Mücadeleyi yenileme zamanı!
Fotoğraf: Envato
Son birkaç gün içindeki gelişmelere bile bakarsak;
* 1993-95 yılları arasında Şırnak’ta “21 kişinin faili meçhul biçimde katledilmesinin” davası olan Cizre JİTEM dosyasında Albay Cemal Temizöz ve Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak’ın da aralarında olduğu sekiz sanık beraat ettirildi! JİTEM, faili meçhuller, kayıplar gibi, ’90’larda bölgedeki terörün, “asit kuyuları”nın, işkencelerin, “Beyaz Toroslar”ın hangi amaçlarla sokaklarda dolaştığını açığa çıkarabilecek sembol dava olarak görülen bu davanın, “beraat”le sonuçlandırılması elbette ki, bu davadan beklentileri olanları hayal kırıklığına uğratırken, AKP iktidarının kurduğu adalet sistemini de bir kez daha gözler önüne serdi.
* KCK’nin eylemsizlik çağrısına yanıt vermeden (Ki şimdi KCK’de “eylemsizliğe” son verdiğini açıkladı) Bölge’de (sınırın ötesinde de) savaş uçaklarının da katılımıyla sürdürülen operasyonların kış aylarında da devam ettirilmesine karar verildiği Başbakan Davutoğlu tarafından açıklandı. Böylece Bölge’de “özel güvenlik bölgeleri”nin, sokağa çıkma yasaklarının, Bölge’den yeni sivil, asker, polis ve gerilla ölümlerinin gelmeye devam edeceğini de ilan etmiş oldu Başbakan.
* AKP’nin tek başına, üstelik yüzde 49.5 oyla iktidara gelmesinin siyasi ortamı yumuşatacağı propagandasıyla tozu dumana katanlar, şimdi de iki gün içende yaptıkları manevrayla, Bölge’de HDP’nin küçük oy kayıplarını, halkın “Çözüm sürecinin buzdolabında kalmasına”, “Operasyonların devamına” oy verdiği kara propagandasıyla meşru göstermeye çalışıyorlar.
* Dün, Kürt siyasi güçlerinin en önemli yayın organı Özgür Gündem ve Demokratik Ulus gazetesinden 26 gazeteci, “Terör örgütü propagandası yaptıkları” iddiasıyla savcılığa çıkarıldı. Basın özgürlüğü mücadelesi yeni bir sınavla karşı karşıya!
* Söylediği, yazdığı her şeyin “yukarı”dan verilmiş emirlerin yerine getirilmesi olduğundan şüphe duyulmayan (Öyle olmasa bir saat bile o medya organında durmazdı) Cem Küçük adındaki malum yandaş “gazeteci”, Doğan Grubu medyasından bazı gazetecilerin adını vererek işten çıkarılmasını isterken hem grubu, hem de gruptaki diğer gazetecileri de tehdit etti!
Bütün bunlar yapılırken, “Cunta Anayasası’yla daha fazla gidemeyiz”, “Mutlaka bir sivil anayasa yapmalıyız” gerekçesi arkasında “başkanlık sistemi” merkezli bir “AKP anayasası” dayatması da sahneye konmaya başlanmıştır. Öyle anlaşılmaktadır ki, “yeni anayasa” tartışması, “AKP anayasası yapma” amacını taşıdığı kadar, (Pratikte belki daha da fazla, “fiili başkanlığın” adımlarına meşruiyet sağlama amaçlı bir hamledir. Ama aynı zamanda bu hamlenin, baskı ve şiddet politikalarının üstünü örtme ve “yeni anayasayla bu şiddetin biteceği” umudunu canlı tutma amaçlı bir girişim olarak da sahnelendiğini söylemek yanlış olmaz.
Olup bitenden anlaşılan, Erdoğan-AKP iktidarının, yüzde 49.5’i kendince “en tehlikeli” gördüklerinden başlayarak her muhalif gücü ezen bir balyoz olarak kullanacağıdır. Hele de gazete basmaların, asker ve polis operasyonlarının, şiddetin, bombaların patlamasını, “şehit cenazeleri”nin, çatışmaların yayılmasının oylarını artıran bir faktör olduğunu fark etmesinden sonra, AKP’nin bu avantajını sonuna kadar kullanmadan “demokrasi”, “özgürlükler”, “insan hakları”... gibi AKP ve ona oy veren kesimler için bir karşılığı olmayan değerler adına vazgeçmesini beklemek ham hayaldir.
Ama ülkemizin demokrasi ve özgürlük mücadelesi geleneği, bugüne kadar çok ağır baskılara karşı mücadele ettiği gibi bugün de bu tehditler karşısında sinmeyecek bir mücadele deneyimine ve kararlılığına sahiptir.
Bu yüzdendir ki Türkiye’nin demokrasi güçleri, elbette ki kendi yanlışlarını gözden geçirerek ama sıralama açısından “Önce yanlışları eleştirip düzeltelim sonra ortak mücadeleyi gündeme alalım” deme yanlışına da düşmeden!
Ülkemizin demokrasi güçleri için, barış güçleri için şimdi zaman, mücadele edecek güçlerin yelpazesini genişletme, mücadele hattını da yeni ihtiyaçlara göre yenileme zamanıdır.
Bunu savsaklamaya da kimsenin hakkı yoktur.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00
- Öncesini unutmadan seçimden sonrası! 04 Kasım 2015 00:52