24 Eylül 2015 01:00

Bayramların bayram gibi kutlanması için

Bayramların bayram gibi kutlanması için

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün Kurban Bayramı ve bayram tüm İslam dünyasında kutlanıyor!
Tabii kutlanabiliyorsa, kutlanması için koşullar varsa!
Çünkü gözünde dünyayı olduğundan farklı gösteren pembe gözlükler yok, ya da düzenin has sahiplerinin yalan propaganda erbabı tarafından aklı karıştırılmamışsa, uzunca bir zamandan beri pek çok İslam ülkesinde bayramlar bayram olarak kutlanamıyor. Belki IŞİD, el Kaide gibi şeriatçı örgütlerin yarattığı teröre, TV kanallarında kelle kesme törenlerine, iç savaşlara, insanlığın ortak kültür değerlerini, camiler, ibadet yerlerini bile yakıp yıkmaya varan, ülkeleri kaosa sürükleyen iç savaşlara, topraklarından koparılmış milyonlarca mültecinin akın akın Avrupa’ya gitmek için yollara düşmesi, denizlerde boğulmasına, kara sınırlarında dikenli tellerle tahkim edilip mültecileri aşağılayan önlemler alınmasına... karşın, hâlâ dini törenler, çeşitli ibadetler ve bunun ifadesi ritüeller yerine getiriliyor, bin yıllık dile pelesenk olmuş kutlama sözcükleri sıkça yineleniyor. Ama bütün bu tören ve ritüellere, yüzlerce yıllık geleneksel alışkanlıklara karşın, bayramların ruhunu oluşturan ortak sevinç, barış ve kardeşlik duygusunun yaygınlaşıp toplumu sarıp sarmaladığına tanık olmuyoruz.
Türkiye ise, son yıllarda giderek daha fazla bayramları bayram olarak kutlayamıyor. Birkaç aydan beri ise, “çözüm süreci”nin Cumhurbaşkanı ve AKP Hükümeti tarafından “buzdolabına” kaldırılmasıyla başlayan çatışmaların yaygınlaşmasına paralel olarak, Türkiye’nin siyasi ortamı da 1 Kasım seçimine giderken iyice gerilmiş bulunmaktadır. Hatta Irak ve Suriye’deki iç savaş tablosunun Türkiye’de de oluşmakta olduğunu söylemek için sayısız belirti de ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Ve bu ortamda gelen Kurban Bayramı’nda bugün vaizler, camilerde toplanan halka dönüp, “Yalan söylemeyin, küsler barışsın” diyecek, tüm İslam alemini, belki de bütün insanlığı, “Barış içinde yaşamaya” çağıracaklardır.
Bu çağrıya siyasiler de daha yüksek perdeden katılacaklar ve halka vaatlerde bulunacaklardır.
Ancak yaşamın acı ve sert gerçekleri karşısında bu ezberlenmiş çağrılar, öğütler, dualar, vaatler, gerçekte karşılığı olamayan, sadece boşluğa söylenmiş boş sözler değilse, halkı aldatmaya, gerçekte yürütülen gerilim, çatışma ve savaş politikalarının üstünü örtmeye yarayan yalanlar olarak kalmaktadır, daha uzunca bir süre kalacak da görünmektedir.
Türkiye 2015 Kurban Bayramı’na, iki HDP’li bakanın da istifasıyla dikensiz bir AKP bahçesine dönüşen, AKP’li ve sözde bağımsızlar ve has AKP’li bürokratlardan oluşan bir “savaş hükümeti” ile girmektedir. Bu yüzden de bayramların ayrılmaz parçası olan “barış”  ancak “barış için mücadele” edenler için anlamlı bir talep haline gelmiş olarak giriyoruz. Cumhurbaşkanı ve AKP cenahı artık laf olsun diye “barış”tan, “Ellerin tetikten çekilmesi”nden, “çatışmasızlık”tan söz etmiyorlar. Hatta bunlardan söz edenleri “Teröre destek vermekle” suçluyorlar.
Kurban Bayramı’na, Başbakan Davutoğlu’nun, yasal bir parti olan, 7 Haziran seçiminde altı buçuk milyon oy almış HDP’nin barajın altına düşürülmesini, Cumhurbaşkanının, “550 yerli ve milli vekil” istemesiyle daha da gerilen ve dahası pek çok yerde halkın oy kullanmak için ilçe merkezlerine taşınmak istendiği koşullarda giriyoruz. Kısacası seçime 35 gün kala gelen Kurban Bayramı’na, altı buçuk milyonun oy verdiği HDP’nin yasa dışı bir organizasyon gibi gösterilmek istendiği, halkın seçtiği vekillerin önemli bir bölümünün “yabancı” ve “gayrimilli” ilan edilmesine gelen bir ortamda giriyoruz.
Ve üstelik de hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakanın, milyonların gözü önünde yaptıkları bu çağrıları, “Yok ben o  çağrıyı o anlamda değil de bu anlamda yaptım” diyerek yalana sarılarak “düzeltmek” için uğraştıklarına tanık oluyoruz.
Ve Türkiye; işsizlik, yoksulluk, işçi sınıfı ve emekçilerin hakları, bunların bayram yapmak için sahip oldukları imkanlar hiç dikkate alınmadığında bile halkın Kurban Bayramı’nı nasıl kutlayacağını sorabiliriz ve yanıtı da hiç iç açıcı olmaz.
Bu yüzden bir iç rahatlığı ile “Bayramınız kutlu olsun” diyemiyoruz. Ama barış içinde bir Türkiye ve insanlık için, savaşların olmadığı, yalanın olmadığı, bayramların bayram gibi kutlandığı bir dünya umudunu yükseltmek için “Bayramınız kutlu olsun” diyoruz. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa