09 Ekim 2015 00:51

Hatasız futbol olmaz...

Hatasız futbol olmaz...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Deniz Çoban’ın, Kasımpaşa ile Ç.Rizespor arasında oynanan karşılaşmada yaptığı hatalardan kaynaklanan vicdani rahatsızlığını gerekçe göstererek hakemlik kariyerine son vermesi futbol kamuoyunda farklı değerlendirmelere neden oldu. Kimileri Deniz Çoban’ın istifasını erdemli ve örnek alınası bir tavır olarak görürken, kimileri ise bunu aşırı duygusal ve gereksiz bir tepki şeklinde yorumladı.

Bir kişinin yaptığı hatalardan vicdanen rahatsızlık duyması ve bunun sonucunda kendisi için bir bedel belirleyip gereğini yerine getirmesi elbette övgüyü hak eden bir davranış. Geniş/vicdani açıdan baktığımızda Deniz Çoban’ın tavrı onaylanabilir hatta takdir bile edilebilir. Ne var ki bakış açımızı futbol penceresiyle sınırladığımızda yani gelişmelere teknik açıdan baktığımızda ise bu tavrı olumlamak mümkün görünmüyor. 

Futbol hatalar oyunu. Karşılaşma sırasında hakemler gibi, futbolcuların da, teknik direktörlerin de, taraftarların da sürekli olarak hata yaptığı ve genellikle daha az hata yapan tarafın sahadan istediğini alarak ayrıldığı bir oyun. Zaten futboldaki bütün planlar, taktikler, stratejiler de rakibi hata yapmaya zorlamak üzerine kurulu. Rakibine daha çok hata yaptırmayı başaran takım elbette galibiyete yakın olacaktır.

Hatalar futbolun doğal bir parçası. Buna hakem hataları da dahil kuşkusuz. Hakemlerin yaptıkları, -özellikle skora etki eden nitelikteki- bazı hataların ardından vicdani rahatsızlık duymaları da doğal. Ancak işi mesleği bırakma boyutuna taşımaları, hataların doğal karşılanmasına yönelik algıyı zedeleyebilir ki, işte bu tehlikeli. Oyunun parçası olan hataların teknik alanın dışına çıkıp bir vicdan ve erdem meselesi haline getirilmesi, daha sonra yapılacak hataların ardından da hakemlerin benzer davranış biçimi göstermeleri gerektiği yolunda bir beklenti yaratabilir. Hata yapan her hakem mesleğini bırakacak olursa kısa bir süre sonra maçları yönetecek hakem kalmaz... 

Ayrıca bunlar, Deniz Çoban’ın hakemlik hayatında yaptığı ilk hatalar değildi herhalde. Şimdiye kadar yapılan hataları sineye çekip bir gün, gözyaşlarına hakim olamayacak denli duygusal bir patlama yaşayarak mesleği terk etmek, kolay anlamlandırılabilecek bir durum değil.

Futbol hata oyunudur ve rakibi hata yapmaya zorlamak üzerine kuruludur dedik. Tabii bir de hakemleri hata yapmaya zorlayan alabildiğine sığ ve yozlaşmış unsurlar var ki, bu alanı terk etmek aslında en çok onlara uygun düşer!..

Hakemleri baskı altına almak için sürekli olarak kışkırtıcı konuşmalar yapmanın yanı sıra her başarısız sonucun ardından hakem hatalarını bahane etmeyi alışkanlık haline getirmiş yöneticiler mesela... 
Oyunu; teknik, taktik, fiziksel, psikolojik verilerden çok hakem hatalarıyla ilişkilendirerek açıklamaktan, yorumlamaktan, değerlendirmekten bir türlü kendisini kurtaramayan teknik direktörler mesela...

Hakemlerin her kararına itiraz ederek onları etkilemeye, tribünlerdeki azgın güruhun hedefi haline getirmeye ve baskı altında kalmalarını sağlamaya çalışan kişiliksiz futbolcular mesela...
Yine saha içinde türlü sahtekarlıklar sergileyerek hakemleri aldatmaya ve bu yolla avantaj elde etmeye çalışan onur ve vicdan yoksunu emek hırsızı futbolcular mesela...

Seviyesiz yorumlar ve cahilce, ukalaca eleştirilerle hakemlerin günah keçisi haline getirilmesine ciddi anlamda katkı sunan kibir budalası medya mensupları mesela...

Hakemleri futbolun merkezine koymak, bu alandaki geriliğimizin bir göstergesi...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa