Paris, Viyana, Antalya üçgeninde sistem sorunu
Fotoğraf: Envato
Sosyal yaşam, gerçekleri, nadir haller dışında, sadece bir görünüşüyle karşımıza çıkarır. Örneğin bazen iki ordu arasında bir savaş, bazen bir barış anlaşması, bazen bir ekonomik kiriz, bazen bazı devletler arasında öne çıkan rekabet, bazen bir toplu katliam, bazen bir grev, bazen ayaklanma,… gibi.
Nadiren de sosyal yaşam, gerçeği, birçok yönüyle ortaya koyar: “Hah, işte gerçek bu” diye haykırmamıza neden olacak ölçüde gerçeğin resmi karşımızda belirir!
SURİYE KRİZİNDEN G20‘YE
Bugünlerde, yaşadığımız dünyanın ne olduğuna dair gerçeğin pek çok yönüyle kendisini açığa vurduğu bir dönemden geçiyoruz.
Şöyle ki;
1-) Paris’te 129 kişinin hayatına ve yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olan IŞİD’ci terörist saldırı tüm dünyayı sarstı. Ama bu terör sadece Cihadist odakların hayalleri üstünden yükselmiyor; bölge halklarını yüzlerce yıldır sömüren, ülkeleri yağmalayan, halkları açlığa, yoksulluğa, cehalete mahkum eden emperyalist kapitalist sistemin yarattığı derin toplumsal fay hatlarından besleniyor. Ve bu durum Atlas Okyanusu’ndan Hint Okyanusu’na, Ege’den Hazar Denizi’ne uzanan geniş Ortadoğu coğrafyasında halkların emperyalist kapitalist sistemin kendilerine dayattığı kadere razı olmama isteklerini istismar eden Cihadist teröre de geniş bir zemin oluşturuyor. Cihadist terör bu zeminde güç kazanıyor.
2-) Viyana’da yapılan “Suriye görüşmeleri” gösterdi ki, emperyalistler ve bölge gericilikleri, “Suriye krizine çare bulma” tartışmaları etrafında, aslında bütün bu geniş coğrafya üstünden bir “yeniden paylaşım” adımları atmaktadır. Bu nedenle de Viyana görüşmeleri, bölgedeki çatışmaları daha da keskinleştirecek ve derinleştirecek tohumları da taşımaktadır.
3-) Bu iki gelişmeyle eş zamanlı olarak Antalya’da toplanan “G20 zirvesi”, sadece “mülteci sorununu” değil aynı zamanda Paris Katliamı, dolayısıyla “Cihadist terörü” ve Suriye Krizi’ne “Çözümü” de gündeme almak zorunda kalacaktır. Çünkü G20’yi oluşturan ülke temsilcileri, dünya ticaretinin yüzde 75’ni temsil edenlerin, sistemin efendilerinin bir kuruludur. Bu yüzden de sistem çözüm dayatan en önemli sorunu olan “Suriye krizini”, “mülteciler sorununu” ve “Cihadist terörizmi” gündemine almak zorunda kalmıştır. Çünkü G20 zirvesi, temsil ettiği “sistemin en zayıf halkası”ndaki büyük çözümsüzlüğe bir biçimde “çözüm” bulmakla karşı karşıyadır.
SİSTEMİN EFENDİLERİ ÇARESİZDİR!
Şu açıkça ortaya çıkmıştır ki, bugün karşı karşıya olunan sorun, sistemin üstünde oturduğu küresel yağma, sömürü ve eşitsizlikleri ortadan kaldırmadan (en azından kabul edilir düzeye çekmeden) çözülemeyecek kadar büyük bir sistem sorunudur. Ama sistemin sahipleri kendi kurdukları sistemin bu büyük sorunun yine kendilerinin çözeceğini iddia ederek toplantılar yapmakta, “çözüm” tartışmaktadırlar. Ki bu, mantıksal bakımdan bile saçmadır. Onun içindir ki, Türkiye’nin en büyük kapitalistlerinden Ali Koç, “Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir…Gerçek sorun kapitalizmdir.” demek zorunda kalmıştır!
Koç, mutlaka akşam yattığında, “Ben ne dedim böyle?” diye söylediğine pişman olsa da ona bu itirafı yaptıran sistemin devasa sorunları karşısındaki çaresizlikleridir.
EMPERYALİSTLER FATURAYI HALKLARA ÇIKARACAK
Emperyalistlerin ve bölge gericiliklerin dünyası olan Ortadoğu coğrafyasında halklara; ortaya çıkan devasa sorunların istismarı üstünden iki çözüm dayatılmaktadır.
Bunlardan birincisi halklara asıl mutluluğun cennette olduğunu söyleyen, bu dünyada cennete gitmek için gerekenleri yapmalarını isteyen radikal şeriatçı bir yaşam savunan Cihadist odakların çözümüdür! Cihadist terörizm burada halkları Ortaçağ cehennemine dönmeye zorlamanın silahı olarak kullanılmaktadır.
İkincisi ise emperyalistlerin bölge gericiliklerin “çözümü”dür. Onlar da ortaya çıkan bu büyük sorunu, 1-) Bölgenin yeniden paylaşımını halkların isteklerinin yerine getirilmesi olarak göstererek, 2-) Emperyalist ülkelerdeki halkların özgürlüklerini ve sosyal kazanımlarını sınırlayarak, 3-) Sömürüyü artıracak önemler almayı hedefleyerek “çözmeyi” amaçlamaktadırlar.
Böylece emperyalist ülkeler kendilerini iç ve dış tehditlere karşı tahkim ederken faturayı da halklara ve işçi sınıfına kesmeyi planlamaktadırlar.
Paris saldırısından sonra, emperyalist propagandacıların adeta koro halinde; “olağanüstü hal” ve “savaş hali”nden, istihbarat örgütlerinin güçlendirilmesinden, özgürlüklerin sınırlandırılmasından ve sınır geçişlerine yeni önlemleri gündeme getirmesi bir rastlantı değildir.
HALKLAR KADERLERİNE SAHİP ÇIKMADA ISRAR EDERLERSE
Kuşkusuz ki emperyalistler ve gericiliklerin bu sorunlara, halkların taleplerini karşılayacak bir çözüm bulmaları beklenemez. Çünkü böyle bir çözüm ne dünya egemenliği peşinde koşan emperyalist güçler ne de bölge gericiliklerinin çıkarlarıyla bağdaşmaz. Bu yüzdendir ki; sorunun çözümü bölge halklarının kendi kaderlerine sahip çıkmasıyla olanaklıdır. Onun içindir ki halklar ve işçi sınıfları, emperyalistlerden, büyük sermaye güçlerinden bir medet ummadan, onlara yedeklenmeden, kendi taleplerinde ısrar ettikleri ölçüde bölge halkları ve insanlık için daha iyi bir dünya yolunda adım atma şansına sahip olacaklardır.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47