Ekmek istiyoruz, gül de...
Ekmek ve Gül, Hayat Televizyonu’nun en eski programlarından biri. Hayat Televizyonu’yla özdeşleşip dahası kadınların ekmek ve gül mücadelesinde simgeleşip giderek bir televizyon programı olmaktan çıkan, kadınların sözlerini örgütledikleri bir mecraya dönüşen bir kadın kürsüsü... 2008’de önce bir televizyon programı olarak başlayan, sonra memleketin her köşesinde, mahallelerde, fabrika vardiyalarında, evlerde, kampüslerde muhabiri, editörü, yayın kurulu ve sunucusu olan kadınların yön verdiği; buralarda tartışılan ihtiyaçla da dergisi hayata geçen Ekmek ve Gül, gelişerek genişleyerek yaygın bir kadın örgütlenmesi oldu. İsminin hakkını verdi, en asgaride yaşam sürmek zorunda bırakılan kadınlar ekmek derdiyle, gül derdiyle uğraştı, bu derdi ortaklaştırdı.
Kadınların “ekmek ve gül”de simgeleşen daha iyi bir hayat mücadelesi önceki yüzyılın başlarına kadar uzanır. 1908’de 15 bin kadın işçi daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir, oy hakkı ve doğum izni için yürüyüşe geçtiğinde dillerinde “Ekmek ve Gül” sloganı vardı. Karnımızı doyurmak için ekmek, ruhumuzu doyurmak için gül istiyoruz dedi kadınlar hep bir ağızdan. Bu kadın hareketi şair James Oppenheimer’a ilham olmuş, Ekmek ve Güller adlı bir şiir ortaya çıkmıştı. Bundan bir yıl sonra 1912’de ABD’nin başka bir eyaleti Massahucettes’de büyük yün merkezi Lawrence’de, 20.000 işçi, ücretlerinin azalmasını protesto etti. Bunun üzerine büyük New England Tekstil Sanayi’ni sarsan iş bırakma olayı gerçekleştirildi.
Grevcilerin yaptığı pek çok yürüyüşten birinde, bir grup genç işçi kadın “Hem Ekmek Hem de Gül İstiyoruz” yazılı bir pankart taşıdı. Oppenheimer’in yazdığı şiirden bestelenen şarkı ve ekmek ve gül sloganı Lawrence grevine öylesine damgasını vurdu ki grev “Ekmek ve Güller” grevi olarak tarihte yerini aldı.
Hala ortak talebimiz ekmek ve gül...
Başıbüyük’te evleri başlarına yıkılmasın diye mücadele eden kadınların tarhana yapıp getirdiği bir programdır Ekmek ve Gül. Soğukta onlarla beklemiştir, kadınlar çocukları gibi korur kollar muhabirlerini, içini ısıtır...
Antep’te çoluk çocuk parmakları kırılasıya kadar fıstık kırarak eve ekmek getiren kadınların o ekmeği paylaştığı programdır. Yok da yokluk da ortaktır, yokun olmadığı dünya hayalini paylaşacağı mecra Ekmek ve Gül’dür; bunu bilir kadın, paylaşır...
Manisa’ya meyve toplamaya giden mevsimlik tarım işçisi kadının Urfa’dan yola çıkarken sarılıp öptüğü, Manisa’ya vardığında yeniden selam verdiği programdır. Her yerde o kadını karşılayan, zorluğunu anlayıp anlatmaya çalışan bir parçası vardır çünkü Ekmek ve Gül’ün, Urfa’dan yolcu eder, Manisa’da karşılar...
Adana’da kocasından şiddet gören kadının yardım avazına Bursa’dan yanıt verir kadınlar Ekmek ve Gül’de. Bir avazlar toplamıdır, tek tek “öf be” diyen kadınların birlikte ses verdiğinde neleri değiştirebileceğinin kanıtıdır.
Kayseri’de, Kocaeli’de Ekmek ve Gül grubu olarak biraraya gelmeye başlayan kadınlar kenti değiştirip dönüştüren kadın derneğini kurduklarında, Çorlu’dan, Pendik’ten selam verir kadınlar onlara. “Biz de niyetliyiz yaşamımızı değiştirmeye, siz neler yaptınız, bize de bir anlatın” sorusunu yüz yüze sorma olanağıdır Ekmek ve Gül, yüz yüze bakmanın samimiyetidir.
Nerede bir kadın direnişi varsa, oradadır Ekmek ve Gül. Memleketin kadın direnişini belleğinde barındırır, mücadeleci kadınların ortak hafızası haline getirmek için görüntüler çeker, yazar, konuşur, biriktirir.
İşi sorulduğunda çalışmıyorum diyen fakat mesaisi 7 gün 24 saat süren ev kadınları; evden işe koşuştururken çocuğunu nereye bırakacağını dert eden işçi kadınlar; gün ışığından gece hayat bitene kadar süren mesailerin ardından yorgun argın döndükleri evlerinde yemek, ütü, bulaşıkla çalışmaya devam etmek zorunda kalan emekçi kadınlar; bir yandan ocaktaki yemekle uğraşırken bir yandan büyük şirketlerin parça işlerini üreten ev işçisi kadınlar; toprağı elleriyle bereketlendiren aile işçisi köylü kadınlar; tecavüz, taciz tehdidiyle sokağa çıkmaktan alıkonulan, kahkahası, doğurması, oturması, kalkması, giyinmesi, sevmesi, bakması, konuşması tabulaştırılan kadınlar...
Kısacası sokakta, toplumda, hayatta sözleri dikkate alınmayan, yerleri önceden belirlenmiş, yaşam sınırları çizilmiş tüm kadınlar...
Böyle olmak zorunda olmadığını birbirinden öğreniyor, birlikte güçleniyorlar.
“Yaşamak için ekmek, ruhumuz için gül istiyoruz!” diyorlar.
Bugün Ekmek ve Gül’ün yeni sezonuyla yeniden “merhaba” diyecek kadınlar birbirlerine. 16.10’da buluşalım.
Evrensel'i Takip Et