Barış ve özgürlük için bildirge!
Fotoğraf: Envato
1 Ekim’de Meclis açıldı ve kapandı!
Bu, Meclisin 95 yıllık tarihindeki en kısa açılış kapanış toplantısıydı. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclisteki “açılış konuşması”yla, bu kısa açılışı bile yeni bir gerilim dayanağına dönüştürmeyi başardı.
“Bekleme odasına” aldığını ilan ettiği parlamenter sistemin en görünür sembolü olan Meclisin açılış toplantısına, Saray’daki “muhtarlar toplantısı” muamelesi yapan Cumhurbaşkanı, artık bir saplantı haline getirdiği HDP’yi hedefe koymakla da yetinmeyip tüm muhalefeti ve milletvekillerini de “tekçi” zihniyete destek vermezlerse “milli ve yerli olmayacakları” ile tehdit etti; bu kısa toplantıyı bile bir AKP seçimi toplantısına dönüştürdü.
Cumhurbaşkanı konuşmasında tam da bu konuşmanın yapıldığı gün dört kişinin saldırısına uğrayan(*) Ahmet Hakan’a “geçmiş olsun” demeyi akıl etmeyen (Yoksa kasten mi söylemedi) Cumhurbaşkanı, basın özgürlüğü konusundaki içeriden ve dışarıdan yapılan eleştirileri umursamadığını göstermeyi ihmal etmedi.
Cumhurbaşkanın illa da barajın altında kalsın diye her gün ve her vesileyle yinelediği, yetinmeyip “mili ve yerli oymayan parti” olarak ilan ettiği HDP ise dün 1 Kasım seçimine ilişkin Seçim Bildirgesi’ni açıkladı.
1 Kasım seçiminde, 7 Haziran seçiminde öne çıkardığı “Büyük İnsanlık” temasını “Büyük İnsanlık Büyük Barış” olarak yenileyen HDP, daha çok açık alan toplantılarında bir slogan olarak belirlendiği anlaşılan en “İnadına HDP İnadına Özgürlük” sloganını da Karadeniz ezgileriyle süsleyerek seçim şarkısı yapmış.
Eş Başkanlar Demirtaş ve Yüksekdağ, konuşmalarında Erdoğan’ın HDP’ye yönelik barajın altında bırakılmasını da isteyen suçlamalarına, bazen açıkça bazen üstü kaplı, mizahi yanıtlar verdiler. Öyle anlaşılıyor ki HDP, 7 Haziran’daki “Seni Başkan yaptırmayacağız” iddiasını “Seni diktatör yaptırmayacağız” biçimine dönüştürerek, boylu boyunca AKP’nin seçim kampanyasına katılan Cumhurbaşkanının “fiili Başkanlık” planlarını da bozacaklarını, bu seçim kampanyasının öne çıkan konularından birisi olarak değerlendirecek. Ve yine “Ülkeyi Böldürmeyeceğiz” vurgusunun HDP tarafından özel olarak yapılacağı da anlaşılıyor.
HDP’nin dün açıklanan Seçim Bildirgesi, 7 Haziran seçiminde de gördüğümüz gibi, seçime giren diğer partilerden pek çok bakımdan farklı.
Ancak öte yandan, HDP’nin Seçim Bildirgesi, halkçı taleplerden olmasına karşın, otaya koyduğu talepler için mücadeleyi belirsizleştirecek biçimde, “HDP iktidara geldiğinde yapacakları”nı sayarak, “vaatçilik” çizgisine düşme handikabını da taşıyor.
1 Kasım seçimi için hazırlanan Seçim Bildirgesi bu handikabına karşın diğer partilerden farklılığını 7 Haziran’a göre daha da ilerletilmiş olarak görüyoruz.
Nitekim bu farklılığı, en açık biçimde, AKP’nin “buzdolabına koyduğu”, “CHP’nin “Çözüm Meclistedir” diye sorunun sadece bir yanını sahiplendiği “çözüm süreci” ile ilgili paragrafta görüyoruz. Seçime gidilen sürecin koşullarına da özel vurgular yapan HDP Seçim Bildirgesi, “çözüm sürecini”, bir yandan silahların susması ve Türkiye’nin iç barışı öte yandan da Türkiye’nin demokratikleşmesiyle bağlantılı bir yaklaşımla ele alıyor.
Kadınların eşit hak mücadelesinden laisizme, gençlerin klik gelişiminin desteklenmesinden emek mücadelesine, Adil bir yargı sisteminden Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılmasına, “örtülü ödeneğin” kaldırılmasından “öz yönetimlerin” ne ve nasıl olacağına, çevre sorunundan barış sorununa,...başlıca hemen her konuda neler yapmayı amaçladığını ayrıntılı biçimde ortaya koyan HDP,
Türkiye’nin demokrasi güçlerinin 1 Kasım seçiminde de HDP’ye tam desteğini hak ediyor.
AKP ve Cumhurbaşkanına “Bir kez daha seçim yenilgisi tattırmak” için yeterince dayanak var HDP’nin Seçim Bildirgesi’nde.
(*) Ahmet Hakan’a saldıran dört kişinin kimliği belli oldu. Bu dört kişi hemşehri, birbirini uzun zamanda beri tanıyorlar. İkisi “özel güvenlikçi” eğitimi almış; Hepsi de AKP üyesi ve uyuşturucudan darba kadar çeşitli sabıkaları var. Saldırganların arkasında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılıp çıkarılmayacağını da her halde önümüzdeki günlerde göreceğiz.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00