Katili tanıyoruz; katil yerli ve millidir!

Ankara katliamının üzerinden on gün geçti. Katliamın hangi örgüt tarafından yapıldığı da katliamda kullanılan canlı bombalar da belli. Hatta Kilis’te toplantı yapıp Ankara’ya nasıl ve ne zaman geldikleri de. Ama Erdoğan da, Davutoğlu da “katil kim?” sorusu sorulduğunda “PKK-PYD, DHKP-C, DEAŞ, FETÖ bizim için bütün terör örgütleri birdir”, “terör örgütleri bize karşı birleşmiştir”  gibi laflar geveliyorlar ve ısrarla katili söylemiyorlar. 
Neden acaba?

Saraydakine sorarsanız, “Olaylardan devleti ve şahsımı sorumlu tutanlar, bu örgütlerle aynı safta” diyor.
Ee başbakan da canlı bombalar kendini patlatmadan adalete teslim edemiyormuş!
Öyleyse sorumlu kim?

Sorumluların IŞİD’i Rojava’yla Suriye rejimine karşı neden ve nasıl desteklediğini defalarca yazdık. Zaten bütün dünya biliyor. Suriye müdahalesinin ilk dönemlerinde Türkiye’nin en büyük destekçisi ABD’nin Başkanı Obama bile, Mayıs 2013’te yaptıkları görüşmede Erdoğan ve MİT Müsteşarı Fidan’a “Sizin Suriye’deki radikallerle neler yaptığınızı biliyoruz” demişti. Bu görüşmeden bir yıl sonra dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, IŞİD Musul’da 49 konsolosluk görevlisini rehin almışken söylediklerini hatırlıyor musunuz?

“IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu.” 
Terörize gibi ama…

Zaten militanlar da öfkeli çocuklar!

Siz bunların PKK, DHKP-C için “terörize gibi ama” dediğini hiç duydunuz mu?

Ankara katliamından sonra bile IŞİD’e karşı kıllarını kıpırdatmayanlar, ‘eylemsizlik’ ilan eden PKK’ye karşı Dersim’den Yüksekova’ya kadar on binlerce askerin katıldığı operasyonlar yapıyorlar.

Bir de IŞİD destekçiliğinin sınırın bu tarafında, yani ülke içinde yol açtığı sonuçlar var-ki Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları bu sonuçlar arasındadır.  Buna Türkiye’nin Pakistanlaşması da deniyor.
Yani Pakistan rejimi, Suriye’ye müdahale için IŞİD’in desteklenmesi gibi, Afganistan’a Taliban üzerinden müdahale ediyordu. Ama Afganistan’da desteklenen Taliban, özellikle rejimin dinci uygulamaları nedeniyle artık Pakistan’da örgütlenme tabanı/alanı buluyor. 

Geçtiğimiz günlerde Metropoll Araştırma “Kamuoyunda IŞİD Algısı”yla ilgili bir araştırma yapmış. Araştırmaya göre toplumun yüzde 1,6’sı IŞİD’e sempati duyuyor. Yüzde 3,1’lik bir kesim “IŞİD’e sempati duyuyor musunuz” sorusuna “fikrim yok” diyor ve yüzde 15,3’lük bir kesim IŞİD’i tehlikeli bulmuyor.
Konya’daki Türkiye-İzlanda maçında Ankara’da yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşunda “yuh’ çeken gerici güruh nereden çıktı dersiniz?

Tamam, seni suçlayanlar terör destekçisi de ülkeyi bu hale kim getirdi?

Bir de şu bakanların istifası meselesi var.

Ne diyor saraydaki?

“Bu tür olaylarda bakanların istifasını istemek ne demektir biliyor musunuz, bu ülkeyi yönetilemez hale getirmektir.”

Ankara’da katliam yapan canlı bombalardan Ömer Deniz Dündar’ın annesi ve ablası, çocuklarının IŞİD’e katıldığı konusunda emniyete başvuru yapıyorlar. Sonra şikâyetin gereği yapılmadığı için BİMER’e (Başbakanlık İletişim Merkezi) ve Cumhurbaşkanı’na mektup yazıyorlar. Çocuklarının kandırılıp IŞİD saflarına götürüldüğünü  ve Adıyaman’da birçok ailenin mağdur olduğunu söylüyorlar.

Cevap yok! 

Çünkü IŞİD terörize gibi ama içinde birçok Türk de var. Bunlar Esed rejimine ve Rojava Kürtlerine öfkeli Müslüman gençler. 

Gariplerim ne bilsinler kimi, kime şikâyet ettiklerini!

Hepsinden geçtik.

IŞİD, MİT’in, istihbaratçıların cirit attığı Kilis’te toplantı yapıp bombacıları Ankara’ya göndermeye karar veriyor. Davutoğlu tarafından “terör şüphesiyle arananlar” listesinde yer aldıkları belirtilen bombacılar Yunus Emre Alagöz ve Ömer Deniz Dündar ellerini kollarını sallayarak Ankara’ya kadar gelip mitingde bombaları patlatıyor. Ardından içişleri bakanı, dalga geçer gibi basının önüne geçip “olayla ilgili bir zafiyet yok, biz başka yerde önlem almıştık” açıklamasını yapıyor.

Sonra çıkacaksın, “bakanların istifasını istemek, ülkeyi yönetilemez hale getirmeye çalışmaktır”, diyeceksin.
Çünkü biliyorsun ki bakanların istifası demek, senin sorumlu olduğunun ilanı demek. Çünkü sistemden bu tuğlaların düşmesi, senin sarayının yıkılmasına giden bir çöküşün başlangıcı demekti.
Siz söylemesiniz de biz katili tanıyoruz. Katil, yerli ve millidir!

Ve şimdi ülkenin içine sürüklendiği karanlığa karşı emek, barış, demokrasi güçlerinin ortak mücadeleyi büyütmek; 1 Kasım’da katilden sandıkta hesap sorma günüdür!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et