13 Kasım 2015 00:51

Profesyonellerden amatörlük beklemek

Profesyonellerden amatörlük beklemek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bursasporlu taraftarlar, hayatını ülke futboluna katkıda bulunmaya adamış insanlardan Şenol Güneş’e küfür ediyorlar... Sebep?.. Şenol Güneş’in Bursaspor’dan sonra  Beşiktaş’ın başına geçmesi ve hakkında bazı Bursasporlu oyuncuları transfer etme girişiminde bulunduğu yönünde söylentiler çıkması...

Tabii Beşiktaş ile aralarında yıllardan bu yana sürüp gelen derin “husumetin” varlığını da unutmamak lazım... Aralarında “husumet” bulunan takımlardan birbirine geçen sporcu ya da teknik adamlara neredeyse “hain” gözüyle bakılıyor bizim hastalıklı futbol dünyamızda... 

Fanatizmin dar sınırları içine hapsolup insani değerlerini yitirmiş sığ bakış açısının, beraberinde kin ve nefret doğurması şaşırtıcı değil.Bu arızalı bakış açısı, profesyonelliğin doğru biçimde algılanmasının önünde de ciddi bir engel teşkil ediyor. 

Sonuçta futbolcular, teknik direktörler kulübün karşılıklı anlaşma imzalayarak bünyesine kattığı sözleşmeli elemanlar.

Ancak profesyonellerden, görev yaptıkları kulübü, anlaşma şartlarının ötesinde, sonsuz bir sadakat ve fedakarlıkla özümsemeleri bekleniyor. 

Bakış açılarını kulüp çıkarlarıyla özdeşleştirmiş taraftarlar, profesyonelliğin duygusallığı geri plana ittiği gerçeğini kavramakta zorlanıyorlar. 

Bu nedenle mesela; sağlığını, mesleki geleceğini tehlikeye atma pahasına takımı için gerektiğinde “tekmeye kafasını koyabilene”, “en muteber oyuncu” gözüyle bakılıyor. 

Elbette iş ahlakı gereği profesyoneller, bilgilerini, birikimlerini ve emeklerini ortaya koyacaklar, ellerinden gelen gayreti, katkıyı sunmaya çalışacaklar. Sonuçta karşılıklı anlaşmayla şartları, çerçevesi belirlenmiş bir iş yapılıyor. Lakin bunun ötesinde, “gönül bağı” kaynaklı talepler, beklentiler, istekler ne yazık ki profesyonelliğin doğasına/gerçeğine aykırı.

Kavram olarak profesyonelliğe karşı çıkmak ve sporun amatör bir ruh, heyecan, saflık ve naiflikle, kazanmaya değil insani değerlerin gelişimine odaklanmış bir şekilde hayata geçirilmesini istemek elbette anlaşılmaz bir şey değil. Ama o zaman buna uygun söylem ve yöntemlerle ses vermek, ortaya çıkmak ve mücadele etmek gerekir. Profesyonelliğe karşı çıkmazken futbolculardan ve teknik direktörlerden amatörlük talep etmek, tutarsızlık bir yana aynı zamanda bencillik.

Transfer de, profesyonelliğin başta gelen ve en doğal unsurlarından birisi. Sporcular ya da teknik direktörler elbette geleceklerini düşünecek ve bu anlamda kendileri için en sağlam, en umut verici gördükleri kulüplerde çalışmak isteyeceklerdir. Dünyada, bütün kariyerini tek bir kulüpte geçiren sporcu ya da teknik direktör sayısı kaç tanedir ki?.. Ama fanatik taraftarlar bu gerçeği algılamakta ve sindirmekte de zorlanıyorlar. Özellikle “düşman” olarak gördükleri bir kulübe transfer olmuş eski oyuncuları ya da teknik direktörleri kendi sahalarına geldiğinde onlara hadlerini(!) bildirmeyi temel görevleri sayıyor ve bunu büyük bir şevkle yerine getiriyorlar. Tabii bu had bildirme eyleminin ne şekilde yapıldığı herkesin malumu... 
Fanatizm; insanları, profesyonelliği ve onun bir parçası olan transferi sağlıklı bir şekilde algılama yeteneğinden mahrum bırakıyor. Sonuçta, imza töreninde ritüel gereği kulübün formasını ya da bayrağını öpen oyuncunun bu davranışından “ömür boyu mutlak bir sadakat” anlamı çıkaracak kadar budalalaşabiliyor taraftarlar. Böylesi bir zihniyetin, profesyonel hayatın gerçekleriyle karşı karşıya kaldığında sorun yaratması sürpriz sayılmamalı... 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa