16 Eylül 2015 00:57

Rusya’nın ağırlığı arttıkça…

Rusya’nın ağırlığı arttıkça…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sanki iki ayrı zaman var! Biri, sınırlara yığılmış, kitleler halinde ölüme sürüklenen halkların saati; o çok hızlı işliyor. Bir gün diğerine benzemiyor; olayların hızı sakin bir saat için bile izin vermiyor. Ateş üzerinde oturan biri için 1 saniye nasıl uzun dakikalara bedelse, halklar için de tek bir gün yıllara bedel acılarla geçiyor. Daha dün bir ülkedeyken, bugün kilometrelerce ötede başka bir ülkede olanlar, “Kaç yıl oldu ülkemden kaçalı” diye soruyorlar. Oysa dündü! Onların zamanı hızlı akıyor, ömürleri hızla tükeniyor.
Emperyalistlerin saati ise olağanüstü yavaş… Acil ve derhal yapılması gerektiğini söyledikleri her işi yıllara yayabiliyorlar, asırlık planlarının yürütülmesi için on yıllar boyu hesap yapabiliyorlar. Halklardan çalınan her saniye onların zamanına yıllar olarak ekleniyor.

Suriye krizi başladığı andan itibaren Rusya, belli bir pozisyonda kaldı ve adeta sahaya sadece gölgesini düşürdü. “Uzaktan kumanda” kullandı. Örneğin benzer bir politika izleyen İran fiziki olarak da, Hizbullah aracılığıyla olayların içinde yer alırken, Rusya yalnızca gölgesini kullandı.

O da zamanı ağır akanlardandı çünkü. Acil durumlarda acele edilmemesi gerektiğini bilenlerdendi. Şimdi, İran-Irak hava sahasını ve İstanbul-Çanakkale Boğazlarını kullanarak havadan ve denizden bölgeye askeri yığınak yapıyor. Siyasi ve diplomatik müdahalenin yetersiz kalacağı saatlerin yaklaştığını gösteren bir hazırlık içinde görünüyor.

Bu yalnızca uluslararası planda oyunun yeni bir aşamaya geçtiği anlamına gelmiyor, aynı zamanda sahnede bulunan herkesin rolünü de yeniden yazıyor. Bunun ilk ve Türkiye’yi en fazla ilgilendiren sonucu “güvenli bölge planı”üzerinde görülecektir. Türkiye’nin yalnızca Suriye ile ilgili olmayıp, aynı zamanda Kürt sorunuyla da sıkı sıkıya bağladığı bu plan, Batı emperyalizmi tarafından kabul edilmezken, şimdi

Rusya’nın da fiili ve fiziki bir engel olarak ortaya çıkmasıyla iyice suya düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Bu ne demektir?

Türkiye’nin Suriye sınırında belirleyici tehlike olarak gördüğü Kürt siyasal yapılanmasının biraz daha pekişmesi demektir.

Oradan Cizre’ye ve dünden itibaren bir benzeriyle karşılaşma ihtimalimiz artan Hakkari’ye bakalım.
Bu iki bölgede, artık bir Ortadoğu klasiği haline gelmiş olan “Kendi halkını bombalayan devlet” modelinin bütün özelliklerini görüyoruz. Bu büyük şiddet gösterisinin tek nedeni, seçim sonuçları değildir ve böyle görmek meselenin ağırlık merkezini kaybetmeye yol açabilir.

Aslında zaman herkes için hızlanıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa