16 Kasım 2015

(Bilisizleştirme- Kültür Kirlenmesi)

2002 yılının başlarında dokuz- on arkadaş kültür “emperyalizmine” karşı bir girişim başlattık ya…
Bu kuşatmanın yalnızca Türkiye’ de olduğunu sanmıyorduk elbette… Her yerde sorun buydu… Şimdi de en büyük sorunlardan biri bu…

Örnekleyeyim:

Puşkin’ in yüzüncü ölüm yıldönümünde, 1979 da çağrılı olarak Rusya’ ya Edip Cansever’ le birlikte gitmiştik. Bir gün izlence gereği, tüm çağrılıları, Puşkin’in ölümcül yara aldığı düellonun yapıldığı yere götürdüler. Olayın geçtiği yeri yaşayalım, o günü imgelemimizde canlandıralım isteniyordu sanırım.

İkişerli üçerli dağılmıştık koruluğun içinde. Sessizdik, düşünüyorduk…
On beş yirmi dakika geçince Hindistan’ dan gelen bir ozanla bir yazın bilimcisi bana yaklaşıp sordular:

            “Düello ne zaman yapılacak?”

(Öp babanın elini!)
İçimden güldüm, belli etmedim… Şaşırmadım da…
Puşkin’in düelloyu yüz yıl önce yaptığını anlattım.

Bir başka örnek:

2002 yılında, TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) girişimi için düşündüğümüz “İstanbul Kültür Haritası” ile ilgili olarak bir belediye başkanını aradım. Karşıma çıkan başkanın özel yazmanına Azra Erhat konusunda sayın başkanla konuşmak istediğimi söyledim.

-Kim, kim?

 Diye sordu. Anlattım:

            - Hani ünlü kültür insanımız, yazarımız, eskil çağ yapıtlarını dilimize çeviren…

Anlattıklarım boşunaydı…

Azra Erhat’ ın oturduğu evin sokak duvarına bir anımsatma yazısı yapıştırmak için onay isteyecektim, olmadı. 6 Eylül 2002 onun aramızdan ayrılışının yıl dönümüydü. Kimilerine göre iki kuşak… Belediye başvurduğumda 20 yıl geçmişti. TYS olarak onu anımsatmanın, güncelerde, TV lerde, radyolarda ondan söz edilmenin doğru olacağına inanıyorduk. Bu gün de ondan alınacak çok şey olduğundan hiç kuşkum yoktu. Biz yapacaklarımızı yapacaktık ya (yaptık da) sayın başkana soracaktım, uzun yıllar oturduğu evin sokağına onun adı verilebilir miydi? Ulaşamadım kendisine…

Dileğimi topluma ulaştırmaktan caydım mı? Yooo!
Hiç olmazsa sokak adlarımız kültürümüzle ilgili bir şeyleri çağrıştırsa kötü mü olur?

Yaşayanlar şimdilik bir yana, hiç olmazsa yitirdiğimiz kültür insanlarımızın, sanatçılarımızın adlarıyla süslesek ya sokaklarımızı. Çocuklarımız sorar da yanıt veremezsek ayıp olur diye büyükler de öğrenirler belki bu adları, kimliklerini, yaptıklarını… Bakarsınız asıl önerim olan İstanbul’ un “Yazın Haritası” da yapılır bir gün.
 Gezginlere, öğrencilere ne kolaylık olur değil mi? Yalnız İstanbul’da mı? Bütün kentlerimizde yapılabilir böyle şeyler… Her kentimiz sanatçılarıyla övünür. Bu çağda en övünülecek şey kültür değil mi?

Evrensel'i Takip Et