15 Eylül 2015 01:00

Barış talep etme hakkı

Barış talep etme hakkı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen Demokrasi ve Barış Konferansı’nda eski Büyükelçi, AİHM yargıcı, CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Rıza Türmen barışın gerekliliğini hukuki açıdan ele alan bir konuşma yaptı. Türmen İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg Mahkemesi’nde barış içinde yaşamanın bir insan hakkı olarak belirlendiğini ve bu tarihten itibaren bu hakkın çeşitli uluslararası hukuki metinlerde onaylandığını ve içeriğinin geliştirildiğini kaydetti. Türmen’in bahsettiği metinleri kısaca hatırlatalım (konuşmanın ana hatları için bkz.: Türmen, Barış İçinde Yaşama Hakkı, T24, 03.08.2015):
15 Kasım 1978’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda oy birliği ile kabul edilen bildiri: “Her insan ırk, din, dil, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin doğuştan barış içinde yaşama hakkına sahiptir”.
12 Kasım 1984 tarihli BM Genel Kurul kararı: “Gezegenimizde yaşayan tüm insanlar kutsal bir hak olan barış içinde yaşama hakkına sahiptir”.
10 Aralık 2010’de Barış İçinde Yaşama Hakkı Uluslararası Kongresi’nin İspanya’nın Santiago de Compostela kentinde kabul ettiği bildiri barış içinde yaşama hakkından ne kastedildiğini detaylandırıyor. Türmen’in özetlediği haliyle bu bildiride “bireylerin, grupların, halkların vazgeçilmez, adil, sürdürülebilir ve kalıcı barış içinde yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Bu hakkın sağlanması ve korunması sorumluluğunun devlete ait olduğunun bildiride önemle altı çizilmektedir. Bu hakkın uygulanmasında soykırıma, ırk ayrımına, yabancı düşmanlığına, saldırıya uğramış bireyler bakımından özel bir dikkat gerektiği ileri sürülmektedir. Bildirinin bazı önemli maddeleri şöyle: Bütün halkların ve bireylerin devlet tarafından ‘düşman-olarak-görülmeme-hakkı’ vardır. Barışa karşı bir tehdit söz konusu olduğunda bireylerin ‘sivil itaatsizlik hakkı’ doğar.”
Türmen’in saydığı metinlere bir başka metin daha ekleyelim: BM Kitle İletişim Araçlarının Barışın ve Uluslararası Anlayışın Güçlendirilmesine İnsan Haklarının Geliştirilmesine ve Irkçılık Apartheid ve Savaş Kışkırtıcılığı ile Mücadele Edilmesine Katkıda Bulunulması İle İlgili Temel Prensipler Bildirisi (1978).
Bu bildirinin birinci maddesi şöyle diyor: “Barışın ve uluslararası anlayışın güçlendirilmesi, insan haklarının geliştirilmesi ve ırkçılık, apartheid ve savaş kışkırtıcılığı ile mücadele edilmesi, serbest haber akışını ve haberlerin daha geniş ve daha dengeli olarak dağılmasının sağlanmasını gerektirir. Bunun gerçekleştirilmesine kitle iletişim araçları öncülük eder. Ele alınan konunun değişik yönleri yansıtıldığı ölçüde, haberlerin daha etkili bir katkısı olur”.
İkinci maddenin ikinci bendine göre: “Halk tarafından haberlere ulaşılması, haber kaynaklarının ve araçlarının çeşitliliğinin sağlanması suretiyle güvence altına alınır; böylece her bireyin, olayların gerçekliğini denetlemesine ve olayları objektif bir biçimde değerlendirmesine imkan sağlanır. Bu amaçla, gazeteciler haber verme özgürlüğüne ve habere ulaşmak için mümkün olduğu kadar her türlü imkana sahip olmalıdır. Bunun gibi, kitle iletişim araçlarının halkın ve bireylerin ilgi alanlarına yanıt verebilmesi, ve böylece haberlerin işlenmesine halkın katılmasının sağlanması da önemlidir”.
Gerçekleştirilmesi talep edilemeyen bir hakkın gerçek bir hak olduğundan bahsedilemez. Dolayısıyla barış içinde yaşama hakkının vazgeçilmez unsuru elbette barış içinde yaşama hakkını talep etme hakkıdır. Barış talebinin kriminalize edilmesi, yani barış talep edenlerin suçlu ilan edilmesi, suçlu muamelesi görmesi, etkinliklerinin kamu güvenliğine tehdit olarak tanımlanması anayasamızca da üstün bir hukuk kaynağı olarak tanınan uluslararası insan haklarını çiğneyen siyasi bir karardır. Devlet yurttaşlarının insan haklarını korumak, bu hakların kullanılmasına imkan tanımak ve hak talep edenlere düşman muamelesi yapmamakla yükümlüdür. Siyasi iradenin genelgelerle idare yöntemi yerine hukuk devleti ilkesine, hukukun temel ilkelerine, insan haklarına ve anayasanın ruhuna ve lafzına uygun bir şekilde hareket etmesi kamu düzeni ve güvenliği açısından en acil ihtiyaçtır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa