Veyselleri yaşatamıyorsak niye futbol konuşalım?
Fotoğraf: Envato
Fransa 2016’ya doğrudan gitme hakkını kazanan milli takım bu başarısını sürdürebilecek mi?
Milli takımın yakaladığı yeni jenerasyon bundan sonra ne yapar?
3 Temmuz sürecinden büyük bir direnişle çıkan Fenerbahçe bundan sonra hangi hamleleri yapacak?
UEFA gruplarına kalan memleket takımları başarılı olacak mı?
Tamamen siyasal iktidarın denetimine girmiş “sözde özerk” Federasyon ve alt komitelerinin biçimlendirdiği futboldan ne beklenir?
Soruları istediğiniz gibi çoğaltabilirsiniz ama bugün bu soruların hiçbir anlamı yok…
Göz ucumda Cumartesi gününden beri eksik olmayan damla ile bir yandan Hürriyet gazetesi ve Ahmet Hakan’a yapılan saldırılar sonrasında artık iyice “hizaya” girmiş merkez medyadaki Ankara Katliamı sonrası “çakma” tartışmaları izlemeye çalışıyorum, bir yandan da Türkiye-İzlanda maçına bakıyorum.
Ne gördüğümü, ne dinlediğimi değerlendiremiyorum…
Gözlerimin önünden gitmeyen bir görüntü, kocaman yemyeşil gözleriyle, mahcup gülümsemesiyle bana bakıyor: Veysel Atılgan…
Ankara Katliamı’nın en küçük kurbanı, barış istedikleri için katledilen 97 güzel insanın simgesi.
11 saniyelik kısacık görüntüsünde, büyüyünce avukat olmak istiyorum, diyen, yemyeşil gözleriyle mahcup gülen, öğretmeninin, sınıf arkadaşlarının ve vicdansız olmayan tüm memleket insanlarının gönüllerini sızlatan Veysel...
Bütün sorular anlamsız, dedim ya…
Maç bitiyor, merkez medya zafer kutluyor, benim aklıma ise yaşı küçük, yüreği barış isteyecek kadar büyük Veysel’in okulun bahçesinde top peşinde koşma görüntüsü geliyor. Yaşasaydı belki bugün milli maçı seyredecekti. Belki sevdiği futbolcu ağabeyi için heyecanlanacaktı. Yarın okula gittiğinde maçı konuşacaktı belki…
Bugün sorulması gereken esas soru Veysel’in elinden bu hakkı kim aldı?
Bugün izninizle futbolu boş verelim…
Hayatımda ilk defa Fatih Terim’e sempati ile bakmamı sağlayan Türkiye-İzlanda maçı öncesindeki ve sonrasındaki açıklamalarına gidelim…
Maç öncesi futbol konuşamıyorum diyen Terim, “Veysel’in görüntülerini izliyorum sabahtan beri, herkesi 5-10 saniye empati yapmaya çağırıyorum” diyerek bitirdi.
İzlanda maçı sonrası ise “Keşke tek çocuğumuz ölmeseydi de biz hiçbir şampiyonaya gitmeseydik” demesi, içten miydi, değil miydi bilmem, ama gönülleri aldı.
Dedim ya, futbolu boş verin, bu ülkenin küçücük çocuklarını yaşatabiliyor muyuz?
İnadına barış diyebiliyor muyuz?
Bugün en önemli soru bu…
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00