08 Ekim 2015 00:57

Ayaklı kütüphane

Ayaklı kütüphane

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sennur Abla’yı dün yitirdik. İnanması zor. Sanki sonsuza kadar yaşayacak gibiydi. Ufak tefek rahatsızlıkları olurdu ama hep ayaktaydı, hep bir etkinlikteydi.

Sennur Abla’yı tanıyalı yirmi yılı geçti. Onu ilk kez;  İHD’de mi, Evrensel gazetesinde mi, Evrensel Kültür dergisinde mi tanıdım, hatırlamıyorum. O hatırlardı.

Daha önce, yazılarından ve şiirlerinden tanıdım. 12 Eylül’de, o zor koşullarda YAZKO Edebiyat Dergisi’nde yazan bir avuç şair, yazar içinde en beğendiklerimden biriydi. İHD’nin de kurucularından ve ilk üyelerinden. İHD toplantılarına ve etkinliklerine Adnan Abi ile birlikte gelirler ve gençlere moral verirlerdi.

Sennur Abla’nın ne zaman ve ne kadar uyuduğunu merak ederdim. Haftada birkaç gazete ve dergi yazısı, yeni kitap çalışmaları, TV programı, yeni kitap hazırlıkları ve etkinlikler. Paneller, söyleşiler, grev ve direniş ziyaretleri.  İstanbul ve çevre illerdeki hemen hemen bütün grev ve direnişlere giderdi Adnan Abi ile birlikte. İşçilere şiir okur, onlarla söyleşirdi. İşçilik günlerini hiç unutmazdı.

Bir sohbet sırasında Adnan Abi, arkadaşlarının Sennur Abla’ya “ayaklı kütüphane” dediklerini söylemişti. Ben de tanımayan birine anlatırken öyle tarif ederdim. Ayaklı Kütüphane, her şeyi biliyor derdim. Bu kadar şeyi nasıl biliyor, ne zaman okuyor diye düşünürdüm zaman zaman. Belki de eskiden çok okumuştu. Çünkü, tanıdıktan sonraki yaşantısını, koşuşturmasını gördükten  sonra, günde bir iki saat okumaya ancak zaman buluyordur ve bu kadar okumayla her şey bilinmez derdim.  Ama sonra fark ettim ki, müthiş bir hafızası vardı. Okuduğu ve gördüğü hiçbir şeyi unutmazdı.

Ve hep yüzü gülerdi.

Sennur Abla, seni hiç unutmayacağız.

Bizi çok erken sensiz bıraktın.

Direniş çadırları, işçiler, hepimiz seni çok arayacağız.
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa