Mürtedin cezası ölüm, kafirin yeri cehennem: Dinde vicdan ve ifade özgür değil
Fotoğraf: Envato
Irak, Suriye, Libya, Suruç, Ankara, Paris Katliamları Konya’da, İstanbul’da kitlesel destek buluyor. Bununla ilgili en temel tartışma ise dinde farklı görüşlere ve eleştirel düşünceye, dolayısıyla vicdan ve fikir hürriyetlerine yerin olup olmadığı ile ilgili bulunuyor. İlahiyatçıların bir kısmı, farklı görüşte olanları öldürmelere dinde yer yok deseler de, asli kaynaklar bunu pek doğrulamıyor.
“Senin dinin sana” ancak İslam’a yönelik hiçbir eleştiri getirmemek kaydıyla sadece Hristiyan ve Yahudiler (ehli kitap) için geçerlidir. Amentüye yönelik eleştiri getiren herkes Müslüman kökenli ise “mürted” olur, Müslüman değilse de küfürdedir. Budizm (putperestlik), ateizm türü görüşlere ise hiçbir şekilde müsamaha gösterilmemektedir.
Aşağıda Diyanet Vakfının “İslam Ansiklopedisi”nden bazı alıntılar olduğu gibi verilmektedir.
“Ridde (ÇáÑÏøÉ), ridde ve irtidâd, fıkıh terimi olarak müslüman bir kişinin kendi iradesiyle İslâm dininden çıkmasını ifade eder. (…) irtidadın unsurları ve cezası “ahkâmü’l-mürteddîn, kitâbü’l-mürted, kitâbü’r-ridde”, “kitâbü’s-siyer”, “kitâbü’l-hırâbe” (…) Yunanlılar ve Romalılarda da bu suça ölüm cezası verilmiş, Yahudilik’te taşlanarak öldürülme cezası öngörülmüştür (Tesniye, 13/6-10). Hıristiyanlık’ta (…) ölüm ve aforoz gibi cezalar uygulanmış ve engizisyon mahkemeleri kurulmuştur.
Bir müslümanın İslâm dininin inanç esaslarını (…) tamamen yahut kısmen inkâr etmesi İslâm hukukçuları tarafından özel bir suç tipi olarak ele alınmış (bk. ELFÂZ-ı KÜFÜR; KÜFÜR), (…) klasik dönem İslâm hukukçuları arasında irtidad eden erkeğin cezasının ölüm olduğu hususunda görüş birliği vardır. (…) Hanefî ve Ca’ferî mezheplerine göre kadının cezası tövbe edene kadar hapistir. (…) kadın fikirleriyle etkili ve yandaşları bulunan biri olduğunda ona da ölüm cezası verilir (Serahsî, el-Mebsût, X, 111; İbnü’l-Hümâm, VI, 71-72). (…) Kur’ân-ı Kerîm’de, iman ettikten sonra küfre girenlerin (…) dünyada ve âhirette elem verici bir azaba çarptırılacakları ve Allah’ın gazabını üzerlerine çekecekleri ifade edilir (el-Bakara 2/108, 217; Âl-i İmrân 3/86-91; el-Mâide 5/54; et-Tevbe 9/66, 74; en-Nahl 16/106; el-Hac 22/11; Muhammed 47/24-26; el-Mâide 5/33-34) (…) Hz. Peygamber’in, “Dinini değiştireni öldürün” dediği (Buhârî, “İstitâbetü’l-mürteddîn”, 2) ve müslümanın dinini terkedip cemaatten ayrılmasını ölüm cezasına gerekçe olabilecek üç suçtan biri olarak saydığı (Buhârî, “Diyât”, 6), Muâz b. Cebel’in Allah ve resulünün, dininden dönenin boynunu vurmayı emrettiğini ifade ederek bu cezayı uyguladığı (Buhârî, “İstitâbetü’l-mürteddîn”, 2) muteber kaynaklarda rivayet edilmiştir. (…) Hz. Ebû Bekir döneminde baş gösteren ridde olaylarında mürtedlere karşı savaşılmıştır (Buhârî, “İstitâbetü’l-mürteddîn”, 3; Kâsânî, VII, 134).
Dahası mürted sayılanlar af da edilemez: “Mürtede diğer gayri müslimlere verilebilen eman ya da zimmîlik statüsünün verilemeyeceği ve savaş esiri gibi fidye karşılığında serbest bırakılamayacağı hususunda fakihler görüş birliği içindedir (Şâfiî, VI, 145).”
Bazı fakihlere göre “tâzim ve hürmet kastıyla haç takınmak, gayri müslimlerin kendilerine mahsus dinî kıyafetlerini giyinmek (Abdülkâhir el-Bağdâdî, s. 266; Teftâzânî, Şerhu’l-?Aíâ?id, s. 188-189) bile küfür sayılmaktadır. (…) “küfürde ısrarlı olanların amellerinin boşa çıkarılacağı (el-Mâide 5/5; el-A’râf 7/147; ez-Zümer 39/65; Muhammed 47/8), kâfir olarak ölenlerin âhirette hiçbir şekilde kurtulamayıp acıklı bir azapla karşılaşacakları (Âl-i İmrân 3/91; el-Mâide 5/36; el-Meâric 70/11-18), cehennemde ebedî olarak kalacakları ve azaplarının hafifletilmeyeceği belirtilmiştir (el-Bakara 2/161-162).”
Özetle mürted ve kafir zaten cehennemlik kabul edilip, “Dinde şiddet yoktur” gibi görüşler esasa uygun değil. Ne yazık ki Ankara’daki, Paris’teki katliamlara Konya’daki, İstanbul’daki yaygın destek kaynağını aynı zamanda dinden de, okuldan da alıyor. Camiler ve imam hatipler bunun ideolojik ayağını oluşturuyor.
Batı emperyalizmini, yayılmacılığı eleştireceğiz. Ancak bu eleştiriler; İslâm’ın veya Sami dinlerinin kapitalizmle, militarizmle, fetihçilikle, cihatla, baskı ve şiddetle bağlarını görmezden gelmemizi gerektirmiyor.
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44