Sloganlarla migren tedavisi meselesi (1)

Kirvem,
Malum olduğu üzere “Akil adam”lar menşeli kimi vatandaşlarımız bir zamanlar memleketimizde iyi gitmeyen olaylar karşısında bardağın yarı yarıya boş olan kısmına bakıp, “kötümser” bir tavır takınırken, buna mukabil keza yine kimi akil adamlarımız da tam aksine bardağın dolu kısmını işaret edip, dolayısıyla “iyimser” bir tablo çizdiler.
“Fıtrat”ları mucibince hemen her daim nedense “kötümser” olmayı huy edinenler bu bapta kendi bildiklerini okurken, diğer taraftan “iyimser” olanlar gözlerimize pembe gözlük takmayı kendilerince daha uygun buldular.
Yıllar yılı görmezlikten gelinen, her fırsatta halı altına süpürülüp dolayısıyla bir bakıma yok sayılan, ama aslında tüm bu çabalara rağmen, başlangıcında hafif yollu bir “baş ağrısı” niteliğindeyken, zamanla giderek “migren”e dönüşen Kürt meselesinin, gari tez elden çözülmesini nihayet akıl eden “devlet aklı”, geç de olsa bu işin sihirli formülünü bulup buluşturmaları için akil adamlara müracaat etmek için kolları sıvadı.
Atalarımızın buyurduğu “Her yiğidin kendine özgü bir yoğurt yeme tarzı vardır” hükmünce yola koyulan “akil” ve de “yiğit” adamlarımız,  bu konuda ellerinden gelen gayreti esirgememek için bittabi ki önce vatan, sonra da millet aşkı uğruna sabahın köründe çizgili pijamalarını, terliklerini minik “çekçek”lerine yerleştirir yerleştirmez bu ulvi görevi seve seve üstlenip yola koyuldular...
Memleket sathındaki dağ ve bayırları, kuş uçmaz kervan geçmez mezraları, suyu, çeşmesi akmaz köylerimizin tüm kahvelerini neredeyse tek tek dolaşıp, ardından da özenle hazırladıkları “rapor”ları yüklenip payitahtımızda mukim “devletlu”larımıza arz ettiler...
Devletlularımız... yani işlerine gelmeyen olaylar karşında ezelden beri “üç maymun”ları ustalıkla oynayanlar... yani ağır aksak da olsa yürüyüp yalpalayan demokrasimizin köküne, omuzlarındaki bol yıldızlı “apolet”leriyle kibrit suyu dökenler... yani din, iman, ahret işlerinin yılmaz bekçiliğine soyunanlar... yani hak, hukuk, adaletin temsilcileri... yani “vatandaş” larının refahı ve mutluluğu için canla, başla çalışmaktan başka hiçbir gayelerinin olmadığını milletin yüce meclisinde yemin billah edip dile getirenler... yani akil insanların el birliğiyle hazırlayıp “çözüm” diye sundukları bu raporları sümen altı edip, böylece Kürt meselesinin üzerine sünger çekip, bu baş ağrısından kurtulmayı umut ederken farkında olmadan migrene yakalananlar şimdi bu “bela”dan bir an önce kurtulmak için feryat figan bağırıp ne mi yapıyorlar?
“Teröre hayır, kardeşliğe evet!”
“Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses!”
Kirvem, “Akil adam”lıktan yana nasibimi zaten almadığım gibi, tam aksine andavallının teki olmama rağmen, yine de özüme kalırsa diyeceğim o ki; cafcaflı, şatafatlı, kafiyeli, son derece veciz, aynı zamanda da fevkaladenin hayli fevkinde şiirsel bu “slogan”ların migrenimize “derman” olacağını hiç mi hiç sanmıyorum;  ama yine de içimden ah keşke yanılsaydım diyorum, hatta keşke migren denen bu dayanılmaz acıya sloganlarıyla “derman” olup böylece tıp kitaplarına mührünü basan böylesine yetenekli bir neslin ahvadı, naçiz bir ferdi olarak bundan onur ve gurur duysaydım demekten de kendimi alamıyorum; dahası da bu sloganların tüm insanlık alemi için “hayırlara vesile” olmasını da tüm gönlümce yüce Tanrı’dan niyaz ediyorum Kirvem!

Evrensel'i Takip Et