15 Kasım 2015 00:58

Cihatizm, terörizm ve cihatizme karşı mücadele

Cihatizm, terörizm ve cihatizme karşı mücadele

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cihatçı teröristler önceki gece Paris’i kana buladı.

Paris’in 7 ayrı noktasında, ağır silahlara ve bombalarla yapılan  saldırılarda yapılan canlı bomba saldırılarında en az 140 kişinin hayatını kaybettiği; 80’i ağır 200’den fazla kişinin de yaraladığı belirtiliyor.
Devlet Başkanı Holland, saldırının IŞİD tarafından yapıldığını açıkladı ve bunun IŞİD’in Fransa’ya savaş ilanı olduğunu söyledi.

FRANSA’DA OHAL DÖNEMİ

Saldırılar üzerine gece yarısı toplanan Fransa hükümeti, tüm Fransa’da olağanüstü hal ilan etti; sınırlarını kapattı!

Böyle durumlarda yapıldığı gibi, Fransa Devlet Başkanı Holland’a başsağlığı mesajları yağıyor.
Medya organlarının başlıca bölümlerini “terörizm tartışmaları” kapladı. “Fransa’nın 11 Eylül’ü”, “Neden Fransa, Neden Paris?”, “İstihbaratın yeniden örgütlenmesi”, “Özel kuvvetlerin yeniden örgütlenip büyütülmesi”, “Şengen vizesi ve sınırları”... etrafında bitmeyeceği anlaşılan tartışmalar da başlamış bulunuyor.

Yani, bu vahşi saldırı sonrasında da dünya tablosu, bundan önceki sayısız terörist saldırıda yapıldığı gibi, terörizm aleyhine yazılar, konuşmalar, yorumlar, değerlendirmeler, strateji tartışmaları,... ortalığı kapladı. Öyle ki artık, “Bu bir terörizm değil bu Cihatçıların Fransa’da gerilla savaşı başlattığının işaretidir. Bu bir ‘savaş hali’ durumudur. Önlemler de bu savaş hali durumuna göre alınmalıdır” tartışmalarına kadar gelinmiştir.

ÖZGÜRLÜKLERE KARŞI YENİ BİR SALDIRI DALGASI GELECEK

Bu da sadece Fransa değil tüm Avrupa’da ve (Amerika’da da) “terörizmle mücadele” adına özgürlüklerin budanması için yeni bir kampanyanın başlatılacağı, ırkçılık, göçmen ve yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yükselmesi için yeni girişimlerin ortaya çıkacağı demektir. Dolayısıyla Avrupa ve Amerika’da geçmişteki İslam karşıtlığı ve özgürlük karşıtlığı bakımından geçmiştekilerden daha kapsamlı ve etkili kampanyalara tanık olacağımızı söylemek bir abartı olmaz.   

Artık açıkça ortadadır ki, IŞİD, el Kaide gibi örgütlerin uluslararası çapta yürüttüğü terör saldırıları, insanlığın ileri değerlerine, bu anlamıyla da insanlığa karşı açılmış bir savaştır.

Nitekim saldırının arkasından da tüm dünyada Paris saldırısına karşı tepkilerin yayılacağını gösteren belirtiler ortaya çıkmaya başladı. 

Yine pek çok ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanları Fransa Devlet Başkanı Holland’a ve Fransa halkına başsağlığı mesajları gönderdi. 

TERÖRÜN DİNİ, MEZHEBİ YOK MU?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Holland’a ve Fransa halkına başsağlığı diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörizme karşı bir mutabakatın olması gerektiğini hep ifade ettik. Terörizme karşı mücadelemizi sürdürüyoruz Terörizmin konusunda sözün bittiği yerde bulunuyoruz” dedi ve sözü, bu tür her durumda olduğu gibi “terörün dini, mezhebi, milliyeti, yok”a bağladı.

Bu tür açıklamalar elbette klişe, protokol icabı verilen mesajlardır. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını bağladığı, “Terörün dini, mezhebi, milliyeti,...yok” iddiası, belki bundan önce de tartışıldı ama bundan sonra tartışılması çok daha önem kazanmış bulunuyor. Çünkü Paris’te ortaya çıkan terörün tıpkı Ankara’daki, tıpkı 10 ay önce yine Paris’te, Bağdat’ta, Beyrut’ta, Şam’da, Moskova’da,... pek çok başka yerde ortaya çıktığı gibi terörün “dini” de “mezhebi” de “imanı” da vardır” üstelik “örgütü de var”dır!

Çünkü bugün “terörizm” olarak saldıranlar eylemlerini “Terör olsun da namımız yürüsün” diye değil, bir amaç, bir düzen, “yeni bir dünya düzeni”, “Selefist İslami bir dünya düzeni”  kurma amacı adına yapmaktadır. Ki burada amaç da bellidir. Çünkü terörizmin bugün en öndeki temsilcilerinin tümü Cihatisttir; İslam’ın tıpkı ilk ortaya çıktığı dönemdeki kadar radikal bir inanç sistemi olmaktan da öte bir “toplum düzeni” olarak da yeniden inşa edilmesini amaçlamaktadırlar. 

CİHATİST OLMAYAN HERKES DÜŞMAN!

Ve bu Cihatist öğreti ve onun üstünde yükselen örgütler, onların militanları; amaçlarına karşı olan herkesi, her düzeni, her yönetimi, her ülkeyi “kafir”, “katli vacip”, “yok edilmesi gereken” bir “düşman hedef” olarak görmektedir. Onun için oların hedeflerinde, Sinagog, Kilise olduğu kadar Şii camileri, sapkın gördükleri mezhepler de vardır. Onlar, radikal şeriatçı düzenlerini sadece İslam dışı olan düzenlere karşı değil İslam’ın içindeki tüm “sapkın mezhep ve inanç çevrelerine” karşı, onları yok ederek kuracaklarını düşünmektedirler. Onun için hedeflerinde Paris, New York, Londra olduğu gibi Ankara, Suruç, Beyrut, Bağdat, Şam...da vardır.

Kısacası Cihatistlerin hedefinin böyle geniş olması onların dinlerinin, mezheplerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Tersine onlar, bir din adına bu eylemleri yapmaktadır. 

CİHATİZME KARŞI TUTUM ALINMADIKÇA...

Bu açıkça görülüp kabul edilmeden, Cihatizmin ideolojisine karşı bir mücadele yürütmeden, sadece “Teröristlere karşı bir mücadele” üstüne konuşmak, polisiye ve askeri önlemlerle kimi teröristleri bertaraf ederek Cihatçı terörizme karşı mücadele edilemez.

Bu yüzdendir ki; elbette batılı ülkelerde, Hıristiyan, Budist ya da diğer dinlerin inanç çevrelerinin buradan kalkarak İslam’ı, İslam ülkelerini hedef alan bir mücadele açılması sadece çatışmaları büyütür ve Cihatçı terörizmin zeminini genişletir. Ama İslam inancındaki nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerde dinin devletten ayrılması ve devletin dine müdahalesini yasaklayan laisizm mücadelesi ve Cihatçı ideolojiyle, onun çeşitli versiyonlarına karşı bir mücadele yürütmeden Cihatçı terörizme karşı mücadele edilemeyeceği de apaçıktır.
Onun içindir ki Erdoğan’ın, AKP propagandasının ve açık ya da örtülü IŞİD’ci çevrelerin eğitme, devlet düzenine, sosyal yaşama dini referanslar dayatmalarının bugünkü karşılığı elbette Cihatçı terörizmin bataklığına yeni su kaynaklarının bağlanmasıdır. Bu yüzden de “terörü dini yok, mezhebi yok...” tekerlemesi zararsız bir tarafsızlık, yasak savıcı bir klişe değildir. Adı konmayan bir terörizm ve terörizme karşı mücadele olamaz; olamıyor da!

EMPERYALİZİME KARŞI MÜCADELE VE CİHATİZME KARŞI MÜCADELE 

Cihatçılığın böylesi geniş bir zemin bulmasını elbette emperyalist kapitalist dünya düzeni ile yakın bağlantısı vardır. Ve bu düzen böylesi talancı, sömürücü, gayri insani bir düzen olmasaydı Cihatçılık böylesi geniş bir zemin bulamazdı. Ancak bu cihatçı terörizmin hoş görülmesi, onun sırtını sıvazlanması anlamına gelmez. Bu yüzden de dünyanın demokrat kamuoyu için ilerici demokrat güçleri için faşizme, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına karşı mücadele eden güçler için zor bir dönemden geçtiği ama bundan sonra bu mücadelenin daha da zorlaşacağı anlamına gelmektedir.

Bu yüzden önümüzdeki dönemde, bir yandan Cihatizme öte yandan da emperyalist kapitalist sisteme, onun mızrağı rolünü üslenen ırkçılığa, faşizme, özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı mücadelenin dünküne göre daha birbirine yaklaşacağı görünmektedir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa