Terör.. Dini.. Mezhebi.. İdeolojisi..
Yasak savma kabilinden ya da suçluluk psikolojisiyle söyleniyor: “Terörün, dini mezhebi olmaz!” Ya milleti? Milleti de olmaz!
Doğrudur, olmaz; ama terör vardır terör vardır; genel geçer laflarla idare edemezsiniz! İslamcı terör var mıdır yok mudur? Evelemeden gevelemeden, adını kullanarak ya da her neyse, nasıl derseniz deyin, ama soru şudur: İslamla terör arasında ilişki var mıdır yok mudur? Dün Suruç’ta, sonra Ankara’da ve daha yeni Paris’te tanık olduğumuz katliamcılık İslami terör müdür değil midir?
İslami terörün yine Paris’te düzenlediği yaklaşık 10 ay önceki Charlie Hebdo katliamının ardından “terör İslam’la ilişkilendirilemez” denmişti, yüksek sesle. Ama işte, ilişkili. Bir değil, beş değil, on değil. Suriye ve Irak’ın yanı sıra dünyanın dört bir yanında İslam’ı ideoloji olarak benimseyip İslam Devleti ilan ederek politika edinen ve terörü mücadele yöntemi bile değil düpedüz yaşam (ve ölüm) biçimi olarak uygulayan bir terörizm türüyle yüz yüzeyiz: İslami terör! Üstelik sadece Irak-Şam İslam Devleti değil, desteğin hala sürdürüldüğü Ahrar-üş Şam, Nusra gibi beslenmiş terör örgütlerinin de şahsında İslam’la terör iç içe geçmiş halde, el eleler.
“Öyle değil” diyen cevap versin. Bu terör şebekeleri İslam’ı mı benimsemiyor, politik tutumlarında onu kılavuz olarak mı almıyorlar, yoksa yaptıkları terör, kendileri terör örgütü mü değiller? Açık ki, hem İslam diyor, hem de “Cennet’e gitme”yi garantiye almak üzere “canlı bomba” yapıp kendilerini patlatıyor, ellerinde AK-47, rastgele insanları tarıyor, yani lamı cimi yok, teröristler olarak, teröre başvuruyorlar. Müslüman oldukları, İslam’a inandıkları tartışmasız, insanları katletmeye “Allahüekber”le başlıyorlar. Ama İslamcılıklarının yanı sıra ancak terörle tanımlanabilecekleri de tartışmasız.
Özgünlükleri hiçbir insani değer tanımayışları; kim olursa olsun, gözlerini kırpmadan ve kadın çoluk-çocuk dinlemeden öldürmekten kaçınmamaları –varsa yoksa İslam ve dava belledikleri İslam Devleti!
Hayır, İslam’ı terörden ibaret saymıyor ve tüm İslam’a inananları, mütedeyyin milyonları terörist farzederek onlara ve İslam’a hakaret etmiyoruz. İnanıyoruz ki, Müslüman yığınlar da bu katliamları üzüntüyle izliyor, inançları kendilerininkine benzeyen ve önemlisi bu inançları adına acımasız teröre girişen ama aynı nedenle kendilerini de “suçlu” kategorisine sıkıştırmakta olanlara “bu kadar da olmaz!” diyorlardır.
“Aynı mahalleden olmak”tan gelen bir zorlukları olduğu açıktır. Bu “mahalle birliği” ve ideolojik yakınlıktan “iş çıkarma”ya yönelmiş devlet büyüklerinin ayrımcılığı ve üstüne uzun yıllar IŞİD ve benzerlerine sağlamış oldukları destekten de etkilenmişlerdir kuşkusuz. Bir süre “bizdendirler” diye düşünmüş olmaları muhtemeldir ve hele ırkçı milliyetçi şoven yönlendirmeyle özellikle Irak ve Suriye’de en çok Kürt direnişiyle karşılaşmış olmaları nedeniyle sempatiyle yaklaşmış bile olabilirler. En çok bu ırkçı milliyetçi etkilenmeyle Ankara Katliamı karşısında olumsuz tutum alanların az olmadığı kulağa geliyor.
Ancak “artık yeter” deme noktasına gelindiğinden kuşku duyulamaz! En başta Müslüman yığınlar İslami terörü kınayıp lanetlemeli, dünyevi ve inanca dair bütün bağlarını keserek, İslami terör ve teröristi aralarından dışlamalıdırlar.
Paris’te Kürt sorunu da ileri sürülemez. Parislilerin Hıristiyanlıkları da. Tamam, emperyalist Fransa Suriye’yi bombalamaktadır, Hollande’ın ilk açıklaması “her yerde amansız olacağız” şeklindedir ve ilk işi Paris’teki Müslümanlara hayatı zindan etmek olacaktır. Ama o egemen Hollande’dır; Suriye’yi bombalayan da Fransa devleti! Ama sadece Fransız oldukları için öldürdüğü 129 masum insandan ne istedi terör ve terörist?
Evrensel'i Takip Et