IŞİD’le mücadele ve güç dengesi
Fotoğraf: Envato
Şam’a yönelik askeri desteğin siyasi etkileri sürerken Rusya yeni bir hamle daha yaptı. Geçen pazar günü Irak Genelkurmay Başkanlığı Moskova, Bağdat, Şam ve Tahran yönetimleri arasında IŞİD’e karşı bir istihbarat paylaşımı anlaşmasına varıldığını açıkladı. The New York Times’ın haberine göre tıpkı Rusya’nın Şam’a yolladığı askeri destek gibi bu istihbarat iş birliği de ABD’nin haberi olmadan gerçekleştirildi. Gazete bu hamleyi Rusya’nın ABD’nin oluşturmaya çalıştığı koalisyona alternatif bir IŞİD’le mücadele koalisyonu oluşturma çabası olarak değerlendiriyor (The New York Times, 27.09.2015). Bağdat yönetiminin ABD’nin haberi olmadan Rusya ve İran’la böyle bir iş birliğinin parçası olması ABD yönetiminde Irak’ın ittifak politikası konusunda kuşku uyandırıyor.
Yine geçen hafta Rus Pravda gazetesinin haberine göre Rusya Federasyonu Uluslararası İlişkiler Komitesi Üyesi, Parlamenter Igor Morozov Çin’in Rusya’nın Suriye’de IŞİD’le mücadelesine askeri katkı sunacağını açıkladı. Mozorov’a göre bir Çin kruvazörü Akdeniz’e girmiş bulunuyor ve bunu yakında bir uçak gemisi izleyecek. Pravda haberi Uzman Leonid Krukatov’un Pravda’ya verdiği demece bir göndermeyle bitirilmiş: “ [...] Şu anda yaşanan en ciddi çatışma Çin ve ABD arasında. Uzman Krukatov’a göre Moskova her iki tarafı da destekleyebilir ve bu destek önümüzdeki yıllarda dünya düzenini değiştirebilir” (Pravda, 25.09.2015). Obama büyük stratejisini Çin’i Doğu Asya’da dengelemek (yani çevrelemek) fikri üzerine oturtmuşken Çin’in Suriye’de Rusya ve İran’la IŞİD’e karşı mücadele için askeri manevraya başlaması ABD için yeni bir “kötü sürpriz” olur. Henüz Çin’in askeri harekatına yönelik haberler ana akım Batı basınında tartışılmıyor. Onun için kesin yargıya varmak için henüz erken. Ancak geçen mayıs ayında Rusya ve Çin’in ilk ortak Akdeniz tatbikatı yaptığını not düşmek gerekiyor. Yetkililer tatbikatın gerekçesi olarak Rusya ve Çin’in Akdeniz’deki stratejik çıkarlarını göstermişlerdi. Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Geng Yansheng tatbikatın üçüncü bir tarafa karşı olmadığını ve bölgesel durumla da ilgili olmadığını vurgulamıştı (People’s Daily Online, 07.05.2015). Ancak anlaşılan artık Rusya ve Çin’in Akdeniz’deki askeri iş birliğinin meşru bir düşmanı var: IŞİD.
Öyle görünüyor ki IŞİD’le mücadele devletler arasındaki güç siyasetindeki hamleleri meşrulaştıran bir gerekçe haline gelmiş durumda. Bu IŞİD’in devletler ve uluslararası güvenlik için bir tehdit unsuru olmadığı anlamına gelmiyor. Elbette IŞİD bir bölgesel ve uluslararası güvenlik sorunu. Ancak bu “IŞİD’le mücadele” bölgeye yapılan askeri müdahalelerin içeriğini belirlemiyor. İçeriği belirleyen dünya güçleri ve bölgesel güçler arasındaki güç siyaseti. Dolayısıyla bütün devletler IŞİD’e karşı, ancak IŞİD’e karşı gerçekleştirdikleri askeri müdahalelerde kendi müttefiklerini güçlendirmek, kendi siyasi hedeflerine ulaşmak, dünya siyasetinde güç kazanmak amacını güdüyorlar. Hatırlanacağı üzere Suruç saldırısı sonrasında Türkiye’nin ilan ettiği IŞİD’le mücadele kampanyasına ilişkin Batı medyasında benzer eleştiriler dile getirilmişti. Çin Dış İlişkiler Üniversitesi Asya-Pasifik Araştırma Merkezi Müdürü Su Hao’nun Akdeniz tatbikatı değerlendirmesini bu açıdan tekrar okumak lazım: “Çin ve Rusya’nın Akdeniz’de kendi stratejik çıkarları var. Rusya’nın niyetlendiği Avrupa’daki askeri varlığı NATO tarafından kısıtlanmış durumda. [Rusya’nın] Akdeniz’e doğru uzanması ABD ve NATO üzerinde baskı yaratır ve Rusya’nın Kırım’ı elinde tutmasını sağlar” (People’s Daily Online, 07.05.2015).
The New York Times Moskova Bürosu Şefi Neil MacFarquhar da değerlendirmesinde Rusya’nın amacının Kırım’ın ilhakı sonrasında maruz kaldığı yalnızlaştırmayı aşmak olduğunu vurguluyor (The New York Times, 27.04.2015). İran Viyana Anlaşması’yla ABD’nin uyguladığı yalnızlaştırma siyasetini yumuşatmayı başardı. Obama’nın Küba açılımı da benzer bir şekilde ABD’nin yalnızlaştırma yerine diyaloğu tercih edebileceğini gösterdi. Putin kozlarını arttırarak yeni bir diyalog kanalı açmayı becermiş durumda. Bu yazı yazılırken Putin’in Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bir konuşma yapması ve Obama’yla buluşması bekleniyor. Putin’in IŞİD’le mücadele başlığında Obama’dan çok daha hızlı ve seri hamleler yapması inisiyatifi ele alabilmesini mümkün kıldı. Obama’nın benzer bir hamle kabiliyetine sahip olması ve inisiyatifi ele geçirebilmesi öncelikle müttefiklerini (başta İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye) kendisiyle beraber hareket ettirme kabiliyetine bağlı.
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22