28 Kasım 2015 01:00

Seçim vaatleri zamları bütçe artışlarına yedirilmemeli

Seçim vaatleri zamları bütçe artışlarına yedirilmemeli

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Emekliler başta olmak üzere muhtelif alanlarda yapılan seçim vaatlerinin 2016 başından itibaren uygulanacağı söylemi dolaşıyor. Yılbaşında yeni bütçe uygulaması başlayacağından, seçim vaatlerinin olağan bütçe artışlarına yedirilme olasılığı oldukça yüksek gözüküyor. Böylesi bir mali aldatmaca zamların ve/veya vaatlerin reel boyutunu küçültür.
Bütçeye koyulacak olan özlük hakları zımnî deflatör olarak adlandırılan ve gelecek yılın enflasyon tahminini gösteren bir katsayı ile artırılır. Enflasyon tahmininin isabeti dışında, yükselme eğilimindeki enflasyonist dönemlerde geçmiş yılın enflasyonuna uygun bir katsayı belirlenmesi özlük haklarının reel değerinde aşınma oluşturur. Böylesi çarpık hesaplama ile saptanan katsayıya göre yapılan zamlar, yıl içinde fiili duruma göre düzeltiliyor olsa da, aradan geçen zaman süresinde fiili enflasyon ile tahmini enflasyon arasındaki fark kaybedilmiş olur. Devlet hazinesine gelir olarak geçen bu fark, birey açısından reel kayıptır.
Kamu kesiminde özlük haklarına yapılacak zamlarda ve özel kesimde çalışanların ücretlerine yapılan zamlarda salt enflasyona göre ayarlama yapılması, enflasyonun doğru hesaplanmış olması durumunda dahi, reel gelirdeki artışların dikkate alınmaması halinde, ücret ve maaşlar reel durumunu koruyor olmakla beraber, göreli olarak gerilemiş olur.
Bu mantıkla seçim vaatlerinin reel değeri ile taraflara yansıtılabilmesi için, olağan bütçe zamlarından ayrı tutulması ve onun dışında hesaplanması gerekmektedir. Bunun yapılmadığı, seçim vaatlerinin olağan bütçe zamlarını kısmen eritecek şekilde hesaplanarak harcama kalemine alınması, seçim vaatlerinin veya bütçe zamlarının olması gerekenden daha düşük değerde hesaplanmış ve vatandaşlara öylece yansıtılmış olduğu anlamını taşır.
İşbaşına gelmiş olan AKP iktidarının böylesi bir yola başvurması olasılığı iki açıdan fevkalade güçlü gözükmektedir. Birincisi, olağan bütçe zamları yanında seçim vaatlerinin gerçek değerleri ile bütçeye koyulmaları, açıktır ki, bütçe açığını büyütebilir. Bütçe açığının büyümesi, aynı anda kamu borçlarını yükselterek, bütçeye faiz yükünü yansıtır. İkincisi ise, yüksek zamlar ve oluşan bütçe açığı enflasyonu kamçılayıcı etki oluşturarak, siyasilerin ve iş çevrelerinin büyük hassasiyetle üzerinde durdukları ekonomik istikrar üzerinde bozucu etki oluşturabilir. Açıktır ki, yeni kabinenin işbaşında böyle bir durumla karşılaşması tüm taraflar açısından fazla olumlu olmaz.
Seçim zamlarının özel kesimdeki etkisi sermaye çevrelerini rahatsız edebileceği gibi, verimlilik düzeyi düşük alanlarda hızla kayıt dışılığı teşvik edebilir. Kayıt dışılığın oluşması ise kamu gelirleri üzerinde olumsuz etki yaratır.
Öyle görülüyor ki, geçmişteki “ücret fonu” teoremini doğrularcasına ücretlerin parasal yükseltilmesinin sonucu bumerang etkisi gibi ekonomimin tüm alanlarında karşımıza çıkmaktadır. Bu ifadeden kasıt, ücret ve maaş zamlarının anlamsız olduğu ve bu gerekçe ile yapılmaması gerektiği gibi, insanlık dışı bir öneride bulunmak değildir. Burada kastedilen, ya ücret zammını emebilecek ek kapasitenin yaratılması ya da verimliliğin yükseltilmesi konularının da ücret zammı ile tartışılıp uygulamaya koyulmasıdır. Bu iki önlem alınmadan girişilen ücret zammı enflasyon, vergi ya da piyasa dışına kaçış gibi mekanizmalarla taraflar açısından anlamsız, kamu kesimi açısından da maliyetli sonuçlara yol açabileceğinden, siyaseten eritilmeye çalışılabilir. Bu gidişin önlenmesinin tek yolu sınıf mücadelesinden geçer. Bu bağlamda, emekçi kesimin etkili örgütlenmesi ve güçlü şekilde mücadeleye girmesi kaçınılmazdır. Aksi taktirde, yapılan zamlar reel olarak eritilmekle beraber, zam yanılsaması ile emeği pasifleştirerek, sosyal mücadelede bilinç körlüğü yaratmış olur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa