Onlar, dünyayı gülüşleri gibi güzelleştirmeye kararlı aydınlık yürekli barış meşaleleriydiler...

Futbol sayesinde insan müsveddesi bile denemeyecek kadar aşağılık yaratıklarla aynı toplumda yaşadığımızı anladık bir kez daha...
Konya’da Türkiye ile İzlanda arasında oynanan maç öncesinde Ankara’daki katliamda hayatını kaybedenler için yapılan bir dakikalık saygı duruşuna bile tahammül edemeyen, saygı duruşunu ıslıklarla, yuhalamalarla, tekbirlerle sabote etmeye çalışan cani ruhlu kişilerle utandık insanlığımızdan... Kana tapan bu alçakların, katliamın planlayıcılarından ve uygulayıcılarından ne farkı var ki?.. Yaptıkları, katledilenlere saygısızlıktan ve vicdansızlıktan öte açıkça vahşete arka çıkmaktı ve en sert tepkiyi hak ediyordu...

Faşizm, ırkçılık, militarizm ve cinsiyetçilik gibi insanlığın irini sayılabilecek düşüncelerin en rahat ve pervasızca boy gösterdiği hatta zaman zaman gövde gösterisi yaptığı yerlerin başında geliyor stadyumlar. Türkiye-İzlanda maçında da insanlık ve hayat düşmanı bu olguların ne kadar büyük bir şevk ve coşkuyla benimsenip sahiplenildiğini gördük.

Stadyumda; maç boyunca “Ne mutlu Türküm diyene”, “Vatan sana canım feda”,  “Şehitler ölmez vatan bölünmez” gibi ırkçı, faşist, militarist sloganlar atıldı. Ayrıca sık sık tekbir de getirildi. Bunları duydukça maçı anlatan spikerin dediği gibi bizim de “tüylerimiz diken diken oldu”. Bizimkisi elbette dehşet ve tiksinti kaynaklıydı...

Karşılaşmanın zaferle(!) sonuçlanmasının ardından stat hoparlörlerinden çalınan mehter marşıyla da kan ve ölüm sevici nefret tablosu tamamlanmış oldu...

Katliamın gerçekleştiği günün (10 Ekim) akşamında Türkiye deplasmanda Çek Cumhuriyeti’nin karşısına çıkmıştı. O maçta da Türkiyeli taraftarlar “Vur kır parçala bu maçı kazan” tezahüratıyla alışıldık bir barbarlık örneği sergilemişlerdi. Mustafa Denizli dışında hiç kimsenin bunu eleştirdiğini duymadık.

Türkiye’nin 2-0’lık galibiyetiyle sonuçlanan maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Fatih Terim Ankara katliamını hatırlatarak onlarca kişinin ölümünün yarattığı büyük acı nedeniyle içinden hiç konuşmak gelmediğini söylemiş ve teknik konularla ilgili konuşmamıştı.

Türkiye’nin İzlanda’yı yenerek Avrupa Şampiyonası’na doğrudan katılma hakkını elde ettiği Konya’daki son maçın ardından ise Terim uzun uzun konuştu. Konuşmasında yine katliama değindi ve “Keşke Avrupa Şampiyonası’na gidemeseydik de tek bir kişi bile ölmeseydi” diyerek duyarlılığını gösterdi. Ama saygı duruşunda sergilenen rezillik hakkında hiçbir şey söylemedi ki, duyarlı olmak bununla ilgili olarak mutlaka konuşmayı gerektirirdi. 

En azından, “Ayıp ettiler”, “Saygısızlık yaptılar”, “Bu vicdansızlıktır” gibi iki kelimelik bir tepki verebilirdi Terim ama vermedi. 
Böylesine görkemli(!) ve mutluluk verici bir zaferin ardından taraftarlar hakkında kötü konuşmak olmazdı tabii. Ne de olsa onlar futbolun, milli takımın en önemli destekçisiydiler/müşterisiydiler ve ne derlerse, ne yaparlarsa (katliama alkış tutsalar dahi) haklıydılar!..

Yine Mustafa Denizli dışında hiç kimse saygı duruşundaki alçaklığa yeterli tepkiyi göster(e)medi...

Ülke tarihinin en dehşet verici barbarlığı karşısında üzgün görünmek ya da “birlik-beraberlik” temalı hamasi laflar etmek yetmiyor. Bu gibi zamanlarda yaratabileceği toplumsal etki açısından özellikle duyarlılık sahibi popüler figürlerin kararlı ve net açıklamalarına, keskin tavırlarına ihtiyaç var. Göstermelik olmanın ötesine geçemeyen hamasi söylemler hiçbir fayda sağlamıyor ne yazık ki...
Ama sadece Fatih Terim değil, spor kamuoyundaki hiç kimse gerek katliam, gerekse de saygı duruşundaki çirkinliklerle ilgili olarak hamaset duvarlarının ötesinde ses veremedi...

Oysa ki gösterdiğin tepki kadar barbarlığın uzağındasındır...

Konya’da insanlıktan zerrece nasiplenmemiş mahlukatların yarattığı rezilliğe gösteril(mey)en tepkilerden anladık ki futbol dünyası ile barbarlık arasındaki mesafe çok da fazla değil...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et