22 Ekim 2015 00:20

Görünen köy

Görünen köy

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Neden yapıldığı herkesin malumu olan 1 Kasım seçimlerine 10 gün kaldı. 13 yıllık tek başına iktidarı boyunca en açık gerçekleri bile profesyonelce çarpıtarak yıllardır toplumun hafızası ile alay edenler, iktidar ve destekçilerinin yalan propagandasına karşı gerçekleri savunanlarla açık açık dalga geçenler, ilk büyük tokadı 7 Haziran’da yediler. 1 Kasım’da ikinci tokadı yemek için yanaklarını uzatıyorlar.
Yıllarca sandıktan istedikleri sonucu aldıklarında “milli irade” edebiyatı yapanlar, seçim sonuçları istedikleri gibi çıkmayınca dillerinden düşürmedikleri “milli irade”yi bir tarafa bırakıp, bugüne kadar işledikleri suçlar için hesap vermenin korkusuyla kendilerini kurtarmanın hesaplarını yapıyorlar.
AKP, bugüne kadar, geniş toplum kesimlerini ikna etmek ve onları kendi saflarına çekmek için gerçeklerin üzerini örtme ve halka yalan söylemeyi, en azından gerçekleri çarpıtarak hareket etmeyi etkili bir propaganda yöntemi olarak başarıyla kullandı. Ancak özellikle ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmeler, söz konusu yöntemin artık eskisi kadar başarılı olmadığını, hatta geri tepmeye başladığını gösteriyor.
7 Haziran seçimleri sonrasında yeniden başlayan çatışmalı süreç, peş peşe patlatılan bombalar ve yaşanan katliamlarla göz göre göre gelen ölümler günlük yaşamı altüst ederek büyük bir korku ve endişe yaratırken, AKP ve destekçileri iktidarı kaybetmenin endişesiyle büyük bir karamsarlık ve panik havasına girdiler. Varlığını AKP’ye borçlu olan herkes, özellikle Memur Sen gibi iktidarla ilişkisi yandaşlıktan bile öte olan bir konfederasyon bile, “kraldan çok kralcı” bir tutumla, tek başına iktidar çağrısı yapacak kadar ileri gidebildi. Bütün işaretler, 1 Kasım’da yapılacak seçimlerin AKP ve iktidardan beslenenler açısından tam anlamıyla bir “varlık-yokluk” meselesi haline geldiğini gösteriyor.
AKP, bugüne kadar çözmek iddiasıyla hareket ettiği bütün sorunlardan çark etti, başta Kürt sorunu olmak üzere, seçim beyannamesinde vadettiği sorunları çözmek bir yana daha da derinleştiren adımlar attı. Eğitim, sağlık, taşeron çalışma ve daha pek çok konuda tarihin en kapsamlı tasfiyesini gerçekleştirirken, kendilerine biat edenlerin dışında toplumun hiçbir kesiminin sesini duymadılar, taleplerini yok saydılar. 13 yıldır sanki kendileri iktidarda değilmiş gibi, belki de son kez “Yalandan kim ölmüş” havasında vaatlerle seçim propagandası yapıyorlar.
Hangi içerikte olursa olsun, egemen siyasi güçler tarafından yaratılan gündemlerin, toplumun geniş kesimleri üzerindeki etkisi ciddi bir kırılma yaşıyor ve bu durumu iktidar cephesinde bir süredir yaşanan iç tartışmalarda somut olarak gözlemek mümkün. Öyle ki Başbakanın, televizyonda ya da meydanlarda söylediklerine kendisinin bile inanmadığını rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Geçtiğimiz birkaç ay içinde 7 Haziran seçim sonuçları üzerinde belirleyici olan etkenlerden çok daha acı örnekler yaşandı. Uzun süredir iktidar cephesinde görmeye alışkın olduğumuz öz güven ve kibrin yerinde şimdi yeller esiyor. Son çare olarak gördükleri 1 Kasım seçimlerinde sonucun çok fazla değişmeyeceğine ilişkin işaretler, hepsine büyük bir korku ve panik yaratmış durumda.
Türkiye’nin en temel ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarını çözme olanaklarını yitiren AKP, halkın ekonomik, toplumsal ve demokratik taleplerinin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel haline gelmiş durumda. Sadece 7 Haziran’dan bugüne kadar herkesin gözü önünde yaşananlara baktığımızda görünen köy kılavuz istemiyor. 1 Kasım’da yapılacak seçimde 7 Haziran’a benzer bir sonuç çıkmasının kuvvetle muhtemel olduğunu anlamak için ayrıca araştırma yapmaya gerek yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa