‘Terör savaşı’
Fotoğraf: Envato
Paris Katliamı’nın politik sonuçları, bir kez daha emperyalizmin ve emperyalist tahakküm koşullarında yaşayan toplumların doğasında uyuyan faşist hücreler bulunduğunu gösteriyor.
Fransa’yla birlikte hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri, yıllardır topraklarına akan yoksul yığınlarının hayatını zapturapt altına almak ve yeni göçmen dalgalarının önünü kesmek için IŞİD eylemlerini fırsat olarak değerlendirme yoluna girdi. Göçmen işçi ya da sığınmacı olarak kıtaya gelmiş milyonlarca insanın gündelik hayatı üzerinde yeni yasalarla yeni yasaklarla sınırlamalar getiren pek çok plan, sanki masa çekmecelerinde hazır bekletiliyormuş gibi derhal gündeme sokuldu. Ortadoğu’nun bütünü üzerinde ve şimdi özellikle Suriye’deki savaşa doğrudan müdahil olmak için kenarda bekleyen güçler (Başta Fransa olmak üzere) fiilen ve şiddetle Suriye’ye ateş yağdırmaya başladı. Şevkle ve intikam hırsıyla, üzerlerine “Fransa’dan sevgilerle” yazılı bombalar, füzeler rasgele fırlatıyor. Henüz IŞİD’e ait hedeflerin vurulduğuna dair bir bilgi yok, ama kliniklerin, bir müzenin ve boş binaların yıkıldığı haberleri geldiğine göre, Fransız savaş uçaklarının boy göstermek, ben de varım demekten öte bir amaçları olmadığı düşünülebilir.
Belçika, Almanya ve İngiltere, daha çok içeriye dönük “önlemlerle” dikkat çekiyor. Özellikle her ülkenin ırkçıları ve faşistleri, camilerin kapatılmasından, İslami dernek ya da okulların yasaklanmasından, Müslüman din adamlarının sınır dışı edilmesinden söz ediyorlar. Esmer, sakallı, geleneksel kıyafetler giyen herkes, kadınlar ve çocuklar dahil, sokağa çıkamaz hale getirilmek üzere. Yalnızca sicilli faşistler, Neonaziler değil, liberaller de bu konuda en radikal yabancı düşmanı sloganlarla konuşuyor, yazıp çiziyor.
Aynı faşizan, ayrımcı, ırkçı düşmanlık Müslüman ülkelerinde de kendini gösteriyor. Kendimizden örnek verelim: IŞİD militanlarına rahmet okuyanlardan, tekbir getirerek ölüme gidişlerini övenlerden söz etmeye gerek yok. Bir de, solcu geçinenlerden, “Oh olsun emperyalistlere”, “Bu sana ders olsun”, “sömürgelerin intikamı” gibi laflarla koroya katılanlar var. Dünya tarihinin, benzerini son olarak büyük savaşlar öncesinde gördüğü türden bir halklar, medeniyetler, kültürler arasında düşmanlık iklimi gittikçe daha büyüyor, derinleşiyor ve yeryüzünün her bölgesine yayılıyor.
Savaş atmosferi, toplumsal çapta korku ve güvensizlik duygusunu güçlendirirken, hükümetlerin bütün baskıcı politikalarını onaylama yönünde bir eğilimi de besliyor. Emperyalizm, bağrında taşıdığı faşizmi bu günler için büyüttüğünün bilinciyle bu “sıklaştırılmış saflar” içinde her türden gericiliği kendi yedeği olarak kullanıyor ve adına “terör savaşı” dediği bu heyulanın perdesi arkasında, daha çok kâr, daha çok yayılma ve daha çok baskı için ateşe körükle gidiyor.
G20 toplantısında birbirlerine gülücükler dağıtan “dünya liderleri”, kaynayan cehennem kazanının içinde yağlı lokmanın hangi kepçeyle çıkarılıp kendi tabaklarına konulacağının hesaplarını yaparken, daha adil bir paylaşım, daha barışçıl bir dünya, daha sağlıklı bir çevre hakkında büyük ve boş laflarla, çöküş ve yok oluş gerçeğini örtmeye çalıştılar. Ama artık gizlenemez gerçek, hiç ummadık biçimde bir tekel patronunun ve Amerika’nın yıldızı NASA’nın ağzından dökülüverdi: “Kapitalizm bitiyor! Komünizm bizi kurtarabilir mi?”
Kapitalizmi ve emperyalizmi kurtaracak bir komünizm hayal etmeye zorlanmış olmak, korkunç çaresizliğin ifadesi, ama aynı zamanda bütün ezilenlerin gerçek umudunun kaçınılmazlığının da teslim edilmesi oluyor. Başlattıkları, ama kontrol edemedikleri kıyamet, yeni bir dünyanın doğuşu için şartları gerçekten hazırlıyor. Yeryüzü, böylesine alçakça yok edilmeye karşı kendi gücüyle ayağa kalkacak ve er ya da geç hak ettikleri cevabı verecek.
Bir zamanlar, Lenin, “Ya devrim savaşı önler, ya da savaş devrime yol açar!” demişti. Tarih bir kez daha bu sözün yüksek sesle söyleneceği şartları hazırlıyor!
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43