1 Kasım'ın kaderi Şubat'ta mı yazıldı?
Fotoğraf: Envato
Geçen haftaki yazımda önümüzdeki dönemde özellikle Sünni Türk işçilerin AKP’nin güvenlik ve ekonomi alanındaki performansını tarafından değerlendirileceğinin belirleyici olduğunu yazmıştım. Çözüm sürecindeki barış çalışmalarının en zayıf yönü Türk yoksullarına ulaşamamak, yani barışın toplumsallaşamaması oldu. Göç sonrası kentin ve rantın paylaşılması, iş piyasasında rekabet gibi etkenlerle körüklenen milliyetçilik ve mezhepçilik gibi ideolojik akımların etkisi kırılamadı. Bu ideolojik akımlar piyasa rekabetinin amansız koşullarında kente göç etmiş yoksullara bir dayanışma kimliği sağlıyor, hatta çoğunluk oldukları hissini bir ayrıcalık illüzyonuna dönüştürüyor. Bu ideolojik etkinin kırılması yoksulların yoksulluğa karşı diğer inanç ve uluslardan yoksullarla beraber mücadele etmeleriyle mümkün. Ancak fiilen bu adımı atan bir halk çoğunluk olmanın kendisini ayrıcalıklı kılmadığını, yoksul olmanın kendisini çoğunluk yaptığını kavrayabilir. Hiçbir deneyim yoksulluğa ve sömürüye karşı ortak direniş kadar öğretici olamaz.
Bu açıdan bakıldığında 1 Kasım’da Türk yoksullarının AKP’nin kurtarıcılığına yedeklenmesinin engellenebileceği en önemli anın 2015 başındaki metal grevi olduğu ortaya çıkıyor. Hükümet tarafından “milli güvenliği tehdit” gerekçesiyle ertelenen grevlerde işçiler güvenlikçi söylemin kimin çıkarına hizmet ettiğini açık bir şekilde görmüş ve tepki vermişti. İşyerlerine kurdukları sandıklarda oy kullanan işçilerin greve devam etme iradesi Birleşik Metal-İş tarafından işçi sınıfı disiplinine atıf yapılarak, emir demiri keser denilerek kırılmıştı. Sendikanın işçilere yolladığı ültimatom, gece yarısı grev pankartlarını toparlaması hâlâ hatırımızda. Peki sonra ne oldu? Ertelenen greve geri dönülebildi mi?
Ocak-şubattaki grevler orta ölçekteki işyerlerinde gerçekleşmişti. Grevin bastırılmasından henüz üç ay geçmişti ki ve bu kez mayıs ayında Tofaş, Renault, Ford gibi Türkiye sanayinin kalbinde grevler gündeme geldi ve dalga dalga yurdun dört bir yanına dağıldı. Birleşik Metal-İş şubatta sınıfın iradesi doğrultusunda bir liderlik gösterebilseydi, bu Türk Metal gibi milliyetçi-mezhepçi ve iş birlikçi bir derin sendikadan kurtulmaya çalışan işçiler nasıl davranırdı? Bu direnişler nereye evrilirdi? İşçi sınıfının üretimden gelen gücünün en yüksek olduğu bu iş kolundaki ortak mücadele diğer iş kollarındaki işçilere nasıl bir enerji ve öz güven aşılardı? Bu direniş karşısında hükümet nasıl bir sınav verirdi? “İstikrar için tek parti hükümetine” oy ver söylemi çoğunluğu AKP ve MHP seçmeni olan işçileri ikna eder miydi?
Elbette bu soruların cevabı bugün spekülasyondan öte gidemez. Tarih disiplininde “olmasaydı/olsaydı” gibi geçmiş zamanda şart kipiyle kurulan cümlelere pek rağbet edilmez. Sonuçta gerçekleşmemiş bir olayın olmamış nedenlerine ilişkin düşünceler spekülasyondan öteye gidemez. Ancak tarihi inceleyen sosyal bilimsel yaklaşımlar neden-sonuç ilişkilerine ışık tutması açısından bu tip zihin egzersizlerini faydalı bulurlar. Türkiye’nin zaten yüzde 60’ı sağcı, yüzde 40’ı solcu gibi belirli kriterler açısından yapılan tespitleri siyasetin tunç kanunu olarak benimsemek yerine bu egzersizler daha verimli olabilir. Türkiye siyasetine dair analizlerdeki en büyük eksiklik mevcut siyasi çatışmaların ve kimliklerin hangi toplumsal gerilimlerden beslendiğini ve bunların hangi koşullarda sönümleneceğini ortaya koymaktır. Aksi halde Türkiye toplumunun kaderini onun “sözde kültürel genetiğine” indirgemek kaçınılmaz olmaktadır. Oysa 1 Kasım’ın kaderini belirleyecek en önemli dönemeç muhtemelen şubattaki mücadele azminin kırılmasıydı. Sınıflar arasındaki mücadele ve siyaset arasında bir bağlantı olduğunu iddia eden herkes bu iki tarihsel olay arasındaki ilişkiyi irdelemek mecburiyetindedir.
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22