26 Kasım 2015 14:52

Futbolun ağ(a)ları...

Futbolun ağ(a)ları...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hiç uzun uzun düşünmeden, nasıl ifade edelim de yanlış anlaşılmasın diye kelimelerin altını üstüne getirmeden doğrudan konuşalım. Memleket futbol hayatında “networkler”, yerli deyişle ağlar,“siz ağalar okuyun” vardır.
Bu ağ(a)lar hem merkez medyada, hem havuz medyasında hem de kendisini romantik “muhalif” gösterip merkez medyanın içinde köşe tutanlar için geçerlidir.
Bilgisi olmadan fikri olanlar, hayatı boyunca tribüne girmediği halde tribün hakkında ahkâm kesenler, gece yarılarına kadar farklı kanallarda şaklabanlık yapanlar, üç-otuz para için yalan yanlış bilgi verenler, güç siyasal olarak kimin elindeyse ona yaranmak için ya da bulunduğu konumu korumak için gerektiğinde sessiz kalanlar, gerektiğinde manipülasyon yapanlar bu “ağların” içinde kalanlardır. İçlerinde bulundukları ağlar arasında geçişkenlik o kadar ince bir çizgiye dayanır ki, sözde muhalif bir isimle Rasim Ozan arasındaki mesafe bazı olaylarda bir anda sıfırlanır.
Abartıyor muyum?
Hadi bu sütunda haftalardır yazılan Hacıosmanoğlu vakasına bakalım.
A Spor kanalına bağlanarak, hem kadınları aşağılayan sözleri ifade eden, hem de hakemleri bildiğiniz “rehin alan” TS başkanına ne tür bir ceza uygulaması yapıldı?
Memleketin atanmış federasyon kurulları olayı ört bas etmek için sözde ibret için ceza bile olmayan “9 ay 10” günlük hak mahrumiyeti dışında ne yaptı?
Buyurun Trabzonspor şimdi kongreye gidiyor ve Hacıosmanoğlu dışındaki adaylara kurşun sıkılıp duruluyor. Nereden okuyorsunuz bu haberleri? Hiçbir yerden değil mi?
Peki aynı kanalda,BJK’li yorumcu Turgay Demir’in pazartesi gecesi, “ne var Hacıosmanoğlu’nun sözlerinde Türkiye’nin %90’ı böyle ifade eder, kadının da erkek gibi mert davrananı makbuldür” sözlerine bir tepki duydunuz mu?
Ben duymadım, muhtemelen ilk yazanda benim ama uzatmayayım.
Dönelim başka bir konuya…
Buyurun Evrensel gazetesinin internet sitesinde bu köşenin arşivlerine.
Kaç hafta yazdık Konya ve Başakşehir stadının siyasal iktidar tarafından özel bir sosyal laboratuvar alanına dönüştürüldüğünü?
Olabilecek olanları bilmek için ulema olmak gerekmiyordu, sadece tribünlerle biraz daha haşır neşir olmak, gazetecilik ifadesiyle sahada olmak yetiyordu aslında. Önce Konya’da Ankara katliamının saygı duruşunun ıslıklanması, sonra Başakşehir stadında Paris katliamının ıslıklanması,yazılanlara bakarsanız,spor medyasında büyük şaşkınlık yarattı.
Fatih Terim patentli “biz ne zaman böyle olduk” cümlesi üzerine yorum yapanlardan medya sayfaları geçilmez oldu.
Söz konusu tribünlere gelenlerin aslında taraftar değil siyasal iktidardaki partinin gençlik kollarının üyeleri olduğunu, passolig uygulamasının bu statlarda partizan amaçlarla kullanıldığını, bildiğim kadarıyla yazan tek gazete ise Cumhuriyet oldu.
Medyanın genelinde olduğu gibi spor medyasında da bir çark kurulmuş durumda.Bakmayın romantik muhalif yazanlara herkes, hepsi bu çarkın içinde. Ne TFF başkanı Demirören’in gazetelerinde yazanlar, ne havuz medyasında “passolig” patronunun sponsorluğu altında yazanlar, ne de sözde uluslararası patentli kanallarda siyasal iktidara tamamen teslim olmuş patronların altında çalışanlar gerçekleri öyle kolay kolay yazamazlar. Ama Kocaman yürekli adamın dediği gibi “gerçeklerin de bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır” ve o gün sanırım gelmek üzere...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa