02 Ekim 2015 01:00

HDP üzerine

HDP üzerine

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1 Kasım seçimleri yaklaşırken “sol” cenahta HDP üzerine tartışmaların, yapılan tespitlerin çoğaldığını görüyoruz. Hararetle kendilerinden başka sosyalizmi savunanın kalmadığını ileri süren bu çevrelerden “Sosyalizm düşmanı cephe: AKP-CHP-MHP-HDP” -Osman Çutsay 28/09/2015 Sol Portal- türü yazılar da çıkıyor. Aynı yerde KP adına yazan A. Güler, Kemal Okuyan gibi yönetici ve yazarlardan da, benzer yönde makaleler yazılıyor ve bunlar sıklaşmış durumda.

Bu tür yazarların ileri sürdükleri anlayış ve çizginin, neredeyse cumhuriyet tarihinden bu yana Kürt hareketine sosyal şovenizmin mevzisinden saldıran  “sosyalizm cephesinin” önceki saldırılarından özünde bir farkı bulunmuyor. Şefik Hüsnü, cumhuriyetin ve laikliğin kazanımlarını korumak adına Kürtlere “Kara gericiliğin aleti olan dincilikle ve emperyalizmin oyuncağı” oldukları suçlamaları ile saldırıyordu. Şimdiki KP ve benzer çizgidekiler de sosyalizme, sosyalistlere düşman olmakla, Aydınlık türü hareketler de “emperyalizmin kara gücü” olmak suçlamasıyla saldırıyorlar.

Burada kısaca HDP’nin sosyalizm düşmanı olduğu, sosyalistleri etkileyerek onları sadece parlamento ve oy meselelerine yönelttiği gibi anlayışları ele alalım. HDP Kürt ulusal hareketini legal düzeyde politika alanında temsil eden bir parti. Kürtlerin bugün sadece parlamenter düzeyde değil, yerleşim alanlarında, sokaklarda, dağlarda mücadele ettiklerini, gelişmeleri soğukkanlılıkla değerlendirebilen hemen herkes açıkça görebiliyor. HDP içerisinde kendisine sosyalist diyen akım, çevre ve kişiler de bulunuyor. Keza Emek Partisi gibi demokrasi, sosyalizm ve insanlığın sömürü ve baskıdan nihai kurtuluşunu savunan bir anlayışa programa sahip bir parti de HDK içerisinde yer alıyor, HDP ile seçim ittifakları yapıyor.

Peki HDP’nin sosyalizm karşıtı, hatta düşmanı olduğunu iddia edebilmek için hangi argümanlara sahip olmak gerekiyor? Herhalde öncelikle HDP’nin ittifak yaptığı ya da içerisinde yer alan sosyalist güçlere sosyalizm propagandası yapmayı yasaklaması ve bunu engellemeye çalışması ilk kıstas olarak kabul edilebilir. HDP’nin bu yönde bir çabası ve engellemesi var mı? Hayır yok! HDP’nin sosyalistler doğru görmeseler de kendi ideolojik bir çizgisi var ve bunu hayata geçirmeye çalışıyor. Üstelik HDP birleşik bir ulusu temsil ediyor ve kendi içerisindeki sınıf faklılıkları şimdilik öne çıkmış değil.

Ulusal bir hareket söz konusu ise onun ideolojik çizgisinin şu veya bu nitelikte olması ne onunla ittifak yapmanın önünde engeldir, ne de bu durum bir ulusal hareketin bir ulusun en doğal haklarını ileri süren taleplerinin desteklenmesine engeldir. Hele hele bir ulusal hareket, varsayalım ki gerici olsun, sosyalistler onun üzerinde mevcut devletin, egemen ulusun şiddet uygulamasını hiçbir biçimde destekleyemezler, bunu mazur gösterecek gerekçeler ileri süremezler. Tabii sosyalizm mevzisinden sosyal şovenizm mevzisine savrulmamışlarsa!

Bugün ülkede genel olarak bir demokrasi sorunu vardır ve bu sorunun çözülmesinin en temel koşullarından birisi de Kürt sorununun demokrasi, eşitlik temelinde çözülmesidir. Türk olsun, Kürt olsun bu ülkenin işçi ve emekçileri bu sorunun çözümü için mücadele etmeden, “demokrasi okulundan geçmeden” sosyalizm mücadelesi vermeyi ne başarabilir, ne de bu olanaklıdır. Bu mücadelenin önüne güya “sosyalizm, işçi sınıfının hakları vb.” engeller çıkarmak, gerekçeler göstermek yanlıştır ve eğer bu yapılıyorsa bu tür “sosyalistler sosyal şovenizmi açık ve örtülü savunuyorlardır. Çünkü ezilen ulus ve halkların haklarını savunmayan bir sosyalizm olmadığı gibi, ezilen ulusun kendi kaderini tayin hakkını savunmayan bir işçi hareketi de parçalanmaktan, etkisiz kalmaktan, giderek gerici güçlerin etkisi altına girmekten kaçınamaz.

Özgünlük şuradadır ki, işçi sınıfının politik öncüleri ve sınıf, demokrasi mücadelesine işçi ve emekçi halkın kendi kaderini bütünüyle kendi eline alması, bu mücadelenin bir halk devrimine doğru genişlemesi perspektifi ile katılır. Bu mücadelenin parlamenter, parlamento dışı, fabrika ve işyerlerinde sokaklarda süren bir mücadele olarak geliştiği, gelişeceği açıktır. Sosyalizm armut piş, ağzıma düş taktikleri ile kazanılamaz, güncel politik mücadelelere doğru perspektiflerle katılmadan ve onu pratik olarak yönetme çabası ortaya konulmadan sosyalizm güzellemeleri yapmak sadece gevezeliktir ve sosyalizmi doktrin düzeyine indirgemektir.

KP gibilerine bir tavsiyemiz olacak. Yunanistan’a bakın. Orada bir kardeş KP’niz var. Üstelik orada Kürt sorunu gibi bir ulusal sorun da yok. Ülke bunalımdan bunalıma sürükleniyor, aşağılanıyor, yıkılıp, soyuluyor ama kardeş partiniz bir milim bile güçlenemiyor! Sosyal reformistler onca şeye karşın halkı kandırmayı başarabiliyorlar. Neden acaba? Bunun yanıtını hiç düşündünüz mü? Ama o KP sosyalizmi pek güzel savunuyor! Üstelik Yunanistan’da eski komünistlerin halkın geniş kesimleri arasında etkili bir prestijleri de var. Şimdikilere ise pek iyi gözle bakılmıyor. Bütün bunlar üzerine biraz tartışsanız ve bizim ülkemizdeki mücadele açısından doğru sonuçlar çıkarmaya çalışsanız daha iyi bir iş yapmış olmaz mısınız? Hayata bakmak, olup bitenlerin ideoloji ile bağlarını doğru kurmaya çalışmak için düşünmek, kafayı çalıştırmak yoksa sağlığa zararlı mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa