10 Ekim, 1 Kasım, 24 Kasım: NATO, Suudi, İsrail, AKP ortak yapımı mı?
Fotoğraf: Envato
10 Ekim Ankara patlaması, 1 Kasım milletvekili seçimleri, 24 Kasım Rus uçağının düşürülmesi Suudi, İsrail, AKP yapımı mı?
24 Kasım aynı zamanda öğretmenler günüydü. Artık ilahiyatçılar-imamlar gününe dönüştü, dahası uçak düşürmeye bile alkış tutuyor.
7 Haziran seçimlerini sadece AKP kaybetmemişti, aynı zamanda “Derin NATO”, Suudi-İsrail bloku kaybetmişti.
1 Kasım seçimlerini aynı blokların hazırlamış olması makul bir soruyu oluşturmuyor mu?
Uçak düşürülmeden önceki günlerde Ankara’da güvenlik toplantıları yapılıyordu. Hatta uçağın vurulmasından bir gün önce yine zirve vardı.
Lavrov: “Önceden planlanmış bir provokasyon” diyor. Putin: “Arkadan bıçaklandık” diyor.
Ukrayna: Aynı tarihlerde Rus uçaklarına hava sahasını tümden kapattığını açıklıyor.
AKP ve derin kurumlar, Türkiye’nin çok bağımlı olduğu bir yandan doğal gaz, diğer yandan gıda, inşaat, turizm sektörleri… Daha önemlisi komşusu olan Rusya ile ilişkilerin bozulmasını nasıl göze alabiliyor?
Göze almalı mı?
Eğer yıllık 5-10 milyarlık bir ticari-ekonomik büyüklüğü kaybetmeyi göze almışsa, hatta bu olaylar diğer ülkelerden gelecek turizmi de daha ağır bir şekilde yaralayacaksa, birilerinin bunu finanse etmesi gerekmez mi? Suudi Arabistan Türkiye’ye 3-5 sene boyunca 10-15 milyar açıktan dolar aktarma garantisi mi verdi?
AB aynı günlerde 3 milyar sığınmacı yardımı mı öngörüyor?
Açıktan para aktarıldığında bu kamu denetiminin de dışında kaldığından tümden yandaşlara aktarma fırsatı da mı doğuyor? En başta da örtülü İslamlaştırma-Vahabileştirme (Selefileştirme) projelerine, Yeni Osmanlıcılığa mı hizmet ediyor?
Yeni Osmanlıcılık, Osmanlının dağıtılmasında önemli rolü olan Suudi prenslerle mi birlikte yürütülüyor? Dolayısıyla derin NATO ile, CIA ile, İsrail ile birlikte mi yürütülüyor?
Obama’nın, Batılı liderlerin Erdoğan’a mesafeli gibi görünmesi, Türkiye’deki ABD karşıtlığını yükseltmemek, AKP’yi sıkıntıya sokmamak için mi? Aynı zamanda Batı kamuoyları da mı yanıltılıyor? Görüntü ile arkasındaki realite farklılaştırılıp geniş halk kesimlerinin resmi doğru okuması hem Avrupa’da hem de Türkiye’de engellenmeye mi çalışılıyor?
Selefileştirme, Çeçenleştirme, etnikleştirme projeleri aynı zamanda neokonzervatif anlayışa, Yeni Dünya Düzenine mi hizmet ediyor?
Hem Rusya sıkıştırılıyor, hem de Ortadoğu’daki demokratik arayışlar, bilim ve aydınlanma arayışları, tümden sıkıntıya mı sokuluyor? Bir taşla üç beş kuş mu vuruluyor?
Hem de kuşlar birbirine mi vurduruluyor?
ABD VE NATO’YA BAĞLI ORTADOĞU SÜNNİ ORDUSU
Daha önce de yazmıştım. ABD ve NATO’nun en azından son 20 yıldır uygulamaya sokmaya çalıştıkları en büyük proje Ortadoğu ordusu oluşturmak. Bunu Türkiye’nin uşaklığında, Kürtler de dahil, Sünni Araplarla (Ürdün, Mısır, Suudi vb.) Bengladeş’ten, Pakistan’dan oluşturmak istiyorlar.
Böylece Batı emperyalizmi hiçbir bedel ödemeden Ortadoğu’da NATO’ya uşaklık eden Türkiye’nin öncülüğünde NATO Sünni ordusu oluşturmuş olacak.
Rusya’ya karşı da bu ordu kullanılacak. Türkiye ve Ortadoğu’daki her tür aydınlanma ve demokratikleşme, sanayileşme, ilerleme projelerine karşı da bu ordu kullanılacak.
NATO’ya bağlı böyle bir mezhep ağırlıklı SÜNNİ ORDU, zaten bölgedeki her şeye bulaşacağından kendi iç düşmanlıklarını kendi kendisine de yaratmış olacak.
Dönüp dolaşıp varılan nokta: Türk-Kürt Mehmet, Arap Muhammet emperyalist uşaklığa mı? Biz bu duruma hangi yapısal kötülükle, hangi salaklıkla düşüyoruz? Nasıl aşabiliriz?
Yapılacak şey; Suriye, Irak, Libya, Yemen, Mısır… Derin NATO tarafından, Batı emperyalizmi tarafından ortaya koyulan bütün KARDEŞ ÇATIŞMALARINA karşı çıkmaktan geçiyor.
Bu kardeş çatışmalarına kaynak olarak kullanılan, adam devşirmeyi ve birbirini düşmanlaştırmayı kolaylaştıran tüm MEZHEPLEŞTİRME-ETNİKLEŞTİRME süreçlerine, Selefileştirme süreçlerine, Suudi politikalarına, AKP’nin İslamlaştırma ve saldırgan politikalarına tümden karşı çıkmamız gerekiyor.
NATO’ya, derin NATO’ya, tüm karıştırma ve işgal planlarına karşı çıkmamız gerekiyor.
Bölgedeki, dünyadaki tüm halkların ortaklaşması, barış içinde yaşaması, bilim ve sanattan nasibini alması, demokratikleşmesi için mücadele etmemiz gerekiyor.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15