Listeler gösterdi ki, yine AKP-HDP çarpışacak!
Fotoğraf: Envato
Seçime girecek partiler milletvekili aday listelerini önceki gün Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) verdiler.
CHP, MHP ve HDP’nin 7 Haziran seçimindeki listelerini, kimi isimler üstünden spekülatif değerlendirmeler yapılsa da, bazı değişikliklerle korudukları görüldü. Ama AKP’nin “değişiklikler”le ifade edilemeyecek düzeyde listelerini yenilediği, hatta baştan aşağı değiştirdiği ortaya çıktı.
AKP, 7 Haziran’da uğradığı yenilgiyi yinelememek için, bir yandan “üç dönemlikleri” yeniden listelerine alarak bir hamle yapmayı amaçlarken, ama asıl olarak da Bölge illerindeki listeleri baştan aşağı değiştirdiği görüldü. AKP, örneğin Van ve Diyarbakır’da 7 Haziran’da seçime giren listelerde yer alan adaylardan hiçbirisine 1 Kasım seçimi listelerinde yer vermedi! Diğer Bölge illerindeki adayları da AKP’nin büyük ölçüde değiştirdiği gözlendi.
AKP’nin bu değişikliği yaparken; asıl dikkat noktasının, Bölge’de etkin olduğunu düşündüğü ağaların, aşiret ve şeyhlerin destekleyeceği, dolayısıyla AKP’nin bölgedeki varlığını sürdürmek için bölgedeki geleceği temsil eden güçlere ve özgürleşen halka değil, bu çağ dışı, feodal artıkların desteğine bel bağladığı da ortaya çıktı. Zaten başka türlüsü de olmazdı.
Ancak bu liste düzenlemesinin, AKP’nin Kürtler (Bölge ve batı illerindeki Kürtler) içinde çöküşünü durduracak bir önlem olmadığı da apaçıktır.
Çünkü bu feodal artıklara dayanarak seçim kazanma, belki 30-40 yıl önce mümkündü ama bugün, Kürt halkı yaşayarak öğrendi ki; ağaların, şeyhlerin peşinden giderek, onların Türk egemenleriyle ittifakına yedeklenerek, ne ulusal ne de sosyal kurtuluş doğrultusunda bir adım atılabilir! Nitekim son yıllarda Kürt halkının taleplerinde nasıl ısrarlı olduğunu ve bunun için hangi bedelleri ödeyebildiğini, en çetrefilli durumlarda bile kendisi için doğrunun ne tarafta olduğunu görecek bir siyasal bilinç düzeyine sahip olduğuna pek çok kez tanık olduk.
Bu yüzden de artık Kürt halkı, şu kişinin listede olmasına, bu kişinin olmamasına bakarak oy kullanmıyor. Kürt halkı, bölgede halkın özgürlük mücadelesine hangi parti sahip çıkıyorsa, halkın taleplerini hangi parti, siyasetinin dayanağı yapıyorsa o partiye oy veriyor. Geçmişte CHP bunu anlamadığı için, ağalara, şeyhlere, aşiretlere dayanarak seçimlerde başarı sağlayacağını düşündüğü için Bölge illerinde tamamen çöktü. AKP, bunu anladığı konusunda mesajlar verdiği için Kürtlerden oy aldı ama “Kürt sorunu yok, müzakere yok. Mutabakat yok” diyerek 7 Haziran seçimine girdiği için o da bölgede çöküş sürecine girdi. Bölge’de son hafta geçirdiği çatışmaları kışkırtan, Bölge’de asker ve polis operasyonlarına hız veren tutumuyla, halkı da tümüyle karşısına alan AKP, böylece, Bölge’deki diğer marjinal partilerin safına katılma kulvarına girmiştir.
Dolayısıyla AKP, Bölge’ye yönelik politikalarında çözüm sürecine yeniden döneceğine ve Kürt sorununun barışçıl çözümü konusunda adım atacağına dair önceki dönemlerden daha da inandırıcı olacak adımlar atmadan Kürtler indindeki çöküşünü, Bölge’nin marjinal partisi olmaya gidişi durduramaz. Bu yüzden de AKP’nin milletvekili aday listelerini baştan aşağı değiştirmiş olması da AKP’nin Bölge’de baş aşağı gidişini durduramayacaktır. AKP’nin Kürtler içindeki çöküşü, sadece Bölge’yle de sınırlı kalmayacak, AKP’nin politikalarının ırkçıların hedefi haline getirdiği batı illerindeki Kürtlerden aldığı oylar da marjinal düzeye düşecektir. Bu yüzden de AKP’nin 1 Kasım seçiminde tek başına iktidar olacak bir oy oranı çıkması; savaş, oy kullanmanın baskılanması, işe hile hurda karıştırılması olmadan beklenemezdir. En azından sürpriz olur.
Gelişen koşullar ve partilerin YSK’ye sunduğu listelerden anlaşılmaktadır ki, 1 Kasım seçimi de 7 Haziran’da olduğu gibi ama o dönemden daha da şiddetli biçimde, asıl olarak HDP ile AKP arasında bir mücadele olarak cereyan edecektir. Zaten MHP ve CHP’nin listelerine bakıldığında da görülmektedir ki, bu iki parti 7 Haziran’daki oylarını alırlarsa, hele de bir iki puan üstüne eklerlerse mutlu olacaklardır.
Bu yüzden Erdoğan ve AKP’nin, “tek parti tek lider”, “fiili başkanlık” hayallerine set çekerek Türkiye’yi Kürt sorununun demokratik çözümü için adım atılan, halklar arasında barışın egemen olduğu daha demokratik bir ülke olma mecrasına çekme mücadelesi, HDP ve onun etrafında birleşen Türkiye’nin demokrasi güçlerine düşmüştür.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00