Katliama rağmen gerilim politikasına devam!
Fotoğraf: Envato
Türkiye önceki gün, 10 Ekim’de Ankara’da, IŞİD’in yaptığı kanlı saldırının haftasında, hayatın kaybeden evlatlarını andı.
Tüm ülke sathında 10 Ekim’de acı düşen yüreklere taş basıldı; barış ve özgürlük mücadelesinde hayatını kaybeden her yaştan kardeşlerimizin, mücadele yoldaşlarımızın izinden kararlılıkla yürüneceğine anıları önünde yeniden söz verildi!
Aynı saatlerde Başbakan, saldırının sadece IŞİD değil başka örgütlerin; PKK, DHKP-C, ... gibi örgütlerin de karıştığı, “kokteyl terör örgütü” keşfettikleri saçmalığına “yeni bulgularını” da ekledi!
Davutoğlu’na göre artık emniyet; canlı bombaların Ankara‘ya hangi yollardan geldiğini, Ankara’da nerede oturup çay içip konuştuklarını, olay yerine nasıl, (hangi taksiye binerek) gittiklerine,... kadar pek çok ayrıntıya ulaştıklarını müjdeler gibi anlatıyordu. Evet, eğer daha saldırı olmadan önce saldırganların bu türden hareketleri izlense ve saldırı önlenseydi, bu bulgular elbette önemli olurdu. Ama, Başbakan Davutoğlu ve AKP sözcüleri; tam tersine bu bulgulara, katliamda 102 barış ve özgürlük mücadelecisinin hayatını kaybetme, yüzlercesinin yaralanmasından bir hafta sonra varıldığını unutmuçasına bunları sevinç çığlıkları atarak, seçim mitinglerinde anlatıyor. Ki, böylece onlar, “Bakın biz nasıl ciddi bir soruşturma yürütüyoruz” biçimindeki bir yanılgıyı gerçekmiş gibi yutturmak istiyor.
Laf kalabalığı arkasında AKP propagandası; katliamın gerçekleşmesinin başlıca unsurları olan, güvenlik güçlerinin “ihmali”, IŞİD’e toleranslı devlet ve Hükümet siyasetinin, istihbarat ve kontra güçlerin IŞİD’le içli dışlılığına dair iddia ve kanıtların üstünü örtmek, en azından gerçekleri karartmak istiyor.
Cumartesi tüm ülke sathında 10 Ekim katliamı bir kez daha lanetlenip hayatını kaybedenler anılırken, Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, seçim mitinglerini sürdürdü.
“Kıbrıs’a su taşıma” amaçlı DSİ (devlet) projesinin “açılış töreni” adı altında, Anamur’da yapılan AKP seçim mitinginde Başbakan ve Cumhurbaşkanı, “iki ağızdan” muhalefete ağır eleştiriler yöneltirken AKP’ye de oy istediler. “Açılış töreni sonrasında Kayseri’ye geçen Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’na, “Hodri meydan” diyerek, Cumhurbaşkanı da “Saray’a tıpış tıpış gelecekler” moduna dönerek “uzlaşma”, “yumuşama” çağrılarının tamamen yalan, takiye olduğunu göstermektedirler.
Dahası Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, bölgede sürdürülen askeri operasyonları devam ettirmedeki kararlılıklarını her gün ve her vesileyle yeniden yeniden ilan ederken KCK tarafından açıklanan “eylemsizlik kararını” yok saymaya devam edeceklerini, “terörle mücadele” derken Kürt güçlerine karşı mücadeleyi kastetmede ısrarlı olduklarını göstermektedirler. Ankara katliamından sonra bile IŞİD’in aslında “terörle mücadele kapsamında hedefte olmadığı” mitinglerdeki konuşmaların içeriğine bakıldığında bir kez daha görülmektedir. “Kokteyl terör örgütü” saçmalığı ve “faillerin bağlantıları”na dair kafa karıştırıcı açıklamalar da bunu açıkça göstermektedir.
Böylece bir kez daha görüldü ki;
1-) Cumhurbaşkanı 7 Haziran’da olduğu gibi AKP’ye çalışan bir seçim kampanyası yürütmekten geri durmayacak!
2-) Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, mümkün olduğu kadar gerilimli bir ortamda seçime gitmek amacıyla bölgedeki askeri operasyonlara hız verirken batı illerinde de polis baskısını artırmada, yanı sıra muhalefetle polemikleri keskinleştirmede ısrar edeceklerdir.
3-) Davutoğlu ve AKP propagandası, Ankara katliamının faillerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili kafa karıştırma amaçlı bir propagandayla, gerçekleri karartmak için seçimin sağladığı imkanları da kullanacaklardır.
Elbette yalana dayalı her propaganda gibi AKP propagandasının inandırıcı olması kolay olmayacaktır. Ama AKP’nin propaganda imkanları dikkate alındığında, Türkiye’nin demokrasi güçleri, bu gelişmeleri dikkate alan bir gerçekleri açıklama faaliyeti sürdürdükleri ölçüde etkili bir seçim çalışması yapmış olacaklardır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00