AKP yine barajın arkasına sığınacak!
Fotoğraf: Envato
Kendisine ‘Sivil Dayanışma Platformu” diyen “derin AKP”nin, “Teröre karşı tek ses” adı altında düzenlediği ama AKP’nin “seçim startı” olarak gerçekleştirilen miting pazar günü yapıldı.
Devletin, belediyelerin, yandaş sermaye ve çeşitli türden kuruluşların tüm imkanlarını seferber ederek gerçekleştirdikleri miting hayli kalabalıktı; ama o kadar!
Sorarsanız bu mitingin AKP ile ilgisi yoktur; mitingi ‘Sivil Dayanışma Platformu” düzenlemiştir! Ama bu mitingin baş konuşmacısı; “AKP’nin kurucusu ve doğal lideri”, kısacası AKP’nin sahibi, R. Tayyip Erdoğan’dır. Mitingin ikinci konuşmacısı, AKP’nin Resmi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’dur. Üçüncü konuşmacısı ise AKP’nin ağır toplarından ve AKP’nin Meclis Başkanı seçtirdiği İsmet Yılmaz’dır. Bu mitingin başka da konuşmacısı yoktur!
İsmet Yılmaz’ın cebinden çıkardığı kağıttan okumasıyla verdiği ve “devlet mesajı” formatlı konuşması bir yana bırakılırsa, gerek Davutoğlu gerekse Erdoğan AKP’nin başkanları gibi konuşmuşlardır. Ve seçim mesajı vermişler; genel olarak çağrılar yapmayı da aşarak; HDP ve Eş Genel Başkanı Demirtaş’ı hedefe koymuşlardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçiminde “AKP’ye 400 vekil” istemesinin duvara çarpmasından sonra şimdi bir adım geri atarak; “1 Kasım’da 550 tane yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?” dedi.
Erdoğan’ın demek istediğini Davutoğlu açıkladı: “1 Kasım’a kadar çok çalışacaksınız, bunları (HDP) baraj altında bırakacaksınız. AK Partiyi yeniden tek başına iktidar yapacaksınız!”
Burada Erdoğan’ın “yerli ve milli vekil” tanımlaması çok tartışılacaktır. Ve Erdoğan açıkça; altı buçuk milyon vatandaşın oy vererek seçtiği HDP’li vekilleri “yerli ve milli” saymamaktadır!
Elbette bu yaklaşım; sadece sosyolojik bakımdan saçma değil aynı zamanda siyasi bakımdan da 80 milletvekilinin ve onlara oy veren altı buçuk milyonun “yabancı ve gayrimilli” ilan edilmesiyle, sözcüğün gerçek anlamıyla “bölücü” bir yaklaşımdır da.
Erdoğan’ın hesabı, bu köşeden iki gün önce de belirtildiği gibi, artık “AKP’ye 400 vekil isteme” üstüne kurulmamaktadır. Tersine Erdoğan, “550 milli ve yerli vekil” derken Meclise girecek üç partinin (AKP, CHP ve MHP’nin) bu 550 milletvekilini çıkarmasını istemektedir. Burada amaç, Davutoğlu’nun da pazar günü miting alanından ilan ettiği gibi “HDP’nin barajın altında bırakılması”dır ve Erdoğan böylece diğer partileri de HDP’nin baraj altında bırakılması için iş birliğine çağırmaktadır. Çünkü böylece AKP, eğer HDP barajın altında kalırsa, bugün HDP’nin kazandığı 60-70 milletvekilliğinin kendisi tarafından kazanılacağını bilmektedir. Ki, bu da yüzde 35 dolayında oy alsa bile, AKP’nin tek başına iktidar olmasına yetecek bir vekil sayısına ulaşması demektir! Ve dahası Erdoğan, eğer HDP Meclis dışına itilirse, “mili ve yerli 550 vekil” ve zayıf da olsa tek başına hükümet kurmuş AKP ile “fiili başkan” olarak ülkeyi yöneteceğini hesaplamaktadır.
Hesap budur ama; Erdoğan ve AKP istedi diye HDP barajın altında kalır mı, 550 yerli ve milli vekilden oluşacak bir Meclis Türkiye’nin sorunlarını kaldırabilir mi; dünya böyle bir Meclisi ne kadar ciddiye alır... Bu hesap pek çok soruyu da birlikte getiriyor. Ve bütün bu hesabın arkasında Erdoğan’ın “tek parti tek lider” amacına doğru bir adım olduğunu söyleyebiliriz.
Hesap böyle yapılsa da bu hesabı yapanların da hesabın tutacağına pek inanmadıkları anlaşılıyor. Nitekim pazar günkü mitingde gerek Erdoğan gerekse Davutoğlu, kullandıkları sözcükler ve kurdukları cümlelerdeki hamaseti seslerine ve vücut dillerine yansıtamadılar. Tersine her iki konuşmacı da toplanan kalabalığa karşın isteksiz, umutsuz, izleyenlerde “Bunların morali niye bozuk” sorusunu sorduracak kadar hevessizliklerini belli ediyordu.
Dün, Davutoğlu’nun tanıtımını yaptığı AKP’nin yeni seçim şarkısı “Haydi Bismillah!” AKP’nin 7 Haziran tokadıyla bozulan moralini yerine getirebilir mi?
Hiç öyle görünmüyor!
Ama biz yine de “Bunu da bir ay içinde göreceğiz” diyelim.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00