Eğitimde ayrımcılık: Barış biraz daha uzakta!
Fotoğraf: Envato
Esas konuya geçmeden önce Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı ve Silvan’da DİHA emekçilerine yönelik silahla tehdit girişimini kınadığımı belirtmek istiyorum. Bu saldırı ve tehditler savaşın öncelikle gerçekleri öldürdüğünün kanıtlarıdır. Şırnak’ta 26’sı yakın mesafeden olmak üzere 28 kurşunla katledilip zırhlı aracın arkasına bağlanarak sürüklenen genç sanatçı Hacı Lokman Birlik, iktidarın insanlık ve barış konusunda nerede durduğunun yürek burkan görüntüsüdür. Bu ve benzeri insanlık dışı görüntüler barışın hâlâ uzakta olduğunu sergilemektedir.
Tarih Vakfı ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) ortaklığında Avrupa Birliğinin mali desteğiyle yürütülen “Türkiye’de Eğitim Sisteminde Eşitliğin İzlenmesi” adlı proje kapsamında hazırlanan, “Türkiye Eğitim Sisteminde Renk, Etnik Köken, Dil, Din ve İnanç Temelli Ayrımcılık” raporu kamuoyuyla paylaşıldı (30.09.2015, egitimajansi.com, bianet.org).
Raporun “Temel ilkeler ve tavsiyeler” kısmında şunların yer aldığı açıklandı: “-Eğitim sistemindeki merkeziyetçi ve tekçi yapıya son verilerek; eğitim politikalarını geliştirme ve hayata geçirme konusunda yetki merkezden yerele ve okullara kaydırılmalı ve buna bağlı olarak yerelde ve okullarda kapasite güçlendirilmeli. -Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi müfredattan kaldırılmalı. Kaldırılmaz ise de bu ders nesnel, çoğulcu ve eleştirel bir “dinler hakkında eğitim” dersi olarak düzenlenerek seçmeli ders statüsüne alınmalı ve yalnızca tercih eden öğrenciler bu dersi almalı. Bu dersi tercih etmeyen öğrencilere başka alternatif seçmeli dersleri tercih etme şansı tanınmalı. -Din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili soruların TEOG yerleştirme sınavlarında sorulmasına son verilmeli.-Ders kitaplarında yer alan, bazı gruplara karşı ön yargı ve kalıp yargı oluşturan ve/veya bazı grupları zararlı gösteren ifadeler çıkarılmalı. -Türkiye’de yaşayan bütün halkların ana dillerini öğrenme ve ana dillerinde öğrenim görme hakları anayasal güvenceye kavuşmalı.
* Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ‘Ayrımcılığı İzleme Kurulu’ oluşturulmalı. -Zorunlu verilmesi gereken ders dışındaki konularda; örneğin ders programları, eğitim dili gibi konularda farklı eğitim modellerinin uygulanmasına olanak tanınmalı. -Eğitim sistemine ilişkin politikaların geliştirilmesinde ve uygulanmasında merkezi ve yerel düzeyde katılımcılık ilkesine uyulmalı ve eğitim hakkının öznesi olan çocukları da süreçlere dahil eden demokratik karar verme mekanizmaları oluşturulmalı. Bu konuda faaliyet yürüten akademik birimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve farklı renge, etnik kökene, dile, dine ve inanca mensup toplulukların karar alma süreçlerine dahil edilmeleri sağlanmalı.
* Ayrımcılığa maruz kalan öğrencilerin başvurabilecekleri, kolay erişilebilir ve hızlı sonuç alınabilir idari ve yargısal koruma mekanizmalarının mevzuatta açıkça tanımlanması ve bu mekanizmalara başvuru yapma konusunda öğrencilerinin ve ailelerinin yardım alabilecekleri birimlerin oluşturulması sağlanmalı.-Ayrımcı bir muamelenin şikayet edilmesi veya duyulması halinde idari ve yargısal usulleri harekete geçirmeyen ve gerekli tedbirleri almayan öğretmenler ve okul idarecileri hakkında caydırıcı yaptırımlar öngören yasal işlemler yapılmalı. -Temel eğitimin parasız olması ilkesinden hareketle okullarda ‘bağış’ adı altında kayıt ücreti alınması yasaklanmalı. -Eğitim fakültelerindeki müfredatta ayrımcılık yasağı, çok kültürlülük gibi konulara yer verilmeli; görev yapan öğretmenlere bu konularda hizmet içi eğitim verilmeli. -Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerdeki azınlık hakları ve kültürel haklar ile ilgili maddelere koyduğu çekinceleri kaldırması; henüz taraf olmadığı Ulusal Azınlıklar için Çerçeve Sözleşme, UNESCO Eğitimde
Ayrımcılığa Karşı Sözleşme, Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı gibi sözleşmeleri onaylaması sağlanmalı.”
Eğitimde yaşanan sorunların ve artarak devam eden ayrımcılığın kısa vadede bitmesi çok zordur. Böyle bir eğitimin kendisi ve çevresiyle barışık bireyler yetiştirmesinin olanaksız olduğu ortadadır! Kendisi ve çevresiyle barışık olmayan bireylerden oluşan bu toplumun kalıcı bir barışı tesis etmesi giderek zorlaşmaktadır. Çözüm önerileri bir sonraki yazının konusu olacak...
- Nobel bilim ödülleri ışığında Türkiye'ye bakmak 20 Ekim 2016 00:29
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! (2) 06 Ekim 2016 00:07
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! 22 Eylül 2016 00:52
- Bu kaos ve kabus ortamında barış olası mı? 25 Ağustos 2016 00:32
- Kentlerimiz ve demokrasimiz 11 Ağustos 2016 01:00
- Darbe girişimi, normalleşme ve demokrasi 28 Temmuz 2016 00:51
- Su uyur, Milli Eğitim Bakanlığı uyumaz 14 Temmuz 2016 01:00
- Ne yazmalı ve ne yapmalı? 30 Haziran 2016 00:52
- Militarist ve gerici eğitimle nereye? 16 Haziran 2016 00:52
- Paranın padişahlığı ve güçlünün hukuku 02 Haziran 2016 01:00
- Bilim karşıtlığı, yozlaşma ve faşizm 19 Mayıs 2016 00:52
- Yüzleşemediğimiz için yozlaşıyoruz! 05 Mayıs 2016 01:00