994’te Paris’te sahnelediği Hanna, büyük ilgi uyandırdı. Sık sık da dünyadaki çeşitli tiyatro repertuvarlarına girmekte. En son 2005’te Japonya’da sahnelendi. Hanna, 1930’lu yılların Almanyası’nda geçer.  Anlatılan sağırların kalıtsal hastalıklı sayılarak hadım edildiği bir ortamda, Nazilerin elinden kaçarak insanca yaşama hakkı için savaşım veren bir genç kızın hikayesidir. Ünlü Tiyatro Yönetmeni Peter Brook’un sağırlar kültürünün çok başarılı bir oyunu olarak değerlendirdiği Hanna, Levent Beşkardeş’e 2004 yılında Fransız İşaret Dili Akademisi tarafından en iyi oyun ve en iyi yönetmen ödüllerini kazandırdı.  

Ayrıca, Levent Beşkardeş’in yaptığı Sanatçı (2001), 7 Temel Günah (2001), Oto-Film (2003), Sessiz Şair (2005) adlı kısa filmler sanatçıya, Brüksel Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde, üst üste 2001, 2002, 2003 ve 2005 yıllarında en iyi belgesel film ödüllerini getirdi. Ödül gerekçesi filmlerin sağır ve dilsiz kültürünün zenginliğini başarıyla yansıtmasıydı. 

Levent Beşkardeş’in 7 Temel Günah adlı filmi 2003’te Amsterdam Sağır Sinema Festivali’nde büyük ödüle, 2004’te ise, Paris’te Fransız İşaret Dili Akademisi tarafından en iyi kısa metrajli  film seçilerek Altın Eller ödülüne layık görüldü. 

Aktör olarak da pek çok filmde rol alan Beşkardeş, aynı zamanda ressam ve görsel şiirlerin şairi. Yani şiirde sözler yerine bir dizi  resim ya da simge görüyorsunuz. Bugünlerde Fransa’da basılan bir Dünya Şiir Antolojisindeki  50 yabancı şairden ( ve 4 sağır ve dilsiz şairden) biri de Levent Beşkardeş.. Şiirlerin çevrildiği videoda da yer alıyor. Gelecek yıl da sahibi şair olan (Bruno Doucey) bir yayınevi onun kitabını ve  videosunu yayımlamayı  düşünüyor. 
Levent Beşkardeş 18 yıldır “Beden Dili” başlıklı bir atölye yönetmekte. Atölyenin amacı, işitenlerin ve sağır ve dilsizlerin doğal bir dil olan beden dili üzerinden birbirleriyle iletişim kurmasını sağlamak. 

Bütün bu başarılara karşın Levent’in mutluluğunun bir ucu kırık . Çünkü hayat projesini gerçekleştirebilmek için resmi ya da sivil girişimlerden bir destek ışığı görmemiş. 

Levent Beşkardeş’in hayat projesi çok yalın: pek çok sağır ve dilsiz çocuğu toplum yaşamına katabilmek amacıyla, Türkiye’de kendi uluslararası deneyimlerini aktarabileceği bir platform oluşturabilmek. Umarım yeni yaşı ona bu platformu kurma şansını verir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa