Ebedi dostluk
Fotoğraf: Envato
Esasında bu hafta, yarın başlayacak olan NBA’e dair yazmak istiyordum ancak cumartesi günü ortaya çıkan kara bulutlar yazının konusunu değiştirdi.
Kara bulutlardan ilki Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın derbi öncesi yaptığı konuşmaydı. Yıldırım, ortamın fazlasıyla sakin olmasından rahatsız olacak ki gündeme operasyon çekerek “Galatasaray ebedi dostumuz değildir” deme ihtiyacı hissetti. Bu sözlerini “Kadıköy’de ayakları titriyor. Yine yeneceğiz. Ben başkan olduğum sürece yenilmeyeceğiz” şeklindeki ifadelerle sürdürdü.
Gönül ister ki Türkiye’deki futbol ortamı, futbol taraftarlığı bu tip açıklamalara gülüp geçecek kadar rahat olsun. Ancak maalesef böyle değil. Aziz Yıldırım’ın sözleri herhangi iki “fanatik” arkadaş arasında kavga çıkaracak cinsten tahrik unsurları içeriyor. Bu ifadelerin makro etkisini hayal etmek de zor değil.
Tabii ki amaç ortamı germek, mümkünse Galatasaraylı futbolcular üzerindeki baskıyı biraz daha artırmak, taraftarına güven vermek, rakiple dalga geçmek vs.
Bu yüzden “klişe maç öncesi taktikleri” denilip geçilebilir. Nihayetinde özellikle “büyük” kulüplerimizdeki yöneticilerin birçoğunun tek görev tanımı bu. Ancak “Galatasaray ebedi dostumuz değildir” ifadesi öyle kolay geçiştirilebilecek bir şey olamaz.
Her şeyden önce Aziz Yıldırım her ne kadar “Bu benim kişisel görüşüm” dese de Fenerbahçe kulübü başkanı olarak yaptığı açıklama kişisel beyanda bulunmanın çok ötesinde etkilere sahiptir. Fenerbahçe’nin en tepesindeki adam bunu derse milyonlarca Fenerbahçelinin “Ebedi dostluğun” tarihsel referanslarını göz ardı etmesini nasıl engelleyebilirsiniz?
“Zaten fiiliyatta dostluk falan yok” denilebilir -ki yanlıştır- ancak güncel durum her ne olursa olsun elimizde Metin Oktay’ların, Lefter Küçükandonyadis’lerin mirası vardır ve bunu yok saymak, bu mirası ezip geçmek Aziz Yıldırım’ın haddi değildir.
Kulüp başkanı olmasa güler geçersin ancak bu açıklamaların etkilediği milyonları ne yapacağız? Ya onlar da Aziz Yıldırım gibi Metin ve Lefterlerin dostluğunu yok saymaya kalkarsa...
***
Cumartesi gününün bir başka kara bulutu Turhan Özyazanlar’ın vefatıydı. Bir futbol emekçisini futbol sahasında kaybettik. Onun kardeşi bizim çok sevgili ağabeyimiz olan Mehmet Özyazanlar’dan da biliyoruz ki o, Metin Kurt’ların, Metin Oktay’ların, Lefter’lerin soyundan bir futbol adamıydı. Futbolun güzelliklerine, dostluğuna kasteden bu kadar çok şeyin olduğu bir ortamda Turhan Hoca’nın yokluğu çok daha derinden hissedilecektir. Futbolumuzun onun gibilere ihtiyacı var ancak ne yazık ki onun gibileri yetiştiren kaynak kuruyor.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25