16 Ekim 2015 00:51

Sansür mü, ‘soruşturmanın selameti’ mi?

Sansür mü, ‘soruşturmanın selameti’ mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, soruşturmayı yürüten Ankara Başsavcılığının talebi üzerine, Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı hakkında “yayın yasağı” koydu. 
Toplumun büyük kesimlerinin ilgisini çeken gelişmeler etrafında olup bitenlere bakınca; polisin gücü hak ve özgürlük talep edenlere, savcıların ve yargıçların gücü de basına, medyaya yetiyor!
Memlekette vatandaşın can ve mal güvenliğini koruyamayan, trafik sorununa bile çözüm getirmekten aciz olan polis; hakları için işyerinin önüne ya da alanlara çıkarak, özgürlük talep eden, barış isteyen halka, gençlere, aydınlara saldırmakta, gaz, cop, su, panzer, her şiddet aracını kullanarak bastırmakta izan, ölçü tanımıyor. Polis, vatandaşa karşı böyle şiddetle saldırmasının kendisine hiçbir maliyetinin olmadığını, hatta böyle yaptığında yukarıdakilerinin gözüne daha çok gireceğini ve terfi zamanı bunun kendisine yardımcı olacağını düşünüyor. 
Savcı ve yargıçlar da ellerindeki dosyalarla (soruşturmalarla) başa çıkamadıklarında, siyasiler ya da başka güçlerce baskılandığında, dönüp avukatlara, medyaya yasak getirerek, sorunları çözüyorlar! Çünkü böyle bir yasaklamanın da savcılara ve yargıçlara bir maliyeti yok! Tıpkı poliste olduğu gibi, artık iyice siyasileşen yargıda da savcıların, yargıçların “taraf” olmaları, onlara bir avantaj sağlıyor. Hele de “yargı bağımsızlığı”nın “y”sinden bile söz etmenin zorlaştığı koşullarda sulh ceza hakimliklerine biçilen “özel misyon”la, kaldırılan özel yetkili mahkemelerin tutuklama, serbest bırakma, soruşturmaya yayın yasağı, avukatlara kısıtlama,… gibi ilk aşama görevleri bu yargıçlara verildi. Bu yüzden de “Bu yargıçlar, siyasetle içli dışlı görev yapıyorlar” dersek bir abartı yapmış olmayız.
Yukarıda sözünü ettiğimiz Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliğinin kararına göre; Ankara’daki vahşi katliamla ilgili, “Soruşturma tamamlanıncaya kadar, soruşturma kapsamı hakkında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında her türlü haber, röportaj, eleştiri vb. yayınların yapılması yasaklandı!”
Yani bu yasaklamaya göre; resmi makamların açıklamaları ve siyasilerin demeçleri dışında katliam soruşturması ile ilgili “Hiçbir haber, yorum, röportaj, eleştiri yapılamayacak”tır!
Getirilen yasağın ne kadar kapsamlı olduğunu anlamak için, dün çıkan bir gazeteyi önünüze koyun, ondan yasak getirilen haber, röportaj, eleştiri ve yorumları çıkarın, geriye ne kalırsa bugün yasaklara uyan gazetelerdeki haberler ve içerikleri o kadar olacaktır!
Elbette bu yasağa uymayan gazeteler, yine eski içeriklerinde çıkmaya devam edecekler. Ki Evrensel, “yasağa uymayacağını” açıklayan birkaç gazeteden birisidir.
İki gün önce de avukatların soruşturma ile ilgili bilgiye ulaşması sadece kendi müvekkilleriyle ilgili bilgilerle“kısıtlanmış”tı.
Gerek “yayın yasağı”, gerekse avukatlara getirilen “kısıtlamada” amacı “soruşturmanın selameti”ne bağlanıyor. 6. Sulh Ceza Hakimliğinin kararında yasak; “Medyadaki yayınlarda, olaya iştirak etme şüphesi bulunan kişilerin, bulundukları şehirlerin ve kullandıkları araçların bilgilerinin yayınlanmasıyla olayın aydınlatılmasının, şüphelilerin yakalanmasının ve irtibatlarının deşifre edilmesinin engellenmesi ve kamu düzeninin bozulması riskinin meydana geldiği”  gerekçesine bağlanmış! Ama Türkiye’de siyasetle bağlantılı soruşturmaların ve davaların ancak kamuoyu baskısı; basının, avukatların, hukuk çevrelerinin gayretleriyle az çok ilerlediği tartışılmazdır. Aksi halde bu tür soruşturmaların ülkeyi yöneten güçler, emniyet ve adliye bürokrasisi üçgeninde bir arpa boyu yol almadan kadük olduğu herkesin gözleri önündeki gerçektir. Bu yüzden özellikle de siyasi karakterli davalarda şeffaflık, davanın gidişatından kanıtların gerçekliğine,… her konunun kamuoyu ve basında tartışılması, kamuoyunun dikkatinin davanın üstünde olması belirleyici önemdedir.
Bu yüzden Ankara Savcılığının talebiyle 6. Sulh Ceza Hakimliğinin kararı, şeklen “yasal” olsa bile, özü itibarıyla bir sansür, basın ve halkın haber alma özgürlüğünü açıkça ihlalidir. Ki, yukarıda sözünü ettiğimiz nedenlerden dolayı da aynı zamanda bu karar, “soruşturmanın selameti” bakımından son derece sakıncalı bir karardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa