22 Ekim 2015 00:14

Hangi devlet?

Hangi devlet?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Devlet ansiklopedilerde “Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık” olarak tanımlanıyor. Yani bir toprak parçasını ele geçirmiş ya da ilk canlının ortaya çıkmasından beri orada bulunan(?) insanlar, aralarındaki düzeni sağlamak için bir sistem oluşturuyorlar. Aralarından seçtikleri insanlara değişik görev ve yetkiler veriyorlar ve bu görevleri nasıl yapmaları gerektiği ile ilgili ortak bir karara varıp kurallar geliştiriyorlar. Devlet cansız bir varlık olduğu için onu harekete geçiren ve kontrol eden seçilmiş ya da atanmış, veya tepeden inmiş insanlar grubuna da hükümet adı verilerek sistemin işlemesi sağlanıyor. İşin teorik özü bu.  
Tarihte ilk devlet Akadlar. Sümerleri yenerek Mezopotamya’da büyük bir devlet kuruyorlar. Devletin başı Kral Sargon. Kral Sargon diğer tüm krallar, imparatorlar, padişahlar gibi nihayetinde tuvalete bizim gibi çömelen sıradan bir insan. Ama yanındaki silahlı koruma gücünün desteği ile karşısındakilere örgütlenme ve birlikte olma şansı vermeden en tepedeki yerini korumayı beceriyor. Savaş ganimetlerini paylaştırırken aslan payını verdikleri insanların çıkar desteği ile kral olarak görevlendirilmiş aslında. Bu göreve göz dikenleri de daha büyümeden bastırıyor. Yunanlılar ile birlikte soylular demokrasisi başlıyor ve günümüze kadar gelişiyor.
Tek devlet yok. Kimi devlet sosyal refah, halk sağlığı için uğraşır, bundan meşruiyet kazanır. Thomas Hobbes, devleti Leviathan canavarına benzetiyor. Hobbes’e göre, önceleri insanların hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturulan devlet, zamanla büyüyor. Bireyi korumak için oluşturulmuş olan devlet, birey üzerinde tiranlık kurmaya başlıyor. Güya “iyiliksever devleti” temsil eden krallar, imparatorlar, sultanların baskı ve zulmü altında insanları eziyor. Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, kişisel özgürlükler hiçe sayılıyor.  Ekonominin gelişmesine paralel olarak devlet faaliyetleri de genişliyor. Faaliyetleri genişledikçe harcamaları artıyor. Harcamaları arttıkça daha fazla vergilemek zorunda kalıyor. İsraf ve savurganlıklar çoğalıyor. Devlet, asıl varlık nedenini unutuyor ve sosyal faydasından çok sosyal maliyeti olan bir kurum olmaya başlıyor.
Tek devlet biçimi yoktur. Egemenliğin tek kişiye ait olduğu monarşik devlet, belli bir sınıf ve gruba ait olduğu oligarşik devlet, kaynağı dine dayanan teokratik devlet, egemenliğin halka ait olduğu demokratik devlet gibi devlet şekilleri orta okul kitaplarında yazar. Bir de tek adam tarafından yönetildiği, fetva kurumunun en saygın yeri aldığı, kaynakları belli kişi ve ailelerin cebe indirdiği ve 5 yılda bir halkın yöneticilerini seçiyor zannettiği seçimlerin yapıldığı halde kendisini demokratik devlet olarak yutturan devlet.
Hükümet ise devletin işletilmesini sağlayan bir araçtır. Hükümet devletin beyni olma görevindedir. Beyin her yapılanın sorumlusu olduğundan devletin her faaliyetinin sorumlusu da monarşilerde kral, oligarşilerde oligarklar, demokrasilerde(?) hükümettir.
Max Weber’e göre devlet meşru şiddet kullanma aracıdır. Cinayette işler. Bir gecede kanun değiştirip, 17 yaşındaki çocuğu da idam eder, aynı gece çıkardığı kanunla 100 kişinin katilini serbest de bırakabilir.
Bizim devlet hangisidir. Hükümetin geçici Başbakanının bahsettiği beyaz Reno Toros’lar kime aittir. O Toroslarla götürülüp katledilen, yok edilen insanların katili Toros’u süren şoförler midir? Cezaevlerinde işkence yapan görevliler devletin ta kendisi değil midir?
Lafı gevelemeye gerek yoktur. Yoksula yardım eden, yaşamımızı düzenleyen de devlettir,  beyaz Toroslarla insanları kaybeden, katleden, siyah Mercedesle kamyona toslayan, 17 yaşında Erdal’ı öldüren,  3’e 3 diyerek cinayet işleyen, bildiklerini, duyduklarını gizleyip, umursamayıp, Ankara’da 102 kişinin katledilmesine neden olan, evleri basıp silahsız insanları evinde öldüren de devlettir. Ve tek suçlu ve sorumlu devletin beynidir.      

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa