Onur’u ve TEKEL işçilerini kutlayarak
Fotoğraf: Envato
Önce haberi gördüm, biraz işportacı ağzıydı: “Tekel Direnişinin Şiiri Bunlar”. Onur Caymaz’ın (1977) Pervane ile Yaren şiir kitabının yeni baskısının duyurusuydu. Onur Caymaz’ın 2011 yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu Şiir Ödülünü kazanan Pervaneyle Yaren adlı dosyası ve daha önce yayımlanan ama baskısı tükenen Behçet Aysan Şiir Ödülü kazanmış Bak Hâlâ Çok Güzelsin adlı şiir kitabı Kırmızı Kedi Yayınevince Pervane ile Yaren adıyla tek kitapta yayımlanmış!
Şiir kitabının yeniden baskı yapması ne güzel. Çok hoşuma gitti... Birden, Üsküdar, Tophane, Cibali kıyıları meşalelerle aydınlanmış gibi oldu. Tütün yüzünden. Ya da tütün emekçileri yüzünden...
İlk toplumsal Türk romanı da (Çulluk) tütün konusundadır. Savaş kadınlarımızı dayanaksız, yalnız bırakmış. Ama, teyzem, annem, anneannem gibi çocukken ana babasız kalmış insanlar, devlete sığınmışlar. Tütün onlara acı bir katık olmuş.
Tütün dikeni, işleyeni ile hep bir umut. Aklımda hep Talip Apaydın’ın Tütün Yorgunu romanı bir çığlık gibi...
Yöneticiler yaşamlarını emek harcayarak kazananları çok şımartmaz. Ama nicedir edebiyat, sanat da görmezden geliyor onları. Bizse emekçileri okşayan şiirleri özledik. Devlet de emekleri için baş kaldıranları öven söz, saz ustalarını da pek fazla sevmez, şair oldukları için biraz daha ezmekten yana gibidir. Onur’un “tütün; ellerinden Türkçenin” şiiri Tekel işçilerine adanmış, emekleri için. Turgut Uyar’a bir saygı selamıyla: “Bir kitap: Turgut Uyar - Tütünler Islak / ama olsun kuruyorlar güneşte, kuruyacak”.
Sonra yetiştiği topraklar unutulmuş (Bitlis, Adıyaman, Samsun, Taşova, Akhisar, Söke, Manisa, Denizli, Eşme, Bafra, Samsun, Trabzon, Keşan, Kırklareli, Balıkesir, Bursa, Bolu, İzmit ,Malatya, Diyarbakır, Muş, Hakkari) her bölgenin kokusu birinden farklı tütünleri tütecek:
dönüp geldim direnişin orta yerinden
ses buldum çiçeğime, el aldım pir’imden, dönüp geldi
şiirdi: kaldırmak yukarı tutup yere düşeni elinden
şiir: baştan sona asgari ücretle Anadolu, geçim derdi
şiir, en kuşbakışı kelimesi Türkçe’nin, karanfilli mendil
meydanlarda diziyorlardı yazgıyı, evet isyan esas şimdi!
şiir: tam da şimdi yazılıyor susmadan, yazılacak! (...)
bir tütün tarlasından çözülüp geliyor sözcükler, dizeleşerek:
bir bayrak: saçları dalgalanan nazlı kızlar
ince çatlak dudaklarına değiyor mavi nefesi
ey yaşlı yeryüzünün o kaypak sınır bilgisi
sarılıyor ince ak kâğıda, delikanlı, yele verilecek
zeybek kız saçı der adına, zulüm der mahkûm
mahpus mektup, sayılı gün der asker, günler sayılmaz
sürgün hasret der de çeker içine sılayı yakar yakmaz
dilekçe der köylü, devlet kapısı, arzuhalcinin kasketi
bir yüceden üzgün kararmış ayaklara eğilir dağlar
çok olur ki dinlenir toprak, gencelir uykusunda
kolay değil bin yıl kışladık göğsünde diklenir bahar
ey dünyanın bütün borsalarından arta kalan keder
bizim içindi barkodlarla belirlenen haritalar ve hayat
öte yanda çelebi harfleriyle ıslanırken bez pankart
kredi kartı taksitleri, alın teri ve akşam kursları
iç sızısı senetler, bonolar, bordrolar bizim içindi
ey soba borularının durmadan söndüğü şey kış günleri
söyle, söyle, söyle şimdi bize yanıp gitmiş trenleri
ey delice koşup terlediği şey özgür, ölümsüz atların
dokun ve karart şimdi geçici vergileri, yıllık izinleri
bırak kırmızıdan yağmura dönsün trafik lambaları
karart şimdi hüznü öylece ışısın, çek perdeleri
bu kez açlığa kaldırıp çileli ellerini
gökyüzünden geçmiş yüzlerce tanrıdan yanık izleri
bu kez Hamdullah Uysal; işçi, sabahın erinde
iki yetim, portakal kabukları, sıcak ekmekler
emekle yaşayan bir şey vardı yüzünde
can veriyor bir cipin altında bu kez sarı tütün
bu kez ince boyunlu likör şişelerinin namusu
kan karışıyor, kan vardı zaten her yerde
can veriyor kuytusunda, defterinizde çizgidir
bir rakam istatistiklerde, haber bültenlerinde
çalıntı gerilim müziği: Requiem For a Dream (düşler için bir ağıt S.S.)
ne diyelim, bistrolarda falan, fularımız filan işte
hiç anlamadığımız alıntılarla coşarız mirim!”
Bir şiirde işçilerin seslerinin kısılarak, renklerin soluşlarıyla yer alması, beni mutlandırdı.
(...)dönüp geldim direnişin orta yerinden
ses buldum çiçeğime, el aldım pir’imden, dönüp geldi
şiirdi: kaldırmak yukarı tutup yere düşeni elinden
şiir: baştan sona asgari ücretle Anadolu, geçim derdi
şiir, en kuşbakışı kelimesi Türkçe’nin, karanfilli mendil
meydanlarda diziyorlardı yazgıyı, evet isyan esas şimdi!
şiir: tam da şimdi yazılıyor susmadan, yazılacak!
Yeniden kutluyorum, edebiyat ve sanatın genç ustalarının hepsini kutluyorum . Şiirimizin, edebiyatımızın genç ustalarını, onlar odaklarına emeğin alanlarını aldıkça yaşamımızın değişeceğine inanarak alnından öpüyorum.
- Yasaklı kitapları okuma bayramı 27 Eylül 2015 00:55
- Ne uzun sessizlik 13 Eylül 2015 00:51
- Göçler ve Kemal Özer 06 Eylül 2015 01:00
- Bir yazarın çığlığı 30 Ağustos 2015 01:00
- Sosyal medya 23 Ağustos 2015 00:51
- Leblebici Horhor Ağa yeniden 16 Ağustos 2015 00:51
- 'Tabular, korkular ve kadınlar' 09 Ağustos 2015 01:00
- Cahillik başlıklı bir kitap 02 Ağustos 2015 01:00
- Güney sorunu ve yazı yazmak 26 Temmuz 2015 00:55
- Bayramda açık görüş 19 Temmuz 2015 00:13
- Çocuk işçiler ve iki ünlünün çağrısı 12 Temmuz 2015 00:53
- 'Ay ışığı' ve sansür 05 Temmuz 2015 01:00