Futbol kokuyordu, Hacıosmanoğlu tüy dikti
“Yeni Türkiye” lafzıyla gizlenmeye çalışılan çürüme her alanda kendi göstermeye devam ediyor.
Çok değil iki hafta evvel bu sütunda “Memleket çürüyor futbol kokuyor” başlığını atmıştım.
Kokan futbola “tüyü” dikmekte, TS başkanı İ. Hacıosmanoğlu ile TFF kurullarına nasip oldu.
Yine 12 Şubat 2015’de bu sütunda, “Endüstriyel Futbolda Yeni Aşama: Hacıosmanoğlu” başlıklı bir yazı yayınlanmıştı. Meraklısı Evrensel’in internet arşivinde bulup okuyabilir.
Eh o yazıdan beri kokan futbola “tüyü” dikme yarışında Hacıosmanoğlu açık ara favorimdi, TFF kurulları bizsiz olmaz dediler birlikte memleket “rezillik” tarihine geçtiler.
TFF’nin salı gecesi verdiği karara göre artık 150 bin lirası olan yönetici istediği hakemi “esir” alabilir yol açılmıştır. Memleket futboluna hayırlı olsun.
Trabzonspor-Gaziantep maçı sonrasında Hacıosmanoğlu, A Spor kanalına canlı olarak bağlanmadı mı?
Konuşmasında, “Bizi hangi yollara sevk etmek istiyorlar. O hakemi bakalım oradan kim çıkartacak? Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez.Yıllar önce tövbe edip bıraktığım mesleğim vardı, sanırım o günlere geri dönmem gerekiyor.” demedi mi?
Arkasından ne oldu?
Hakem Çağatay Şahan ve arkadaşları Trabzonspor stadında, valiliğin ve emniyetin göz yummasıyla odalarına kilitlenerek adeta “esir” alındı.
TFF Başkan Vekili yani hakemleri koruması gereken İbrahim Usta, kameraların önünde hakem odasının kapısını yumruklayarak en pespaye küfürleri etti.
Serhat Ulueren’in “Telegol” programında yayımladığı sansürlenmiş bölümler bile durumun o andaki vahametini gösteriyor.
Yaklaşık 4 saat süren hakemlerin “esaretinin” nasıl bittiği yine kamera kayıtlarına yansıdı. Hakemler polis kordonunda stattan çıkartılırken, polislerin önünde yürüyen Trabzonspor yöneticisi Yakup Aslan’ın “Başkanımız yapılan uygulamanın yeterli olduğunu söyledi. Hakemleri bırakıyoruz ama savaşımız devam edecek” cümlesini rahatlıkla kurması ne anlama geliyordu?
Sabah Trabzon’a inen başkan ise yine kameraların karşısına geçip “Ben bırakmayacaktım ama kıramayacağım büyüğüm aradı” diyerek, Cumhurbaşkanının kendisi aradığını yoksa hakemlerin kolay kolay kurtulamayacağını herkesin anlayabileceği şekilde ifade etti.
Ancak ertesi gün giderek büyüyen tepkiler karşısında, kadınları aşağılayıcı söylemlerinden, ilk geri adımı attı.
“Benim annemde kadın” veciz lafıyla başladığı özür konuşmasında zamanın ruhuna ve dayandığı güçlerin yönelimine uygun olarak kendisi eleştiren HDP’yi hedef göstererek, “zeytinyağı” gibi üste çıkmaya çalıştı ama özür dilerken bile suç işlemeye devam etti.
Arkasından yine insanların gözlerinin içine baka baka “Ben Cumhurbaşkanımız beni aradı demedim” yalanını söyleyebildi.
Türk Ceza Kanununun “hürriyeti tahdit” maddesi uyarınca 17 yıla kadar ceza alabileceği medyada konuşulmaya başlayınca son “geri vites” geldi ve “ne alıkoyma kardeşim hakemler bizim misafirimizdi, biz onları korumaya çalışıyorduk” açıklaması geldi.
Hangisine şaşırmak gerekir, “Zekamızla bu kadar alay edilmesine” mi, yoksa “mertlik”, “delikanlılık” gibi kavramları sığ bir kadın düşmanlığıyla birleştirenlerin 24 saat içinde 180 derece dönüş yapmalarına mı?
Başa dönersek hiç birine şaşırmayın “yeni Türkiye” bu işte.
Hacıosmanoğlu’da bu “yeni Türkiye”ye en çok yakışan futbol aktörlerinden biri. Bu satırlar yazılırken Trabzonspor ve yöneticilerine verilen cezalar belli olmuş ve medya “rekor, tarihi ceza” manşetiyle haberi duruyordu. Oysa verilen “hak mahrumiyeti” zaten hiçbir yöneticinin ciddiye almadığı bir ceza, “rekor para cezası” diye medyaya yansıyan rakamların ise hiçbir anlamı yok. Çünkü bu cezalar Hacıosmanoğlu ve yöneticilerin cebinden değil kulübün kasasından çıkacak, dolayısıyla aslında ortada ceza diyebileceğimiz bir durum bile yok.
Şimdi sorular ortada…
Hakemlerin “hürriyetinin tahdit” edildiği bu olay sonrasında savcılar neden hâlâ ceza soruşturması açmadı?
Aynı savcılar 6222 sayılı Sporda Şiddeti Önleme Yasası gereği neden soruşturma başlatmadı?
TFF basit “hak mahrumiyeti” ve “para cezası” ile geçiştirdiği bu olay sonrasında herhangi bir hakemin Trabzon’da “adil” maç yöneteceğini düşünüyor mu?
Bütün bu olaylardan sonra Trabzon Valiliği ve emniyetinin 4 Nisan 2015 tarihinde Fenerbahçe kafilesine yapılan saldırının faillerini bulabileceğini düşünüyor musunuz?
Sahi Hacıosmanoğlu’nun “tövbe ettiğini” söylediği eski mesleği ne?
Bir soru da bütün futbolseverlere;
Hakikaten siz hâlâ “adil” bir futbol rekabeti seyrettiğinizi mi sanıyorsunuz, yoksa “passolig” kartına oynanan “tiyatroyu” görmek için mi aidat ödeyip duruyorsunuz?
Evrensel'i Takip Et