1 Kasım 2015 tarihinde yapılacak 26. Dönem Milletvekilliği seçimlerine yönelik çalışmalarımız tüm olumsuzluklara ve tüm engellemelere rağmen sürüyor. Partimiz HDP’ye yönelik yapılan saldırılar ve Ankara Katliamı’ndan sonra yaşadığımız atmosferde kapalı salon toplantıları, dernek vakıf ve kahvehane ziyaretlerimizi sürdürerek halkla buluşmaya çalışıyoruz. Medyada tarafımıza uygulanan sansüre karşı çalışmalarımızı halkla doğrudan temas ederek, kimi sansür uygulamayan medya organları ve sosyal medya üzerinden yürütmeye çalışıyoruz.

Sahada gördüğümüz o ki tüm yalan, iftira, karalamalara ve manipülasyonlara rağmen halk kimin ne yaptığını biliyor. Bu çatışmaların kimin tarafından çıkartıldığını, neyin amaçlandığını, nasıl bir sonuca varılmak istendiğini biliyorlar. 

Kimse heveslenmesin bütün bu manipülasyonlara rağmen batı yakasında İstanbul’da HDP’ye gelen oyların geri gitmesi bir tarafa yeni oylar gelmekte ve HDP oylarını arttırmaktadır. İstanbul’un 3 bölgesinde de oylarımız artmaktadır. Bu artışın en az birer milletvekili artışını sağlayacağını hep birlikte göreceğiz. 
7 Haziran seçimlerinde HDP halka ne söz vermiş ve ne yapıp ne yapmayacağını söylemişse sözünde durmuştur. HDP 7 Haziran’da barajı geçip Mecliste yer almayı ve AKP’nin Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa ulaşıp başkanlık sistemini getirmesini engellemeyi hedeflemişti. HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı oylar başkanlık sistemini engellemeyi geçip AKP’nin tek başına iktidar olmasının da önünü kesecek düzeyde olmuştur. 

AKP’nin aslında Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi keyfine göre yönetmesini engellemenin yolu HDP’nin 1 Kasım seçimlerinde yüzde 13 ve üzerinde oy almasına bağlıdır. CHP ne kadar oyunu arttırırsa arttırsın alacağı oy oranıyla AKP’nin tek başına iktidar olmasını engelleyememektedir. AKP’nin tek başına iktidar olmasını engelleyecek olan çıkış HDP’nin alacağı oylara bağlıdır. 

Özellikle Ankara Katliamı’ndan sonra halka psikolojik bir çöküntü halinin olduğunu görebilmekteyiz. 7 Haziran seçimleri sonrasında elde edilen sonuçların ve milli iradenin yok sayılması ve devamında gelen çatışmalı süreç ve katliamlar bir çok insanımızı bıkkınlığa yılgınlığa sürüklemiş durumda. Oysa tam da bilenmesi gereken kesim mağdurlardır, oysa sandıklara sahip çıkması gereken, sandığa oy kullanmaya inatla gitmesi gerekenler bu yaşanan sürecin mağdurlarıdır.

Avrupa’dan gelen haberler sandığa katılımın çok düşük olduğu yönünde. Hangi parti seçmeninin gidip gitmediğine bakılmaksızın sonuçlar bu şekilde. Genel bir düşüş söz konusu. Avrupa’nın bir çok ülkesinde 25 Ekim’de oy kullanma işlemi sona eriyor. Avrupa’da yaşayan seçmenlerin sandığa gitmeleri ve çıkacak sonuçlar 7 Haziran seçimlerinde önemini göstermiştir. HDP bazı illeri Avrupa’dan gelen oylarla kaybederken Kocaeli’yi ise Avrupa’dan gelen oylarla kazanmıştır.

Bu nedenle Ankara Katliamı, Cizre vahşeti, Şırnak rezaleti, Varto dehşetinin hesabını sormak için elinizden gelen bir oyu esirgemeyeceksiniz. Sıcak evlerinizden çıkıp arabalarınıza binip oy vermeyi zahmet olarak görenler yarın bu günler anılırken vicdanlarıyla nasıl hesaplaşacaklardır?

Bu sadece Avrupa için değil 1 Kasım’da sandığa gitmesi hatta sandığa sahip çıkması geren Türkiye halkları içinde bir hatırlatmadır.

Önce oyumuzu vereceğiz, sonra verdiğimiz oya sahip çıkacağız ve zalimin zulmüne dur diyebilmenin tarihi fırsatını kaçırmayacağız. 

Aşk ile...

Evrensel'i Takip Et