Elçi'nin memleketini gör, olay yeri incelemesini anla
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz eylül ayının üçüncü haftasıydı. Cizre’de dokuz gün süren sokağa çıkma yasağı kalkmış ve Diyarbakır Barosu raporunda da ifade edildiği gibi, geride15’i ateşli silah olmak üzere toplam 21 sivilin hayatını kaybettiği, 9 kişinin de yaralandığı bir tablo bırakmıştı.
Bu tablonun içinde devlet kurşunu ile can veren ve cenazesi annesi tarafından buzdolabında bekletilen 13 yaşındaki Cemile Çağırga, sokakta hurda toplayarak ailesinin geçimini sağlayan ve yine devlet kurşunu ile başından vurulan 74 yaşındaki Mehmet Erdoğan da vardı.
Bu acı tablonun yaşandığı Cizre’de sokağa çıkma yasağının kalkmasından sonra ilçeyi dolaşıyorum. Adeta savaş görmüş bir manzara vardı. Duvarları delik deşik olmuş, hatta yıkılmış evlere rastladım.
İlçedeki mahalleleri dolaşırken keskin nişancıların ve panzerlerin kurşun yağmuru karşısında adeta kevgire dönen bir aracın yanına geldim. Sahibi de oradaydı. Bir metal hurdasına dönmüş aracı ve yıkıntıya dönmüş bir binanın arasında durarak bize bakıyordu. Yanına gidip, konuşmaya başladım. Adı Sadık Çağdavul’du. ‘‘Arabam ile ekmek dağıtarak geçimimi sağlamaya çalışıyordum” dedi.
Gece sesler duymuş ve sabah da bu manzara ile karşılaşmış. “Bu market de benim. Hiçbir sağlam şey kalmadı” diyerek, arabanın yanındaki o yıkık binayı gösterdi. Marketin ismi ‘Roj Market’miş. Sadık Çağdavul’un 9 çocuğu vardı ve her şeyini bu şekilde kaybettikten sonra onların geçimini nasıl sağlayacağını kara kara düşünüyordu.
O an aklıma bir gün önce Şırnak Valisi Ali İhsan Su tarafından yapılan açıklamada dile getirilen şu sözler geldi: “Sokağa çıkma yasağı süresince market, fırın, bakkal, eczane gibi işyerlerini terör örgütü mensuplarının tehdidine rağmen açık tutan esnafımıza da teşekkür ediyorum.” (17/09/2015)
Sadık Çağdavul’a Vali Su’nun bu sözlerini hatırlatıp sordum, ‘Ortada market mi bıraktılar?’ der gibi dükkanını gösterdi ve şu ana kadar hasar tespiti için hiçbir yetkilinin gelip kendisi ile görüşmediğini de ekledi.
Aslında devletin zirvesindekilerin söylediklerini düşününce nedenini anlamak zor değildi. Şu sözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait: “Terör örgütünün bayrağının sarıldığı o terörist cesetlerini sivil vatandaşmış gibi göstermek suretiyle bunu sosyal medyada bakıyorsunuz bütün dünyaya yansıtıyorlar.” (16/09/2015)
Ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu da, dokuz gün boyunca sokağa çıkma yasağının uygulandığı ve 21 sivilin hayatını kaybettiği Cizre’de yaşananlar hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: “23 Temmuz’dan bu yana sivil kayıp vermedik. Bu yüzden güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum.” (21/09/2015)
Cizre, kısa bir süre önce Diyarbakır’da Dört Ayaklı Minare’nin önünde yaptığı açıklamanın ardından orada ensesinden vurularak katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı, Amed’in Kadim Avukatı ve Barış Elçisi Tahir Elçi’nin de memleketiydi. Cizre’de doğmuş, ilk ve orta öğrenimini de orada tamamlamıştı.
Ve biz şimdi, neden hâlâ Tahir Elçi’nin katledildiği yerde, ciddi bir olay yeri incelemesi yapılmadığını soruyoruz.
Tahir Elçi öldürüldüğü an, yayımlanan görüntülerinde gösterdiği gibi, tam katledildiği noktada devletin polisi dışında kimsenin silah kullanmadığı yerde o mermi acaba kimin silahından çıkmıştı sorusunun yanıtı aranıyor. Devletin ajansı olayın hemen ardından ‘PKK tarafından öldürüldü’ diye haber servis etmiş ve ertesi gün iktidara yakın gazeteler de olayı bu şekilde sunmuştu.
Bunu böyle söyleyenler, bunu destekleyecek hiçbir veri de ortaya koyabilmiş değiller. Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan o merminin çekirdeği sağlıklı bir olay yeri çalışması yapılarak bulunsaydı, bu sorunun yanıtı çok daha kolay verilebilirdi.
Elçi’nin memleketi Cizre’de marketi ile ekmek dağıtmak için kullandığı arabası delik deşik edilen Sadık Çağdavul ve benzer trajedileri paylaşanlar için yapılmayan olay yeri incelemesi, Tahir Elçi için de sağlıklı yapılmamıştı. Şaşırmadık o nedenle. Eğer yapılsaydı şaşırırdık. Başlı başına bu bile, Tahir Elçi davasının kesinlikle devlete bırakılamayacağını yeterince göstermiyor mu?
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00