25 Kasım 2015 00:36

Korkut ve kazan

Korkut ve kazan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Orta Avrupa’nın kimi ülkelerinden gelen haberler, gözlem ve izlenimler terörü iç politikada bir araç olarak kullanmaya başlayan devletlerin başlıca hedeflerine ulaştığını gösteriyor. Yaygın korku, “iç güvenlik” kavramı ekseninde alınan baskı ve kısıtlama önlemlerine gerekçe yapılıyor ve her patırtıda yüreği hoplayan halkın bu uygulamalarını meşru kılıyor.
Öndeki koltukta Arapça konuşan iki kişinin bulunduğunu ihbar ediyor bir “Avrupalı” ve uçak indiriliyor! Kapılar kilitleniyor, eğlence yerleri kapanıyor, sokakta sakallı ve esmer insanlar görünce yol değiştiriliyor. Metro ve tramvay seferleri kaldırılıyor, kafeler, lokantalar kapatılıyor.
Bu arada silah sanayi olağanüstü kârlı bir dönem yaşıyor.
ABD, Rusya ve Çin’den sonra dünyanın 4. büyük silah satıcısı Fransa’nın, son dönemde başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere Ortadoğu ülkelerine silah ihracatında büyük artış yaşanıyor.
2010-2014 yılları arasında silah ticaretinin yüzde 38’ini Ortadoğu’ya yapan Fransa’nın bu oranı son aldığı siparişlerle birlikte yıl sonuna kadar yüzde 50’nin üzerine çıkarmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu yılın ilk yarısında 16 milyar dolarlık silah ihracatı yapan Fransa’nın yıl sonuna kadar bu rakamı ikiye katlaması beklenirken, yeni siparişlerin savunma sanayisi alanında ülkede 30 bine yakın iş gücü yaratacağı tahmin ediliyor.
İktisat ve siyaset arasındaki ilişkileri incelemek için derslerle dolu bir dönemden geçiyoruz. Yaşanan her olay, kapitalist emperyalizm ile savaşın bir bütün olduğunu, tesadüflere ya da yönetimlerin keyfine bağlı bir gaddarlıktan başka bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Savaş ya da terör, halkların yüreğine korku, bıkkınlık, yılgınlık salan her türden şiddetin çift ağılı bir hançer gibi kapitalizmin elinde bağrımıza giriyor.
Bir yandan ağır baskı koşulları ile kendini güvenceye alan burjuva diktatörlükler, diğer yandan her bir kuruşu bizim cebimizden çıkan paralarla kasaları dolduran silah tekelleri… Siyaset ve ticaret, her ikisi de ve bir bütün olarak kapitalist sistem, milyonlarca insanın yurtlarından sökülüp ölüm denizlerine, toplama kamplarına, yoksulluk ve hastalığın pençesine düşmesinden çok memnun.
Yalnızca büyük silah sanayi tekellerini ellerinde tutan emperyalist ülkeler değil, onlarla birlikte iş birlikçi asalaklar da aynı mezbahadan besleniyorlar. Silah ticaretini katlayarak arttıran Fransa’nın önde gelen müşterileri, Katar, Mısır, Suudi Arabistan ve Lübnan imiş!
Kim inanır, bu ticarette musluğun başını tutanların IŞİD terörünün kurbanlarına çok üzüldüğüne?
Korkmuş halklar ve şişen kasalar, yalnızca Avrupa’nın ve Amerika’nın neşesine yerine getirmiyor. Kürt halkı üzerinde en şiddetli saldırıyı çok yönlü sürdüren Türkiye hükümeti de bu zehirli havada keyifle manzara seyrediyor.
Artık başkanlık sistemini reddeden pek kimse kalmadı. Çünkü “Böyle zor koşullarda, her yanda terör varken” diyorlar, güçlü bir yönetim gerekir! Başka zamanlarda yere göğe sığdıramadıkları parlamenter demokrasiyi bile “zararlı” görmeye başlayanların laflarını “tartışmaya hazır” olanların sayısı artıyor.
Aynı anda, işi gücü yapsatçılık olan yeni burjuvazinin önde gelen toramanları silah sanayine yatırım yapmaya teşvik ediliyorlar. Kendi silahımızı kendimiz yapalım sloganı, milyarlarca dolarlık karşılıksız krediler halinde ceplerini dolduruyor.
Korku satarak zengin olmak diktatörlüğü pekiştirmek, hem emperyalistlerin, hem kıytırık emperyalizm özentilerinin yollarını birleştiriyor.
Parola, “korkut ve kazan!” İşareti, şimdilik IŞİD!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa